10 yılı aşkın bir süredir, yurtdışındaki tüm otomobil fuarlarını izliyorum. Hasip Girgin'in tasarladığı Mazda 3, Bursa'da üretilen Doblo, İzmit'te üretilen Transit Connect, Oyak Renault'nun Bursa tesislerinde üretilen Megane sedan modellerini uluslararası fuarlarda görmek beni bir Türk olarak gururlandırmıştı. Ancak bu yıl 74'üncüsü düzenlenen Uluslararası Cenevre Otomobil Fuarı'nın benim için farklı bir yanı vardı. Bugüne kadar bir Türk gazeteci olarak bu denli gurur duyduğum bir fuar yaşamamıştım.
Fuar'ı diğerlerinden ayıran en önemli fark, Murat Günak'ın VW grubu çatısı altındaki 7 markanın tasarım sorumlusu olarak atandığının ilk kez resmi olarak duyurulmasıydı... VW Başkanı Dr. Bern Pischetsrieder tarafından dünya basına tanıtılan Murat Günak, bu yeni pozisyonuyla dünya otomotiv sektöründe görev yapan en yüksek düzeydeki Türk oldu.
Hürriyet'ten Emre Özpeynirci ile katıldığımız bu önemli gecede, Dr. Bern Pischetsrieder, ‘‘Neden Günak'ı seçtiğiniz?’’ sorumuza ‘‘Grubu daha ileri taşıyacak bir kişiye ihtiyaç vardı. Volkswagen Grubu'nun yeni yüzünü bu kişi oluşturacaktı. Bunun için biz tercihimizi dünyada kendini kanıtlamış Murat Günak'tan yana kullandık. Günak bizim ilk seçimimizdi. Onun dışında başka kimseyi düşünmedik. Günak'ın grubu çok daha ileri taşıyacağını ve VW markalarını bilinirliliğini artıracağına inanıyoruz’’ cevabını verdi.
Gecede Murat Günak'ın peşinden koşturan yabancı gazetecileri görmek bizi gururlandırırken, Murat Günak yeni pozisyonunu keyifle şöyle anlattı:
‘‘7 markadan sorumlu olmaktan gurur duyduğunu belirterek, ‘‘Bu görevime çalışarak, kendimi ispatlayarak geldim. Burada Türk veya başka bir ülkeden olmak önemli değil. Başarılı olduğunuz zaman hak ettiğiniz yere gelirsiniz. Ben kendimi dünyada kanıtladım ve şimdi yepyeni bir görevdeyim. Bundan sonra Volkswagen Grubu'nun yeni yüzünü yaratmak için çalışacağım’’ dedi.
Onlarca yabancı gazetecinin peşinden koşturduğu Günak'la Türk olmanın ayrıcalığını yaşayarak, konuşma fırsatı bulduk. Günak, kendisi için önemli olan bu gecenin Türk gazeteciler tarafından izlenmesinden büyük keyif aldığını söyledi. Biz de bize yaşattığı gururdan dolayı teşekkür ettik. Vedalaşarak, başımız dik bir şekilde otelimize döndük.
Bizim çevreciler ne yapar
İngiliz televizyon kanalı BBC'nin otomobil programı Top Gear'ı otomobilseverler yakından tanırlar. Özellikle programın editörü Jermy Clarksson, kendine has tavırları ve esirgemediği laflarıyla büyük ilgi görür. Geçenlerde arabam.com sitesinde Top Gear'la ilgili bir haber dikkatimi çekti. Top Gear programı Toyota marka pick-up'ın testi yüzünden mahkemelik olmuşlar. Habere göre, program editörleri test esnasında aracın sağlamlığını yine sıra dışı bir yolla izleyicilere göstermek istemiş. Bilinçli olarak bir ağaca çarptırılan otomobil Top Gear tarafından testi başarıyla geçmiş. Fakat İngiltere'de faaliyet gösteren çevreci gruplar Topgear'a karşı tazminat davaları açmaya başlamışlar. Testin mantığını çözemediklerini belirten yetkililer, ağaca verilen zararın tazmin edilmesini istemişler. BBC, ağacın bulunduğu köyün kurulu tarafından açılan ilk davanın sonucu olarak 360 sterlinlik (1 milyar lira) tazminat cezasını ödemiş. Ayrıca program yapımcıları adına tüm çevrecilerden özür diledi.
