Paylaş
Konumuz turizm olunca, Kültür ve Turizm Bakanı'mızdan tutun seyahat acentaları, otelciler, rehberler birliğine kadar tüm başkanlar, yöneticiler koronavirüs salgını yüzünden temsil ettikleri sektörlerde yaşanan sıkıntılara çözüm ararken yorucu bir süreçten geçiyor.
Peki ya her akşam Tv’de görüşlerini dinlediğimiz, kararları ve önerileri ile hareket ettiğimiz Sağlık Bakanlığı bilim kurulu gibi Turizm sektöründe de sözüne güvenilir, tecrübeli, tarafsız insanlardan kurulu bir bilim kurulu olsaydı neler olurdu?
Daha önce Türkiye turizminin gelecek beş yıl içinde karşılaşabileceği riskler üzerine çalışmalar yapılsaydı, salgın hastalık, deprem, terör vs. getirebileceği ekonomik sıkıntılara yönelik hazırlıklar yapılsaydı neler olurdu düşündünüz mü? Bir şeyler değişebilirdi, en azından sektör bu kadar hazırlıksız yakalanmazdı, riskli yatırımlardan kaçınırdı. Kredi almazdı, Nakit veya hızla paraya döndürülebilir yatırımlarda kalırdı. Moral olarak bu kadar düşük seviyelere inmezdi.
*
Oteller, tur operatörleri, uçak şirketleri, turist rehberleri, ulaştırma şirketleri ve turizm ile ilgili olan diğer sektörler ilk haftalarda liderlerinden destek aradı; şimdi herkes kendi gücü yettiğince ayakta kalmaya çalışıyor. Sektör arayış içinde, umut verecek ve dik durmalarına yardımcı olacak sözler duymak istiyorlar. Sektörel Liderlik zor iş, hele bir de sektörünüz her şeyden ilk etkilenen sektörse.. Turizmin bir bilim kurulu olsaydı, Turizme liderlik konumundaki STK’lar, bu krizi çok önceden tahmin etmiş olabilirdi. Mesele biraz da yerel gündemler kadar, dünyadaki gelişmeleri de takip etmek, ülkemize olabilecek etkilerini öngörmekle ilgilidir.
Son otuz yılını krizlerle boğuşarak geçirmiş olan Türkiye turizmi, bu krizlerden edindiği deneyimlerle, bu krize de hazırlıklı girebilirdi. Olmadı. Geçmişte yaşanan Sars, Ebola, Domuz Gribi gibi örneklerden yaşadığımız coğrafyadaki savaşlardan, doğal felaketlerden turizm adına bir gelecek planı çıkarmalıydık. Bir bütün olarak sektör profesyonelleri, kıtalar arası seyahatin bu kadar yoğun ve kolay olduğu bu çağda, Dünyada virüsün kısa sürede yayılacağını tahmin edebilirdi. Olan oldu.. En azından bundan sonrası için; Turizm Bilim kurulu oluşturmak için kolları sıvamalıyız.
UÇAĞA BİNER MİSİNİZ?
Havacılık endüstrisi uzmanları, “Uçakta sosyal mesafeyi korumak için iki yolcu arasında bir koltuk boş bırakmak gibi ciddi kısıtlamalar uygulanırsa, yolcu sayısı düşer, havayolu şirketleri ayakta kalamaz” diyor. TOBB Sivil Havacılık Meclis Başkanı Teoman Tosun, “Tüm dünyada koltuk aralıklarının boş bırakılması önerisi somut fayda sağlamayacağı ve bilet fiyatlarını seyahat edilemez boyutta artıracağı için gündemden çıkartıldı” diyerek durumu netleştirdi.
Öyle anlaşılıyor ki sadece bir maske takarak eskisi gibi uçaklara binilmesine izin verilecek. Peki insanlar dünyayı kasıp kavuran salgında uçağa korkmadan binmekten çekinmeyecek mi?
İnsanların kafasını karıştıran bu soruyu Havacılık Tıbbı Derneği Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Çetingüç cevapladı. Çetingüç; “Çok titiz, durumu iyi, obsesif yüzde 20’lik kesim imtina eder. Kalanı, seferler bugün açılsa uçağa koşarak biner. Koronavirüs salgını nedeniyle yolcu sayısı çok azalmaz” dedi.
Bu bizim insanımıza özgü bir durum değil, Avrupalı ve Amerikalılarda da durum aynı.
Hayat insanları bazı şeyleri yapmaya mecbur bırakıyor. İş, hastalık, askerlik nedeniyle uçağa binmek zorunda olanlar var. Uçağa binmeden Rusya’yla ticaretini sürdüremez. Bunun yanında, sağlık bilinci yüksek olmayan, havada tavada hemen koşturacak macera seven bir grup da var. Diğer vasıtalara göre daha temiz olduğuna inananlar da uçağa binmekten çekinmeyecektir.
Uçakta, otobüs, metro ve metrobüs yolculuğundan daha sofistike önlemler var. Hepa filtreler var, 1 saatte 15-20 kez havayı sirküle ediyor. Uçak yolcusu böyle düşünüp kendini rahatlatacak.
HAVAAANLARI HAZIR
İstanbul Havalimanı CEO’su Kadri Samsunlu, havalimanının 28 Mayıs’ta iç hat uçuşlarına açılmasının hedeflendiğini ve her türlü hazırlığın yapıldığını kaydederken bir açıklamada İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı İşletmesi (İSG)’nin CEO’su Ersel Göral’dan geldi. Göral: “İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı olarak tüm yolculu uçuş operasyonlarımıza ara verdiğimiz süreçte İSG olarak yoğun bir hazırlık dönemi geçirdik, tesislerimizin bakımlarını gerçekleştirirken diğer taraftan da tekrar faaliyete başlamak için hazırlıklarımızı hızla yaptık. Sosyal mesafe ve hijyen odaklı olarak yeni bir sisteme geçtik, hazırız” dedi.
TURİZM ÜZERİNE SENARYOLAR
Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü, koronavirüsle mücadele eden dünyada turizmin yaşayacağı kayıba ilişkin 3 senaryo hazırlamış.Salgının seyrine göre küresel seyahat pazarının ne kadar daralacağına ilişkin senaryolar şöyle:
- Uluslararası seyahatlerin temmuzda başlaması durumunda seyahat pazarındaki daralma yüzde 58 olacak.
- Seyahatler eylülde başlarsa daralma yüzde 70 olarak ortaya çıkacak.
- Aralık ayında başlarsa pazar yüzde 78 oranında küçülecek.
Bu durumda 2020’de dünya turizminde ziyaretçi sayısı 850 milyon ile 1,1 milyar, turizm geliri 910 milyar ile 1,2 trilyon dolar ve 100-120 milyon arasında istihdam kaybının olacağı tahmin ediliyor.
Bu verilere bakıp hemen moral bozmayalım, güçlü bir iç turizm ağımız, yılın oniki ayı popüler bir ülkemiz var… Ülke ekonomisine 40 milyar dolarlık katkı sağlayan “turizm” siyaseten, ekonomik olarak, yarattığı istihdam aşçısından önemlidir, uluslararası ilişkiler ve ülke imajımız için önemlidir ,
Bir yerden başlamak zorundayız.
Paylaş