Korkuyla bir ilişkim kalmamış olmasına rağmen Titanic’in ilk limandan ayrılış sahneleri aklıma geldi... Uçuşla ilgili değildi bu.
Genellikle çok görkemli sahneler ürkütürdü beni. Franfurt Main Havalimanı, 2 numaralı terminalinin bütün teraslarının üzerinde binlerce insanı görünce heyecanlandım. Aynı anda yüzlerce flaş patlıyordu...
Dünyanın en büyük yolcu uçağı, ikinci kez okyanus aşacaktı ve ben ilk yolculardan biriydim. Terastakiler gıptayla bize bakıyor, ne kadar şanslı olduğumuzu düşünüyorlardı. Kendilerini yerimize koyup hayallerinde müthiş bir uçuşa çıktıklarını gözlerinden anlıyordum.
Dünyanın en büyük yolcu uçağı Airbus A380, kalkış için hazırdı. İki katlı, 555 yolcu kapasiteli uçak çok görkemli duruyordu. 529 yolcu için bir kapı yetmemiş, iki kapı birden açılmıştı. Bir köprü az gelmiş, iki köprü uçağa bağlanmıştı.
Genellikle terminallerde köprüye yanaşan uçakları hafif aşağı bakarak görebilirsiniz. Sadece Jumbo Jet’lerde bu göz hizanızın üzerine çıkar. Ama Airbus A380’i tam görebilmem için pencereden başımı yukarı kaldırmam gerekti. Yerden 24.1 metre yüksekliğindeki bu dev uçak havalimanındaki bütün büyüklüklerin faizlerine el koymuştu.
A380 tam 20 kiloluk tombul bir Kanada Kazı gibi duruyordu. Arkasından geçen Boeing 737’ler, Airbus A320’ler heyecandan gagalarını sonuna kadar açmış tir tir titreyen serçeler gibiydi...
UÇAĞA BİNİYORUM
Dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş toplam 10 havacılık editörüyle birlikte üç kademeli çok sıkı bir güvenlik kontrolünden geçtik. Bizden başka Airbus ve Lufthansa’nın kurayla seçilmiş çalışanları uçaktaydı.
Bu uçuş, imalatçı Airbus’ın Lufthansa Alman Havayolları’na rota ispat uçuşuydu. Yani uçağın ne kadar ekonomik olduğu, nasıl bir performans sergilediği Avrupa’nın en etkili havayolu Lufthansa’ya ispatlanacaktı. Uçakta Lufthansa adına çok sayıda görevli bulunacaktı. Aynı şekilde Airbus’ın her konudaki uzmanları da onların yanında yer alacaktı.
Kokpitte solda Airbus test pilotu, sağda Lufthansa’nın A380 pilotlarının eğitiminden sorumlu Kaptan Pilot Ulrich Hohl oturuyordu. Uçağa binmeden önce hoş bir tören yapıldı. Zarif bir ikram sunuldu. Uçağın kabin ekibi, A380 eğitimi görmüş Lufthansa ekibiydi. Bizi inanılmaz bir sevgiyle karşıladılar. Oysa Lufthansa’nın son yıllardaki en büyük sıkıntısı kabin ekibinde oluşan mekanik tavırlardı.
Bütün mevsim çiçeklerinin, teknolojik ürünlerin yenilik kokusuyla birleştiği, çok hoş bir havada uçağa adım attık. Işıklar maksimumdaydı. O dev uçağın içi geleceğin hava gemisinin ilk resepsiyonlarından biri için hazırlanmıştı.
İKİNCİ KATTA OTURDUM
Koltuğum ikinci kattaydı. 70 K’ya oturdum. Burası business sınıfıydı ve kanadın ön ucuna yakındı. Kendimi çok şanslı hissettim. Her biri 70 bin libre itiş gücündeki Rolls Royce’un Trent 900 motorlarından ikisi gözümün önünde duruyordu. Koltuğum, geriye yattığında arkadakine uzanmayan, kendi içinde hareket eden, bel boşluğu dahil bütün hareketleri yapan bir koltuktu. Önümde koca bir ekran vardı ve hemen uçağın kameralarının pozisyonunu ayarladım. Tepe kamerasını seçtiğimde dev uçak köprü önünde içeri girecekmiş gibi duruyordu. Zoom yaparak diğer kamera açılarını seçtiğimde push-back yani uçağı geri itecek aracın bağlantı noktasındaki markasını bile rahatça okuyordum. Önümdeki ekranda onlarca oyun, 50’den fazla film vardı. Birçok havalimanının krokilerine ve biraz sonra ayağımızın altında kalacak dünyaya ait haberlere ulaşacak kanallar arasında hızlı bir tur yaptım. Lufthansa kabin ekibi ikinci şampanya kadehini tutuyordu. Ama ben başka bir dünyadaydım. Kabin memurları soyadımla hitap ederek ikramını yaptı.