Hatırlanacağı üzere Top Gear editörleri daha önce Euro-NCAP güvenlik testlerinden 5 yıldız alan Renault Megane II HB marka otomobili kendi güvenlik testlerinden geçireceklerini açıklamışlardı. Bunun üzerine içinde sürücüsü bulunan bir Megane II HB otomobil 35 km/s'nin üzerinde bir süratle başka bir otomobile çarpmıştı. Top Gear aracın güvenliğini onaylamış fakat bir kez daha İngiliz tüketicilerin tepkisiyle karşılaşmıştı. Yani bu Top Gear'ın yaptığı ne ilk ne son ‘‘çarpma testi’’... Ben de CNN Türk'teki 6. Vites programında böyle bir test yapsam, bizim çevrecilerin tepkisi ne olur acaba...
Hyundai'nin yerinde Volvo olsaydı ne yapardı
Akbank'ın güvenilirlik temasını işleyen reklam filmi ile ilgili tartışmalar mahkemeye taşındı. Hyundai Assan, reklamın marka imajını olumsuz etkilediği gerekçesiyle, Akbank'a 14 trilyon liralık manevi, 14 trilyon liralık maddi olmak üzere 28 trilyon liralık tazminat davası açtı. Bildiğim kadarıyla Hyundai'nin Akbank için açtığı bu tazminat davası, bugüne kadar Türkiye'de benzer tazminat davaları arasında en yüksek miktarlı dava...
Konu mahkemelik olduğu için bu konuda bir yorum yapmıyorum. Ancak, tartışmalara yol açan reklam filminde beni düşündüren bir şey var. Acaba, Volvo, Hyundai'nin yerinde olsaydı ne yapardı. Reklam filminde Volvo'nun marka imajını etkileyecek herhangi bir unsur yok. Eğer tersi olsaydı; Volvo'nun tepkisi ne olurdu?
Reklam filmini izlemeyenler için kısa bir özet yapalım. Filmde, Hyundai'nin spor modeli şehir içinde hız limitlerinin üzerinde yol alırken görülüyor. Sürücüsünün yüzü görülmezken, otomobil kırmızı ışıkta durmaz ve son olarak bir trafik polisi aracına çarpar. Aynı filmde, Volvo otomobili kullanan sürücü ise trafik kurallarına uyduğu görülür. Filmin sonunda ise Akbank'ın ‘‘güven’’e verdiği önem vurgulanır.
Sağ şerit ne işe yarar
Bizde bir sol şerit takıntısı var. Trafikteki her cins otomobil, ticari araç, otobüs, kamyonu sol şeritte görmek mümkün. Öncelikle sol şeriti kullanacak araçlar belirlenmiştir. Otobüsler, kamyonlar, minibüsler gibi ağır taşıtlar sol şeride geçemezler. Sağ şerit, ağır araçlar için ayrılmıştır. Ancak, ben bugüne kadar sağ şeriti kullanan ağır taşıt görmedim. Hepsi, altlarında otomobil varmış gibi, yüksek hızlarda sol şeridi kullanıyorlar.
Bir kere daha hatırlatmakta fayda var; sol şerit adından anlaşılacağı gibi sollama şerididir. Yani sol şeridi ‘‘sollamak’’ için kullandıktan sonra bir yandaki şerite geçilir. Sol şerit boş bırakılır. Trafik kuralları arasında da ‘‘sol şeridi meşgul etme, devamlı sol şeridi kullanma’’yla ilgili bir ceza vardır. Sol şeridi babasının malı gibi kullananlara ceza yazılır. Böyle bir ceza olmasına rağmen, bu ceza uygulanıyor mu bilmem...