Paylaş
Çarşamba akşamı kalitesiz kömür, egzoz gazı ve Haliç kokulu bir sisin, kentin kuytu köşelerini kuşatmaya başladığı saatlerde, Taksim Meydanı'nda, ARENA için çekim yapıyorduk.
Sislerin ardında kalan İstiklal Caddesi, ölgün ışıkları, köhnemiş bina siluetleriyle dişleri dökük, yorgun ama hâlâ davetkâr bir fahişeyi andırıyor, yan sokaklardan göz kırpan renkli neon lambaları, gece insanlarını serüvenlere çağırıyordu.
‘‘KARARLIYIZ, KURUTACAĞIZ!’’
Polis şefi, İstiklal Caddesi'nden çıkıp, Taksim'e doğru vurgun yemişçesine yalpalayarak ilerleyen kalabalığı gösterdi.
‘‘İstanbul son yıllarda bir uyuşturucu ve fuhuş yuvası haline geldi. Örneğin, sadece fuhuş yapan transseksüel ve eşcinsel sayısı 5 bin dolayında. Beyoğlu'nun batakhaneleri adeta birer AIDS üretim merkezi gibi çalışıyor!’’
‘‘Peki ne yapacaksınız?’’ diye sordum.
Biraz ötemizde, sarhoşun teki, yanındaki kadına sille tokat meydan dayağı atıyordu.
Akademi öğreniminden sonra doktora yapmış olan genç polis şefi, hiç beklemediğim bir yanıt verdi:
‘‘Kararlıyız, batakhaneleri kurutacağız!..’’
Anlattığına bakılırsa İstanbul, yıllardır özlemini duyduğu bir valiye kavuşmuştu. Valinin bazı geceler kimliğini gizleyerek, sade bir vatandaş gibi Beyoğlu'nun karanlıklarına dalıp, batakhaneleri tek tek belirlediğini anlatırken, bir efsaneden söz eder gibiydi. Emniyet Müdürü için de öyle...
‘‘Başımızda böyle bir vali ve emniyet müdürü oldukça, hiç merak etmeyin biz bu işin üstesinden geliriz!’’ diyordu.
EFSANE KAYMAKAM
Yapacaklarını inanç ve heyecanla anlatan bu polis şefini dinlerken, aylar önce bu köşede yayınlanan ‘‘Efsane Kaymakam’’ başlıklı yazıya bir göz atmanın yararlı olacağını düşündüm.
‘‘Sert poyraz, kalenin burçlarından dolanıp, ıslık vınlamalarıyla sonbaharın egemenliğini ilan edince, yazlıkçılar için artık adaya veda zamanı gelmiş demektir.
Yanık tenli insanlar, dar sokaklardaki pansiyonlardan, yaz boyu denizle öpüşüp duran Thenes Oteli'nden eşyalarını toparlayıp, telaşla araba vapuru iskelesine koşarken, kuytulara saklanmış kahvelerde, geçmiş yazların öyküleri anlatılmaya başlanır.
Kış gelince istiridye gibi kabuğuna çekilen küçücük adada, anlatılacak öyküler sayılıdır. Bu nedenle havalar henüz ayaza çevirmeden, tekrar tekrar anlatılan eskilere dönülür. Bunların en ünlüsü, bir zamanlar Bozcaada'yı yöneten efsanevi bir kaymakamla ilgili olanıdır.
Ben 1982 sonbaharında, yorgunluktan bunalıp, kendimi dalgalara bırakırcasına gittiğim adada ilk kez dinlemiştim bu öyküyü.
O zamanlar adaya araba vapuru seferleri yokmuş. Dalgaların adam boyunu aştığı bir kış günü, Yakar Kaptan'ın motoruyla denizleri yara yara gelmiş bu kaymakam. Ada halkı, ötekilere benzer biri sanıp, önceleri hiç ilgilenmemiş iri yarı adamla. Ama o, kısa sürede meraklı bakışları üstünde toplamayı başarmış. Genç, güçlü kuvvetli, heybetli kaymakam, sırtında çimento torbası taşıyıp, liman inşaatında harç karıyor, yeri geldiğinde de yolları onaran işçilerin arasına girerek, onlarla birlikte çalışıyormuş.
Kaymakam öylesine gayretliymiş ki, Koreli'nin, Boruzan Mehmet'in meyhanesinde gün boyu kafayı çekenler bile, bir süre sonra bu kayıtsızlıktan utanır olmuşlar.
Çok geçmeden kaymakamın dürüstlüğüne, çalışkanlığına hayran olan adalılar, evlerinden, kahvelerden ve lokantalardan çıkıp, onun peşine takılmışlar. İşte Bozcaada'ya ne yapıldıysa, bu kaymakamın döneminde ve adalıların gönülden katkısıyla yapılmış.’’
HIZIR GİBİ
Okuduğunuz yazının tarihi, 31 Mart 1996.
O sırada İçişleri Bakanı olan Ülkü Güney, İzmir Valisi Kutlu Aktaş'ı, İstanbul'a tayin etmeyi düşününce, ‘‘Efsane Kaymakam’’ başlıklı bu yazıyı kaleme almışım.
Ama ANAYOL iktidarının Tansu Çiller kanadı karşı çıkınca, İstanbul'a Kutlu Aktaş'ın yerine, ‘kanlı 1 Mayıs olayları’nı Bodrum'da misafiri olduğu işadamının yalısından izlemeye kalkışan Rıdvan Yenişen atanmıştı.
ANASOL-D hükümeti kurulunca, Başbakan Mesut Yılmaz ve İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu'nun ilk işi, Kutlu Aktaş'ı İstanbul'a getirmek oldu.
Çok da iyi oldu. Şimdi İstanbul'da, bu kentin insanı için yaşayan, gece gündüz demeden sorunları çözmeye uğraşan ve dara düşenlerin imdadına ‘‘hızır’’ gibi yetişen bir vali var.
Göreceksiniz, çok geçmeden ‘‘Efsane Kaymakam’’ Kutlu Aktaş'ın adı, ‘‘Efsane Vali’’ye çıkacak.
Paylaş