Uçağın iç ışıkları hafif şekilde kısıldı. Herkes yerini almıştı. Etrafta test amaçlı bazı kablolar açıkta duruyordu. Hemen benim bulunduğum bölümde oluşturulan bir bilgisayar ünitesinin başında test mühendisleri çalışıyordu. Lufthansa teknik adamları Airbus çalışanlarını markaja almış, havalandırmadaki akıştan, koltuklardaki yatışlara kadar her şeyi soruyorlardı.
Köprüden ayrıldık. Terminallerin üzerinden patlayan flaşlar düşmek üzere olan gün ışığını geri getirdi.
Uçağın içindeki renkler birbiriyle dans ediyordu. Hiçbir zıtlıkları yoktu. Aynı tonlarda giderek sertleşen renkler bir bakışta ne kadar bütünleştiklerini, hasat döneminin sade canlılığını sunuyordu. Uçak push-back yani geri itiş işlemini tamamladı. Motorlar önce bir itfaiye istasyonundaki alarm anındaki sesle devreye girmeye başladı. Ama uygun devire geldiklerinde uçağın içindeki sessizlik yeniden hakim oldu.
Ağır bir taksi başladı. Diğer uçakların arasından başkomutan edasıyla geçip pist başına geldi. O an, 514 ton ağırlığındaki bu çelik kuş kıvranmaya başladı. Yerinde durmak istemiyordu. Motorlar maksimum gazla homurdandı. Homurtular koşma ile yerini bir çığlığa bıraktı. Aslında bu benim içimdeki fırtınaydı. O yine de içindeki müthiş sessizliği koruyarak koştu.
25 SANİYEDE PİSTTEN KESİLDİK
A380, 4 bin metrelik pistin büyük kısmını kalkış sırasında kullandı. 25 saniye süren yerdeki koşturmada hızımız saatte 290 kilometreye ulaştığında pistten kesildik. 514 tonluk ağırlıkla havadaydık. Sandığımdan daha fazla bir homurtu çıkararak 22 tekerini gövdesinin içine aldı. Frankfurt altımızda kalmıştı. Rotamız Atlas Okyanusu’nun öbür yakasındaki ABD’nin Washington Dulles Havalimanı’ydı.
Tırmanışımız 23 dakika sürdü. Seyir irtifamız 40 bin feet’e yani 13 bin 300 metre yüksekliğe oturduk. Hızımız yine çok kısa sürede saatte 880 kilometreye çıktı. İşte o an bir uçakta olduğum duygusunu kaybettim. Uçak o kadar büyüktü ki, sallanmasını hissetmiyordum. Bir türbülansla karşılaştık. Sanki file toplu iğne batırmışsınız gibi hiç etkilenmedi. Hafif bir titreşimle türbülansı geçiştiriverdi.
Düz uçuşa geçtiğimizde koltuğu sonuna kadar yatırdım. Alabildiğine rahattı. Ekranlardan uçuşu izlemeyi kesip normal bir yolcu gibi davranmaya karar verdim. Güzel bir müzik seçtim, gözlerimi kapattım ve A380’nin ilk tezgaha konduğu andan bu yana yaşadıklarımı düşündüm. Dünyanın en büyük uçağının her aşamasına tanıklık ettiğim için kendimi şanslı hissettim. İçinde ne kadar güvende olduğumu düşündüm. Bütün Airbus mühendislerinin maaşlarını hak ettiklerini ve çok yetenekli olduklarını aklımdan geçirdim.
Yaklaşık 8 saat 22 dakikalık uçuşun her anını büyük bir keyifle yaşadım. Penceresi bulunan bir metrekareden büyük tuvalet hemen tüm yolcuları çok etkiledi. Çok sayıdaki "galley" olarak adlandırılan mutfak, servisi hızlandırıyordu. Bu uçakta spor salonu, dükkan falan yoktu ama havayolları için yapılacaktı. Ömrünün büyük kısmını tanıtımlar ve testlerle geçirdikten sonra satılacaktı. Standart fiyatı 300 milyon dolar olan A380 ile çok keyifli bir uçuş yaptım. Ve Washigton Dulles Havalimanı için alçalmaya başladık.
Piste yaklaştığımızda, genellikle havalimanlarının çok büyük olduğunu, uçakların bu hakimiyetin bir parçası halinde göründüğünü düşünürdüm. Ama bu alçalmada uçağın havalimanına hakim olduğunu gördüm. Sanki daha büyüktü, sanki oraya konması o havalimanı için bir şerefti.
