Paylaş
HAWKER 800XP uçağı ile Atatürk Havalimanından kalktık. Bir saat kadar sonra Gazipaşa’nın uzatılmış, genişlemiş pisti Toroslar’a bir ok gibi uzanmış haliyle önümüze seriliverdi. Sanıyorum 2009 yılının temmuz ayıydı. TAV CEO’su Sani Şener heyecanla, ‘Bak göreceksin Gazipaşa harika bir havalimanı olacak‘ diyordu. İndiğimiz yer tıpkı tropikal bölgelerin, özellikle adaların havalimanları gibiydi, yeşillikler içinde bir havalimanı. Öyle koca terminaller falan yoktu. Küçük bir terminalden birkaç dakika içinde çıktık. Sonraları havalimanın pisti uzatıldı, genişletildi ve çevrede ciddi bir kamulaştırma yapıldı. Hepsinin parası da TAV’ın cebinden çıktı. Holding’in tamamını işletme hakkına sahip olduğu Türkiye’deki ilk havalimanı oldu. Yani tümüyle özeldi ve ilk kez bir havalimanımızda altından yol ve araçların geçtiği viyadüklü bir pist vardı. Uçaklar orada otomobillerin üzerinde gibi duruyordu.
11 YIL SONRA YENİDEN
Tav’ın Kurumsal İletişim Direktörü arkadaşım Bengi Vargül’le konuşurken laf Gazipaşa’ya geldi ve gitmeye karar verdik. Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan bizi havalimanının Kurumsal İletişiminin başındaki Canan Sosyal yolcu etti. Pegasus Havayolları’nın yeni nesil A320 NEO uçağı ile Gazipaşa’ya uçtuk. Uçağın Kaptan’ı tanıdığım bir yüzdü; Cahit Taşbaş. Uçuş süresini 1 saat 10 dakika olarak vermişti ama 58’inci dakikada mükemmel bir VOR (seyrüsefer yardımcı cihazı) alçalışı ile 08 pist başında teker koydu. Bir indi, pir indi. Uygun frenleme ve dönüşle küçük terminalin önüne park ettik.
40 YIL HATIRI VAR
Uçağın Kabin Amiri Özlen Işık Özdemir, uçuşta kahve ikram etmek istedi ama bedava olduğu için şirketin CEO’su Mehmet Nane’den korkumdan reddettim. Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardı ama zaten Nane’nin bende bu hatırı rezerveydi. Risk almadım. Düşük maliyetli taşıyıcılarda çok dikkatli davranmak gerekiyordu.
MUZ BAHÇELERİ İÇİNDE
Uçaktan indiğimde Ekrem Akgül ile karşılaştım. Doğuştan havacı olan Akgül işin başındaydı, Gazipaşa’nın otoritesiydi. Gazipaşa’dan söz ederken gözleri ışıldayan eski havacı, 1982 yılında Atatürk Havalimanında DHMİ’de bu maceraya başlamıştı. Pandemi sertifikasını almışlardı, böylece Rusya başta olmak üzere kuzey ülkelerinden turistler gelmeye başlamıştı. İç hat yolcuları THY, Anadolujet ve Pegasus uçaklarını dolduruyordu. Muz bahçeleri, avokado ağaçları, çilek tarlaları ortasındaki bir tablo gibi duran havalimanı canını geri almaya başlamıştı. İranlı yolcular da gelmek için bekliyor, oradan da uçuşlar yakında başlayacak. Bir de Alanya’ya yerleşmiş mülk almış, iş yeri açmış çok İranlı vardı. Almanlar da aynı şekilde ancak onlar henüz gelmemiştiler.
BİBLO GİBİ YAPILAR
Kalkıştan 48 dakika sonra havada sola döndüğümüzde Antalya’dan Alanya semalarına geldiğimizde aşağıda nasıl bir beton yığını yaratıldığı görmek beni çok üzdü. Neyse ki Gazipaşa da bu işten nasibini alsa da yine de daha karakterini koruyordu. Terminalde biraz oyalandım ve çevresini gezince gördüm ki, çocukların önüne konan küçük havalimanı oyuncakları gibi şipşirin bir yapılaşma vardı. Konteyner yapılar biblo gibiydi. Bence siz de bir fırsat yaratıp Gazipaşa’ya uçun. Uçmanın ne kadar rahat ve eğlenceli olduğunu göreceksiniz. Havalimanı size değil, siz havalimanına hakim olacaksınız. 300 TAV çalışanının gözlerini hep üstünüzde hissedeceksiniz ama rahatsız olmayacaksınız.
