Paylaş
Onlara önemlerini, değerlerini ve yeteneklerini hatırlattı. Fenerbahçe’nin büyüklüğünü dile getirdi. Özgüven terapisi sonunda sadece Trabzon-spor maçı kazanılmadı, takım ve Aykut Kocaman da kazanıldı.
Fenerbahçe’nin Trabzonspor karşısında ortaya koyduğu hırslı ve mücadeleci futbol, beklediğiniz bir şey miydi? Sarı lacivertlilerin bu futbolu ilerleyen haftalarda da tekrarlayacağına ihtimal veriyor musunuz?
Fenerbahçe’nin Trabzonspor karşısındaki başarısının ardındaki gerçekleri görmek için filmi biraz geriye sarmak, İspanya’da oynanan Sevilla maçına kadar gitmek gerekir. Başkan Aziz Yıldırım üstü kapalı olarak açıkladı ama, ben şimdi isim de veriyorum. O maçta Roberto Carlos’un yerine Dani Alves’e karşı oynaması gereken Gökçek Vederson, derin kaygılar içindeydi. Kendine olan güvenini yitirmişti. İşte o kritik anda devreye Başkan Aziz Yıldırım girdi. Vederson’a kaybettiği özgüveni kazandırmak için, maç öncesinde adeta terapi yaptı. Uzun uzun konuşup, sahaya güvenle çıkmasını sağladı. Sonrası malum. Vederson, Uğur Boral’ın da süper oyunuyla başarılı bir maç çıkardı ve Fenerbahçe, Sevilla’yı eleyip yurda döndü.
İtiraf edelim ki Fenerbahçe bu yıl, Süper Lig’in ilk yarısında çok başarısızdı. Fenerbahçe’ye hiç yakışmayan bir futbol oynuyordu. Futbolcuların kendilerine olan güvenleri kaybolmuştu. Devre arası kampında yine Aziz Yıldırım kolları sıvadı. Futbolcularla başkan gibi değil de, adeta bir sportif direktör gibi ilgilenmeye başladı. Antalyaspor maçı öncesinde Yönetim Kurulu Üyeleri’yle birlikte takımın yanındaydı. Trabzonspor maçı için de yedekler dahil olmak üzere, tüm futbolcularla tek tek konuştu. Onlara önemlerini, değerlerini ve yeteneklerini hatırlattı. Fenerbahçe’nin büyüklüğünü dile getirdi. Özgüven terapisi sonunda sadece Trabzonspor maçı kazanılmadı, takım ve Aykut Kocaman da kazanıldı. Daha önce bu takımın tüm derbileri kazanabileceğini, ama takım oyunu sergileyen başka ekiplere yenilebileceğini söyledim. Bu görüşümde ısrar ediyorum. Şampiyonluk için Başkan Aziz Yıldırım’ın terapi seanslarına devam etmesi, futbolcuların da hiçbir rakibi küçümsemeden tüm maçlara birlik ve beraberlik içinde asılması gerekiyor.
Kaleci Cenk takdir edilmeli
Beşiktaş kalecisi Cenk’in, Büyükşehir Belediyespor maçının 15. dakikasında parmağı kırılmasına rağmen bunu kimseye söylemeyip öylece oyuna devam etmesini ve hatalı bir gol yiyip takımını zor duruma sokmasını nasıl değerlendirmek lazım? Forma hırsı mı, eğitimsizlik mi ya da başka bir şey mi?
Cenk’i dikkatle izledim. Yediği goldeki hatayı, kırık parmağına bağlamak son derece yanlış. Dünyanın her yanında kaleciler bu tür hatalar yapabilir. Ünlü Petr Cech buna benzer gol yemedi mi? Uzağa gitmeyelim, yine geçen hafta sonu oynanan Bursaspor maçında Galatasaray kalecisi Ufuk, kucağına gelen topu tutayım derken içeri almadı mı? Onun da kolu mu kırıktı? Ayrıca Cenk, yediği hatalı golün yanısıra, birçok başarılı kurtarış da yaptı. Kırık parmağına rağmen, sanki hiçbir şey olmamış gibi maça devam etmesi, eleştirilecek değil, takdir edilecek bir durumdur.. Kaldı ki, oyundan alınmasını gerektiren bir durum olsa Schuster müdahale etmez miydi?
Karaman ders verdi
Futbol kamuoyu; Ümit Özat ile Hikmet Karaman arasındaki söz düellosunu, Karaman’ın Ankaragücü atkısıyla basın toplantısı yapmasını, Manisasporlu Murat Erdoğan’ın Ankaragücü taraftarlarına 3’lü çektirmesini normal karşılayıp sineye mi çekmeli, yoksa tepki gösterip birilerine tavır mı almalı?
Ne demiş eskiler? “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz!” Hikmet Karaman, Ankaragücü prangası nedeniyle uzun süre takım çalıştıramadı. Çünkü yasal sürecin tamamlanması için, beklemesi gerekiyordu. Sonra ne yaptı? Sıfır puanlı Manisaspor’u alıp, ligin üst sıralarına çıkarma başarısını gösterdi. Bunu sağlamak kolay mı? Önce yenilgi üstüne yenilgi alan futbolcularınıza özgüven aşılayacaksınız, sonra da takım oyunu oynatarak, karşınıza çıkan tüm büyük takımları eze eze yeneceksiniz. Karaman Hoca ve öğrencileri böylece bir benzerine zor rastlanan müthiş bir başarı öyküsüne imza attılar... Futbolla ilgilenen herkesin bu öyküden ders çıkarması gerekir. Ankaragücü taraftarı da bu gerçekleri bildiği için Karaman’a büyük sevgi gösterisi yapıyor.
Ligde geriye düşen takım hakeme sarılır!
Adnan Polat, “Ligde birinciyi, ikinciyi hakemler belirliyor. Hakemler Galatasaray’ı katlediyor” dedi ve Merkez Hakem Kurulu’na açıkça savaş ilan etti. Polat haklı mı yoksa bütün bunlar başarısızlığa bir kılıf mı?
Başarısızlığı hakemlere yıkma çabası öyle bir boyuta ulaştı ki, hakem hataları konusunda en sert eleştirileri yapan benim bile vicdanımı sızlatmaya başladı. Bu gidişle hakemlere saldırmak, futboldan bile popüler bir spor dalı haline gelecek. Hakemlerde toparlanma çabaları gözlenirken Sayın Polat’ın bu açıklamaları yapması, büyük talihsizlik! Açıklamalarını okurken “Denize düşen yılana, Süper Lig’de geriye düşen, inandırıcılığı olmayan iddialara sarılır!” diye düşünmekten kendimi alamadım!
Bir futbol bilgesi Şenol Güneş
Şenol Güneş’in, Fenerbahçe yedek kulübesine kadar gidip Aykut Kocaman’a başarı dilemesini nasıl yorumlamalıyız?
Şenol Güneş Türkiye’nin gurur duyması gereken değerli aydınlarından biridir. Bana göre Şenol Hoca, sadece teknik direktör değil, aynı zamanda bir futbol bilgesidir. Bu nedenle gidip Aykut Kocaman’a başarı dilemesini hiç yadırgamadım. Tam tersine, eğer bunu yapmamış olsaydı, işte o zaman hayal kırıklığı yaşardım.
Paylaş