Türk Hava Kurumu«nun (THK) İzmir’in Selçuk İlçesi«nde bulunan Efes Eğitim Merkezi, drop zone olarak adlandırılan Avrupa«nın en büyük paraşütle atlama merkezi haline geliyor.
İlk defa bu yıl 30 Alman paraşütçüyü konuk eden merkeze gelenlerin sayısının katlanarak artması bekleniyor.
Turizmde farklılık yaratan, hem gelirini hem de turist sayısını yükseltiyor. İzmir’de SunExpress, Lufthansa ve British Airways’in hızla artan uluslararası tarifeli uçuşlarıyla birlikte Türk Hava Kurumu Paraşüt Okulu başarılı bir projeye imza attı. Avrupa’da sayıları 125 bine ulaşan lisanslı paraşütçüleri Türkiye’ye çekebilmek için çalışmalar geçen yıl başladı.
İzmir Adnan Menderes Havalimanı’na yaklaşık 60 kilometre uzaklıkta Selçuk Efes Havaalanı’nda, tarihi kalıntıların hemen yanında yer alan tesise ek binalar yapıldı. THK atlayışların daha verimli yapılması için hızla irtifaya çıkabilen ve paraşütçülerin "Cadillac"ı olarak adlandırılan Cessna Caravan tipi turboprop uçakları okulun hizmetine verdi.
Yurtdışındaki paraşütçülerle temasa geçilerek Efes’teki havaalanına davet edildi. Efes’in ilk yabancı misafirleri Martin Schotter liderliğinde 30 kişilik Alman amatör paraşütçüler oldu.
Onar kişilik gruplarla gelen ekipte profesörden hemşireye, itfaiyeciden askere farklı mesleklere sahip amatör paraşütçüler bulunuyor.
HEM TATİL HEM ATLAYIŞ
Turizm sezonu öncesinde uygun fiyata çevredeki otellerde konaklama imkanı bulan yabancı paraşütçüler, atlayış başına THK’ya çıkış irtifasına göre 20 Euro’dan başlayan ücretler ödüyor. Yaklaşık 10 günlük sürede her paraşütçü ortalama 40-50 atlayış gerçekleştiriyor. Ayrıca eğitim, paraşüt bakım gibi hizmetler de veriliyor.
Alman paraşütçüler Efes’te atlayışlarından arta kalan zamanlarını tarihi kalıntıları gezerek, denize girerek geçiriyor. Ailesiyle gelenler de var. Aralarında daha fazla atlamak için tatillerini uzatanlar bile bulunuyor.
Ortalama bir yabancı paraşütçü konaklama haricinde sadece atlayışa 1000-1500 Euro civarında para harcıyor. Her şey dahil turlarda bir haftalık tatilin uçak bileti dahil 200-300 Euro civarında olduğu göz önüne alındığında paraşütçüler önemli bir turizm potansiyeli oluşturuyor.
Alman paraşütçülerin lideri Martin Schotter, Efes’in altyapısından ve ilgiden memnun. ABD yerine Türkiye’ye gelmenin hem hesaplı olduğunu hem de günlerin yollarda geçmediğini söylüyor.
HEDEF, 2 BİN PARAŞÜTÇÜ
Paraşüt Okulu Müdürü Serdar Uyanık, ilk defa bu yıl başlayan uygulamanın geri dönüşünün çok hızlı olduğuna dikkat çekiyor. Amaç önümüzdeki yıllarda en az 2 bin paraşütçüyü Efes’e getirmek. Yılın 300 günü atlayışa uygun olan merkez, çok sayıda Türk paraşütçüye de ağırlıyor. Cuma akşamı uçakla gelen paraşütçüler hafta sonları atlayış yapıyor.
Başlangıç ve ileri aşama kursları da verilen merkezle ve eğitim programlarıyla ilgili daha fazla bilgiyi 0 232 892 64 47 no’lu telefondan, dzephesus.com ve thk.org.tr internet adreslerinden alınabilir.
TEK KOLLU PARAŞÜTÇÜ
Efes’e gelen paraşütçüler arasında Gerd Thiele, azmin neler yapacağının sanki canlı bir kanıtıydı. Doğuştan sağ kolu olmayan Thiele’nin, kimse paraşüt atlayışı yapabileceğine inanmıyordu. Çünkü paraşütlerin havada paraşütü dengeli olarak açabilmesi ve inerken yönlendirmeyi gerçekleştirebilmesi için iki sağlam kola ihtiyacı vardı. Thiele için hiçbir protez üreticisi paraşütle atlarken kullanacağı kancayı yapmaya yanaşmadı.