Öyle de oldu. İtfaiyeler sirenlerini çaldı, flaşlar patladı. A380 gökyüzünün en büyüğü edasıyla terminale yanaştı. Herkes ayağa kalktı ve alkışladı. Lufthansa uzmanlarına göre hem ekonomik hem çok konforlu bir uçuş için A380 doğru bir tercihti. En çevreci, en az yakıt harcayan uçak gibi bir sürü madalyayla doğan A380’le bir gün sonra Frankfurt’a döndüm.
Lufthansa A380 ile ilk yolculu uçuşunu 2009 yazında yapacak. Ama rezervasyonları bundan 6 ay önce kabul etmeye başlayacak. Yani müthiş bir sıra olacak.
A380’den inerken kapısını okşadım. Ona bol şanslar diledim. O, insanların teknolojiye güvenlerini, sevgilerini, inançlarını taşıyacaktı. Onların hayallerini kırmaması için kanatlarından, motorundan gövdesine kadar bütün gücünü kullanmasını diledim...
UÇUŞTAN NOTLAR
Airbus, yıl sonundaki ilk teslimata kadar geçecek sürede A380 müşterileri için "rota ispat" uçuşları yapıyor. İlk olarak Alman Lufthansa Havayolları’na Frankfurt çıkışlı New York, Washington DC ve Hong Kong’a üç sefer gerçekleştirildi. Sırada diğer şirketler var.
Bu uçuşlara Airbus ve Lufthansa’nın uzmanları, gazetecilerin yanı sıra havayolu çalışanları arasında çekilen kurada kazanan talihliler dahil tam 1.560 kişi katıldı. Lufthansa personelinin görüşleri, verecekleri tepkiler çok önemliydi.
Airbus mühendisleri uçuşlar sırasında kabinde kurulan özel test ünitesiyle ölçümler gerçekleştirdi. Harcanan yakıttan, kabindeki nem-sıcaklık oranlarına binlerce parametre kaydedildi.
A380 indiği havalimanlarında yer hizmetleri kuruluşları uçak üzerinde eğitim yaptı. Bagajlar boşaltıldı, yüklendi, tekrar boşaltıldı. Uçak bir buçuk saatte yeniden sefere hazır hale getirilmeye çalışıldı.
Mayrhuber: 15 A380 daha alabiliriz
Lufthansa’nın CEO’su Wolfgang Mayrhuber, uçuş öncesindeki törende, mevcut 15 adetlik A380 siparişlerine ek 15 uçak daha alabileceklerini söyledi. Avrupa’nın halen en büyük A380 müşterisi olduklarını belirten Mayrhuber, Boeing’e sipariş verilen Jumbo Jet’in yeni modeli 747-8’le birlikte uzun menzilde atağa geçeceklerini açıkladı. Alman havayolu, A380’leri ağırlıklı olarak Kuzey Amerika ve Asya’daki 18 kente yapacağı uçuşlarda kullanılacak. İlk uçak 2009’un yaz aylarında teslim edilecek. Şirketin yeni "amiral gemisi" A380, 549 koltuklu olacak. Filoya katılacak her A380, Lufthansa için pilottan kabin memuruna, ikramdan bakıma 400 kişilik ek istihdam demek. Yani 15 uçak için Lufthansa tam 6000 personel alacak.
ÜÇ LİTRELİK UÇAK
Yeni nesil motor ve sistemleri ile A380 şu ana kadar imal edilen en çevreci uçak. Yapılan hesaplamalar uçağın 100 kilometrelik uçuşu sırasında yolcu başına üç litre yakıt harcadığını ortaya koyuyor. Bu nedenle Lufthansa çalışanları A380’e "üç litrelik uçak" adını takmış.
Filodaki mevcut uzun menzilli yolcu uçakları yolcu başına 100 kilometrelik mesafe için 4.4 litre yakıt harcıyor. Daha az yakıt, daha az karbondioksit gazı, daha az çevre kirliliği demek.
Aynı zamanda A380 "en sessiz" kabine sahip. Kabin, Jumbo Jet’e oranla yüzde 30 daha sessiz. Bunda uçakta kullanılan Rolls Royce Trent 900 motorlarının büyük etkisi var. Havalimanı etrafında gürültü yayılımı 747’lere göre yüzde 75 daha az.
Frankfurt Main Havalimanı’nda sadece A380’ler için kullanılacak 250 milyon Euro’luk yeni bir terminal inşa ediliyor. Terminal 1 ve 2 arasındaki özel bölümde, A380’lerin kullanacağı iki katlı özel körükler, 549 yolcu için geniş bekleme salonları, hızlı işlem yapabilen pasaport bankoları yer alacak. Özel tasarım terminal yolcuya vakit kaybettirmeyecek.