Paylaş
MSN 9 olarak adlandırılan 9 numaralı ilk Türk A400M uçağının gövde parçalarının önemli kısmı Sevilla’ya ulaştı. İmalatın tamamlanmasının ardından MSN 9’un ilk uçuşunu gelecek yıl martta yapacak. Test süreci ve Türk Hava Kuvvetleri’nin kabul aşamasından sonra uçağın teslimatı Eylül 2013’e planlanıyor.
Kayseri Erkilet’teki 221. Filo’dan iki pilot, teknisyen ve mühendislerden oluşan Türk ekibi Ocak 2013’te Sevilla’daki eğitim merkezine gelecek. Yaklaşık üç ay sürecek eğitimde Türk pilotlar önce iki katlı yolcu uçağı A380’in simülatöründe Airbus teknolojileri hakkında bilgi alacak. Başta ‘side stick’ yani kenarda bulunan lövye, ‘fly by wire’ olarak adlandırılan kablolu uçuş sistemini tanıyacak. Ardından eğitim A400M simülatöründen sonra gerçek uçakla devam edecek. Türkiye ikinci uçağı 2014’te alacak. Toplam 10 A400M’in teslimatı 2018’te tamamlanacak.
TÜRKİYE’YE GELECEK
A400M, testler ve tanıtım amacıyla önümüzdeki sonbaharda Türkiye’ye gelecek. Eskişehir, Kayseri ve Diyarbakır’ı ziyaret edecek uçak 116 paraşütçü ile 13 bin metreye çıkacak. Dört motorlu A400M, 37 ton yük taşıyabiliyor. Menzili boş olarak 8710 km.
İSTANBUL YENİ DUBAİ OLUYOR
Airbus’ın Satış ve Pazarlama’dan Sorumlu Başkan Yardımcısı John Leahy, Türkiye’nin havacılıkta çok hızlı büyüdüğünü belirterek, “İstanbul yakın bir gelecekte Dubai gibi olacak. Türkiye’deki havayolu şirketleri başta THY ve Pegasus olmak üzere çok başarılılar. Hem filolarını büyütüyor hem de para kazanıyorlar. Türkiye’nin daha büyük uçaklara ihtiyacı var. Bence bu pazar en az 15-20 A380 gibi büyük uçağı kaldırabilir” diye konuştu.
KORİDOR DERDİ BİTİYOR
Airbus, koridorda oturmak istemeyen yolcular için yeni tasarım yaptı. Üçlü koltukta koridor koltuğunun eni 38.1’den 43.18 santimetreye çıkartıldı. Özellikle düşük maliyetli havayollarının ücretli satacağı bu koltukla beş santimetrelik ek konfor sunulacak. Yolcu, 20 dolar ek ücretle geniş koltuklara oturulabilecek. Bunun havayoluna getirisiyse 10 yılda 3 milyon dolar.
Doğudan Ailesi dünyalı olamaz
Bu üç insan dünyalı olamaz, onlar insan mutluluğu için başka bir gezegenden gelmişler. Yalansız, riyasız, küçük ticari oyunlardan arınmış bir aile onlar
Geçen hafta Münih’e gittim. Şu dillerden düşmeyen Bayern München-Chelsea final maçına. Dünyanın en güzel stadyumlarından biri Münih Stadı. Mimari bir harika. Işıklandırılmış baklava dilimli dış gövdesi, insanı büyülüyor.
Ama büyülendiğin ve gurur duyduğum bir başka yer daha vardı.
Hemen stadın yanına 10 bin metrekare üzerine kurulmuş VIP çadırları...
Çadır demek ne kadar doğru bilmem ama mükemmel bir seyyar yapı inşa edilmiş.
Yakalarında Do&Co rozetli aşçıdan garsona, yöneticiler koşuşup duruyor. THY uçaklarının ikram ortağı ve yolcu memnuniyetinin yüzde 60’ından fazlasının sahibi Do&Co, şu meşhur Attila Doğudan’ın şirketi. Viyana merkezli ama çokuluslu bir şirket.
Çadırların iç tasarımından, sponsorların özel salonlarına kadar her türlü ikramı Do&Co maç öncesi ve sonrası sundu. 10 bin metrekarelik alanda 6 bin kişi itişip kakışmadan, masa düzeninde yiyip içtiler. Çin mutfağından, İtalyan’a, tapaslardan tavuk çevirmeye kadar her şey vardı. Şarap çeşitleri, taze meyve suları öyle her yerde bulunur cinsten değildi.
İşin patronu, dünyadaki birçok havayoluna ikram veren, Formula 1 gibi onlarca organizasyonun ikramcısı Attila Doğudan orada aslında bir çalışan gibi ortalıkta dolaşıyordu.
DETAY AVCISI
O çadırdan diğerine, yemek ünitelerinin birinden diğerine, zaman zaman mutfaklara gidip denetleyen Attila, patrondan çok bir çalışan gibiydi. Her mutfak çıkışına resimlerle şarap şişelerinin nasıl tutulacağından, aşçıların şapkalarının nasıl duracağına kadar bütün detayları asmıştı. Birçok Türk çalışan vardı. Hepsi için Attila bir patron değil çalışandı. Geçerken kiminin omzuna dokunuyor, kimine zarif sorular sorarak detayları kontrol ediyordu.
İki oğlu, Attila Mark ve Marius baba işi gibi değil kendi yarattıkları işteymiş gibi çalışıyorlardı. Biri İngiltere-Amerika operasyonlarının, diğeri Viyana merkezli operasyonun başındaydı.
Bir ara baktım. Bir oğlu, yere düşmüş bir kâğıt parçasını alıp cebine koydu. Çöpleri topladı, koştu bir konuğun şarabını tazeledi. Diğer oğlu bir masadaki boş tabakları topladı. Çılgın bir düzendi.
Bazı günler Attila Viyana’dan uçağına biniyor, İstabul’a gelip denetimlerini yapıp toplantılara katılıp sonra Kiev’e geçiyor. Oradan aynı gün Londra’ya... İnanılmaz bir tempo. İki oğlu da aynı tempoda çalışıyor. 9-10 yıllık otomobillere biniyorlar, kazandıklarını sıradan bir insan gibi harcıyorlar. Öğrenmek ve daha fazla öğrenmek için çaba harcıyorlar. Baba ve oğullar detayların peşinde hizmet sundukları insanların mutlu olmaları için koşuşuyorlar.
Ukrayna’da alınan yeni bir catering şirketi...Önümüzdeki günlerde açıklanacak yeni bir havayolu operasyonu da var... Emirates gibi titiz şirketlere de hizmet veriyorlar... Onlarca havayolu Do&Co ikramı ile yolcularını mutlu ediyor, marka değerlerini yükseltiyor. THY’de de bu böyle. Attila Doğudan’ın ortaklığı sayesinde eskiye göre hem yüzde 30 tasarruf sağlayan THY, yüzde 100 müşteri memnuniyetini de yakalamış durumda.
İşine dışarıdan burunlar sokulmadığı sürece Attila Doğudan bütün bürokratik çarkları yolcu için rahatça çevirebiliyor.
Onları izlerken bu üç insanın dünyalı olmayacağını düşündüm.
Keşke siz de izleseydiniz, benimle aynı duyguyu paylaşırdınız.
Bu üç insan dünyalı olamaz, onlar insan mutluluğu için başka bir gezegenden gelmişlerdi.
Yalansız, riyasız, küçük ticari oyunlardan arınmış bir aile onlar.
Önlerine engel çıkarmaya çalışan küçük adamlar, onların fotoğraflarına bakarak utançlarıyla yüzleşebilirler her zaman...
Paylaş