Kadını kara çarşafa sokmakla soyup teşhir etmek arasında ne fark vardır?
Prensip olarak hiçbir fark yoktur. İki durumda da kadın cinsel obje olarak görülmektedir. Kadını kara çarşafa sokanlar, orasını burasını kapatanlar, erkeklerdir. Kadın bedeninin “tehlikeli” olduğunu düşünürler. Kadını soyup teşhir edenler de erkeklerdir. Kadın bedeninin satılacak mal olduğunu düşünürler. Kara çarşafa giren kadın hem çaresiz hem gönüllüdür. Erkeklerin dediğine inanmış, kendi kadınlığından korkar hale gelmiştir. Teşhir edilen kadın da gönüllü ve çaresizdir. O da erkeğin sözüne gelmiş, bedeninin iyi satacağına ikna olmuştur. Kara çarşafa giren kadının arkasında toplumun cehaleti vardır. Kadını normal insan görmeyen, onunla iki kelime konuşmayı bilmeyen bir yığın tarafından bu işe zorlanırlar. Teşhir edilen kadınınsa karşısındadır toplumun cehaleti. Kadını normal insan olarak görmeyen, onunla iki kelime konuşmayı bilmeyen bir yığın tarafından seyredilirler. Sağlıklı bir cinsel hayatınız varsa, beyninizin yüzde onu sekse çalışır. Yok cinsel hayatınız sağlıklı değilse, o zaman yüzde doksanı... Mecliste kameraman olarak görev yapan bir kadıncağızı “ayak bilekleri görünüyor” diye salondan attırmaya çalışan bir milletvekili vardı. Meğer tahrik oluyormuş. Yaz sıcağında kan ter içinde işini yapmaya çalışan, uzun etekli bir kadının ayak bilekleri tahrik etmişti milletvekilini. İçindeki açlığı dürtmüştü çünkü. “Amelie” filmini porno olduğunu iddia edip yasaklamaya çalışan siyasetçi bile gördü bu ülke. Dekolte güzeldir: Erkeğin erkekliğine, olgunluğuna, zevkine iltifattır. İnsanca bakmayı bilen erkekleri kadınlar dekolteyle ödüllendirir. Kadın-erkek ilişkileri normalleşmemiş toplumsa hiçbir yere varmaz. İster petrol fışkırsın altımızdan, ister zemzemle yıkanalım; yine mutsuz olacağız.
Turgut Uyar’ın askerliği
Pazartesi gecesi “Ustalara Saygı” gecesinde, Turgut Uyar’ın andık. Doğan Hızlan, Turgay Fişekçi, Vural Bahadır Bayrıl ve Deniz Durukan’la beraber konuşmacıydım. Şairin ardından 14 yıl önce yazdığım mektubu okudum. O zamanki aklımla bir yerinde “Turgut Bey siz bir askerdiniz” demişim: “askeri geçmişinizi nasıl anıyordunuz benim bunu bilmem güç.” Gecenin sonunda şairin oğlu Turgut Bey ve kızı Semiramis Hanım üstadın askerliğe hiçbir zaman ısınamadığını söylediler. Mecburi hizmet biter bitmez ayrılmış ordudan: “Babamız hayatınızda tanıyabileceğiniz en anti-militarist insandı.” Burada not düşmüş olalım.