Gökyüzü sevdalısı Thiele’nin derdine çare yine bir paraşütçü oldu. Kompozitten atlayış kaskları imal eden Bone Head şirketinin sahibi, Thiele için kompozit gövdeli kanca tasarladı. Thiele şimdi bu kanca sayesinde doyasıya paraşütüyle atlıyor. Dostları ona "korsan" diye takılmayı ihmal etmiyor.
3 bin metreden düşerken hızımız saatte 200 kilometreye ulaştı
Efes’te isteyenler 160 YTL karşılığında 3 bin metreden atlayabiliyor. "Tandem" olarak adlandırılan atlayışta yolcu tandem pilotuna özel bir sistemle bağlanıyor. Normalde tek başınıza bu irtifadan atlayıp 30 saniye serbest düşebilmek için uzun süre eğitim almanız ve çeşitli irtifalardan en az 40-50 atlayış yapmanız gerekiyor.
Tandem atlayışını deneyimli paraşüt öğretmeni Gökhan Uçaroğlu ile yaptım. Atlayış öncesinde yarım saatlik bir eğitim verildi. Videodan atlayış seyrettirildi ve uçak içi duruş, kapıya çıkış, havada yapılacaklar tek tek anlatıldı. Sıra Caravan uçağına binmeye geldiğinde vücudum adrenalin salgılamaya çoktan başlamıştı.
Uçağımız 13 dakikada 3 bin metreye ulaşırken beraber atlayış yapacağımız paraşüt öğretmenleri Hakan Zengin ve Beslan Babaoğlu kapıyı açtı. Tandem pilotu Gökhan’ın sırtında 30 kilogram ağırlığındaki BT80 Atom paraşütüyle hazırlıklarını tamamlamış, ben de emniyet klipsleri ve kemerle ona bağlanmıştım.
MAKSİMUM ADRENALİN
Kapıya doğru ilerlerken 3 derecelik soğuk havayı heyecandan hissedemiyordum bile. Önce hava çekimlerini yapacak Vedat Süer, arkasından da biz kendimizi gökyüzüne bıraktık. Boşluk hissiyle birlikte sıkı bir çığlık atarken uçağımız giderek uzaklaşıyordu. Serbest düşüş pozisyonunda hızımız saatte 200 kilometreye ulaşmıştı. Saniyede tam 50 metre hızla "taş" gibi düşüyorduk.
Havada yanımıza Vedat Süer ile Hakan Zengin gelerek "sky diving" olarak adlandırılan serbest düşüşümüzü kameraya kaydediyorlardı. Tam 30 saniyede 1500 metre düştükten sonra paraşütümüzü açtık.
Patlama sesiyle 280 kilogram yük taşıyan paraşütümüz tepemizde hemen açıldı. Yüksek sürat yerini tatlı bir süzülmeye bırakmıştı.
AYAKLARIM TİTRİYORDU
Havada bizden birkaç saniye önce atlayan diğer tandem yolcusu SunExpress kaptan pilotlarından Mücahit Yalçınkaya ve tandem pilotu Sezai Çallı’ya el sağladık. Yaklaşık iki dakika sonra yere indiğimizde heyecan ve adrenalinden hálá ayaklarım titriyordu. Tolga ÖZBEK
KÜRDİSTAN ISKARTAYA ÇIKTI
İran Havayolları«nın Türkiye ile bir dönem krize neden olan «Kürdistan« adlı Boeing 747SP tipi yolcu uçağı, hizmet ömrünü tamamlayarak hurdalığa çekildi. Tahran Havacılık Merkezi«nde «Fars« adlı aynı tip uçakla parçalanacağı günü bekleyen «Kürdistan«, Tahran-İstanbul arasında yıllar boyunca sefer yapmıştı.
Uçağın adı nedeniyle haber olmasından sonra İran Havayolları, Kürdistan«ın İran«ın kuzeydoğusunda bir eyalet olduğunu, aynı Türk Hava Yolları«nın uçaklarına şehir isimleri verilmesi gibi bu uçağa da «Kürdistan« adının verildiğini açıklamıştı. İmalat numarası 20998/275 olan EP-IAA çağrı işaretli uçak, 1976«da İran Havayolları filosuna katılmıştı.
Boeing«in efsanevi Jumbo Jet ailesinin en ilginç modeli olan 747SP«nin (Special Performance-Özel Performans) gövdesi 747-100 modelinden 14.35 metre daha kısa. Kısalan gövde nedeniyle denge amaçlı uçağın kuyruğu büyütüldü. İki sınıfta 331 yolcu taşıyabilen uçak, yoğun yolcu potansiyeline sahip orta menzilli uçuşlarda kullanılmak üzere tasarlandı.