NE ALIYORLAR?
Havalimanı bünyesinde Atü DutyFree mağazalarını gördüm. Türk lokumu, helva, baklava, Alanya’nın sembollerinden nar meyvesinden elde edilen nar çayı, nar ekşisi, Türk kahvesi, Türk çayı, baharatlar, zeytinyağı, ATÜ markalı Türk çikolatası en çok tercih edilen ürünler arasında yer alıyor. Özellikle Rus yolcular parfüm kategorisindeki ürünleri de kapışıyorlar.
PARAŞÜT TURİZMİ
Ankara merkezli Aster Havacılık 8-10 kişilik uçaklarla Gazipaşa’da paraşüt turizmini başlatmak istiyor. Uçaklardan doğanın göbeğine atlamak çok keyifli olacak. Belki de uçakların boş zamanlarında turistler ve herkes bu uçaklarla oradan Kapadokya’ya yapılacak turlara katılabilecek. Yani Gazipaşa’nın geniş çevresi de hareketlenecek.
HAVALİMANININ HİKÂYESİ
* Gazipaşa-Alanya Havalimanı’nın yapımına 1991’de başlandı. 1999’da tamamlanan havalimanı o tarihte açılmadı. DHMİ tarafından 4 Ocak 2008 tarihinde yapılan ihaleyi TAV Havalimanları kazanarak işletme hakkını aldı. TAV, havalimanını 25 yıl süreyle 2034’e kadar işletecek.
* Uzunluğu 1200 metre, genişliği 30 metre olan pist yapılan yatırımlarla uzunluğu 2350, metreye genişliği ise 45 metreye çıkarıldı. Türkiye’nin ilk viyadüklü altından araç geçen pisti Gazipaşa’da yer aldı. Apron park kapasitesi bir uçaktan 6 uçağa çıkartıldı. Uluslararası hava trafiğine uygun hale getirildi.
* Havalimanına ilk tarifeli sefer 24 Haziran 2010’da düzenlendi. Yıllık yolcu sayısı 2018’de ilk kez 1 milyonu geçti ve havalimanı o yıl toplam 1.2 milyon yolcu ağırladı. Aynı yıl ilk kez B757-200 uçağının gelmesiyle 4C olan kodunu 4D’ye yükseltti. Başta yalnızca bir havayolu hizmet verirken, 2019’da 17 havayolu 12 ülkedeki toplam 26 destinasyona uçuş düzenledi. 2019’da trafiğin yüzde 55’i dış hat, yüzde 45’i iç hat yolcusundan oluştu. 2010’da 228 uçuşa hizmet veren havalimanı 2019’da 7 bin 127 uçuşa ulaştı. Havalimanı için toplam 277 bin 149 metrekare kamulaştırma yapıldı. TAV ve iştirakleri ATÜ, Havaş, BTA ve TAV Güvenlik toplam 300 kişiye istihdam yaratan Gazipaşa-Alanya Havalimanı Haziran başında Pandemi Sertifikası aldı.
11 YIL GECİKMİŞ FOTOĞRAF
Havalimanında çıktığımda kıvrılarak uzayan yemyeşil bir yol beni karşıladı. Bengi Vargül, ve havalimanı otoritesi Ekrem Akgül ile birlikte yol kenarında muz ağaçları önünde bir hatıra resmi çektirdik.11 yıl gecikmiş bir fotoğraftı bu. Bu havalimanına ilk ayak basan yolcu olduğum aklıma geldikçe ne kadar daha yaşlandığımı hatırladım ama doğal dekorlar içinde rahatsızlık vermedi. Sonra Gazipaşa içinde ‘Enginar’ adlı bir lokantaya gittik. Emekli öğretmenler Zehra-Kuttusi Çelik çifti işletiyordu. Arka bahçelerdeki lezzetlerden yapılan yemekler Mehmet Yaşin’in deyimi ile damak çatlatmak değil, damağı darmadağın edecek gibiydi. Oralarda sanki covid-19 çevreyi görünce intihar etmiş gibiydi. Çok güzel saatler ve bir geceden sonra Sabiha Gökçen’e döndüm. Kentin curcunası bana ağır geldi.
Paylaş