Boeing, 747SP modelinden sadece 45 adet imal etti. Halen uçabilir sadece 10 adet 747SP İran, Suriye ve Suudi Arabistan Havayolları tarafından kullanılıyor. Kabini iş jeti haline getirilen 747SP kullanıcıları arasında ise Suudi Arabistan«ın yanı sıra Bahreyn, Katar, Yemen ve Birleşik Arap Emirlikleri hükümetleri bulunuyor.
Gözler ikram ihalesinde
Genellikle ihaleler öncesi bir şeyler yazmayı hep hatalı bulmuşumdur. Havacılık dünyasındaki tüm ihalelerden sonra bir şeyler yazdım. Ama bu kez kuralı bozuyorum.
Önümüzdeki günlerde, Türk Hava Yolları ikram ihalesi tekliflerini alıyor. Yıllık ortalama 50 milyon dolarlık bir ihale. Kazananla 5 yıllık bir sözleşme yapılacak. Yani toplam 250 milyon dolara varacak bir hacim.
İhaleye Gate Gourmet USAŞ, LSG Sky Chefs Sancak Catering, BTA- Do&Co ve Sofra Evrest katılıyor. Bu kuruluşlardan ikisi havalimanı içinde üslenmiş. TAV’ın sahip olduğu BTA’nın mutfağı da kısmen havalimanı alanı içinde olan bir kuruluş. Diğerleri ihaleyi kazanırlarsa dışarıda kuracakları tesislerden kamyonla yemekleri havalimanının gümrüklü sahasına sokacaklar.
THY bir ihale şartnamesi hazırlamış. Bu şartname, uluslararası standartlarda bir klasör olabilir. Aslında kendine çok güvenen kuruluşlar bütün detayları içeren 20-30 sayfalık bir dosyada dertlerini anlattılar. THY, bilmem kaç klasör hazırlamış. Sandım ki, çok titiz bir hazırlık yapılmış. Hayır havanda su dövülmüş. İnceltilmiş su köpükler yapıp uçuşmuş...
GÖKYÜZÜNÜN STANDARTLARI
THY’nin ikram seçimlerini hatırlıyorum. Dışarıdan lokanta işleticisi ya da gurme titri almış kişiler danışman olarak kullanılıyor. Ama bu kişilerin çoğu yeryüzündeki yemeklerden anlıyorlar. Ama gökyüzünün standartlarını çok da iyi bilmiyorlar. Yukarının şartları, standartları, riskleri çok farklı. Ayrı bir uzmanlık gerektiriyor. THY uzman da bulsa, sonunda yemek işine çok üst düzey yöneticiler ellerini sokuyorlar. Son kararları da onlar veriyor. Hatta hızlarını alamayıp yemekleri değiştiriyorlar, oynuyorlar, bulamaçlar yaratıyorlar.
Böyle olunca da işin uzmanlık kısmı geride kalıp yönetimin memnuniyetine göre ayarlamalar yapılıyor. Yönetimi memnun eden seçimler yolcunun nefretini kazanıyor. Ben bunun çok deneyimli yakın bir tanığıyım.
THY uzun süredir Gate Gourmet USAŞ ile çalışıyor. Eski sahibi olduğu, sonra da sattığı bu kuruluş daha çok LSG Sky Chefs Sancak Catering ile yarışacak. Ben yanılıyor olabilirim. Havalimanında yatırımı olmayan bir kuruluş da ihaleyi kazanabilir. O zaman en az 10-15 milyon dolarlık bir yatırım gerekir.
TECRÜBE VE UZMANLIK
Hadi yatırım yapıldı ama tecrübe ve uzmanlık, o nasıl olacak? Hadi onu da sağladılar. Yemekleri dışarıdan güvenli olarak içeri nasıl taşıyacaklar? Hadi onu da yaptılar diyelim. Yolda bir kamyonun soğutma sistemi arızalandı, şoför de bunu sakladı. Bilmem kaç derece sıcakta kalmış yemeklerin uçaklara yüklendiğini düşünmek bile istemiyorum.
Ben THY’nin hazırladığı çok ağır şartları çok özen gösterilmiş gibi sunan şartnamenin de, uzmanlık dalı bu iş olmayan kuruluşların da yemek işine girmelerini doğru bulmuyorum. Bu ihale çok ciddi bir iş. Hem şartların hem de yerine getirilecek kuralların çok iyi anlaşılmış olması gerekiyor. Zaman kaybedilmeden karar verilmek zorunda. İhaleden sonra birilerinin işi yapabilmek için yatırıma soyunmaları, uzman bulmalarını beklemek de pahalı bir iş olacak gibi gözüküyor.
Kuşkusuz bir ihaleye giren kuruluşlarla ilgili yazı yazmak pek doğru değil. Ama sanki sonunda bir tehlike var gibi geliyor bana. Belki de yanılıyorumdur. Öyle olursa çok sevineceğim.