Tümer Metin

Kolunu kanadını arzusunu kırdılar

16 Mart 2014
HEM Şampiyonlar Ligi yarışı hem de küme düşme mücadelesi açısından, iki takım içinde son derede önemli, belki de ligin en kritik maçlarından biriydi dün akşamki mücadele...

Beşiktaş maça inanılmaz iyi başladı. Mustafa Pektemek ile ilk golü de bulup erken dakikalarda öne geçti. Ancak ardı ardına çalınan penaltılar Beşiktaş’ın deplasmanda kazanma arzusunu da, kolunu da, kanadını da kırdı.
İkinci penaltı için bir şey diyemem ama ilk penaltı benim için hiçbir açıdan penaltı değildi kesinlikle.
İlk yarıya 2-1 geride giren Beşiktaş’ta moraller bozuldu doğal olarak. Buna rağmen ikinci yarıya fırtına gibi başlayan Beşiktaş bütün oyun hakimiyetini elinde tuttu.
Maçın tamamında her açıdan üstünlük siyah beyazlıların elindeydi. Çaykur Rizespor’un ikinci yarıda Beşiktaş kalesine bir şutu bile yok!
Mustafa Pektemek ile beraberlik golünü de yakalayan Beşiktaş eline geçirdiği diğer fırsatları ise değerlendiremedi.

SİSTEM DEĞİŞİR
MUSTAFA Pektemek için bir parantez açmak gerekiyor. Kendisine verilen görevi başarıyla yaptı dün akşam. Kendisine verilen şansı da çok iyi değerlendirdi. Ki kendisi inandığım oyunculardan biridir.

Yazının Devamını Oku

Çok belliydi

11 Mart 2014
MAÇIN daha 1. dakikasında başlayan olayları dün akşam “Maraton” yayını öncesi üzüntüyle izlerken, Şansal Ağabey, Markus Merk’e; “Almanya’da olsa bu şartlarda bu maçı oynatır mıydınız?” diye sordu.

Dünyanın en kariyerli hakemlerinden Marcus’un cevabı; “Neyle kıyaslayayım ki, ben hayatımda böyle şeyler yaşamadım ki!” oldu.
Bu cevapla kendimi gerçekten çok kötü hissettim. Marcus’un hayatında yaşamadığı ve dehşetle izlediği sahnelere ne yazık ki biz millet olarak, tam tersi bir o kadar aşina, o kadar alışığız. Görünen o ki, ilk olmadığı gibi yakın gelecekte de son olmayacak Türk futbolunda bu görüntüler.
Önceden tahmin edilen bir atmosfer olmasından dolayı; futbolcuların psikolojik olarak hazırlıklı olması ve böyle atmosferlerde tribünleri daha da fazla tahrik etmemek adına sağduyulu olması gerekir.

UMARIM VE DİLERİM Kİ

Kabul, ancak dün akşam herhangi bir tahrik olmadan maçın başlama düdüğüyle hatta ısınmalardan itibaren başlayan olayları izlerken maçın tamamlanamayacağını futbolseverlerin çoğu tahmin etmişti zaten!
Olaylar; yenen gol, kaybedilen puan ve puanlar, saha içinde yaşanan gerginliklerden değil daha maç başlamadan maçın bitmemesi üzerine kurgulanmıştı ne yazık ki...
Umarım ve dilerim ki; tribünlerin 90 dakika kin nefret ve hınç yerine coşkuyla takımlarına destek olduğu bir gelecekte sadece futbolu ve futbolun güzelliklerini yorumlayıp konuşuruz.

Yazının Devamını Oku

Olimpiyat rüzgarı futbolu bozdu!

10 Mart 2014
ATIBA ve Necip’in cezalı, Almeida ve Fernandes’in sakat olduğu maçta Slaven Bilic; sağ kanata Serdar’ı forvete de Ömer’i koydu.

Ancak rüzgar Olimpiyat Stadı’nda iki takımında futbolunu bozdu. İlk 30 dakikada Gökhan Töre’nin pozisyonu dışında Beşiktaş’ın başka bir pozisyonu olmadı. Bunda Eskişehir’in iyi alan kapatmasının da etkisi vardı hiç şüphesiz.
Eskişehir özellikle göbeği çok adamla iyi kapattı. Olcay, Oğuzhan ve Gökhan da kenara oynamaktansa göbekten aksiyon geliştirmeyi seven oyuncular olarak, rüzgar arkalarında olmasına rağmen ilk yarıda o kalabalık duvarı aşamadılar. Beşiktaşlı oyuncular ilk yarıda rüzgar arkalarındayken daha çok şut tercihi kullanmalıydılar.

GÖKHAN’A İZİN VERMEDİ

SONUÇ olarak hücumsal anlamda çok etkisiz bir Beşiktaş izledik ilk yarıda. Eskişehir kalecisi Boffin de gelen nadir ataklarda üzerine düşeni yaptı. Gökhan Töre ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda doğru yer tutması takımı ve kendi adına pozitif bir görüntüydü.
Motta iyi bindirmeler yaptı dün akşam evet ama bir bek ya da kanat oyuncusu için pozisyonu tamamlamak son derece önemlidir. Motta akınlarını ya etkili bir şut ya da etkili bir pas ile bitirmeli! Buna rağmen Motta’nın sol kanattaki katkısı, sezon başından beri sağ kanatta Serdar’dan alınamıyor. Ben Hilbert’in geçen sene hücum gücünde çok daha etkili olduğuna inanıyorum.

ERSAN HAYAT VERDİ

DÜN akşam rüzgar iki takımı da olumsuz etkiledi. Tabii ki futbolda ‘futbol ve futbolculara’ bağlı olmayan şartlar önemli ama ona göre oynamak daha da önemli! Topu ayağından zamanında çıkarmak, sağlıklı pas tercihini bulmak zorunda bu rüzgarda oyuncular! Avantajı ve dezavantajı iyi kullanmalılar! Ama gel gör ki; iki takım oyuncuları da rüzgara karşı en büyük silah olan şut veya duran top tercihini iyi kullanamadılar. Bununla birlikte bir de topu ayaklarında gereğinden fazla tutarak kendilerini kitlediler.

Yazının Devamını Oku

Şaşırdım

2 Mart 2014
F.BAHÇE uzun bir aradan sonra ideal 11’inden bir eksikle maça başladı.

İlk yarıyı 12 gol girişimiyle tamamlayıp, coşkusunu ve isteğini açıkça ortaya koymasına rağmen golü bulamadı.
Kalesinde verdiği tek bir pozisyon dışında sadece üretmeyi ve golü düşünen bir takım görüntüsündeydi. Açıkçası bu kadar baskılı oynayıp, bu kadar pozisyon bulup, ilk yarı bitimiyle maçın 0-0 olmasına şaşırdım. Ve hatta “Acaba, Elazığ maçı tekrarı olur mu?” diye aklıma takılmadı değil!

DÖVE DÖVE...

İLK yarıda Sow’un sayılmayan golünden önce kart gerektirmeyen bir faul vardı. Sonrasında kaleci Ramazan da sakatlığından dolayı oyundan çıktı zaten.
Gençlerbirliği adeta köşeye sıkışmış boksör gibi sallandı ilk yarıda.
Buna rağmen devre arasına gol yemeden girmeleri kendi adlarına bir şanstı. İkinci yarıda bu şansı değerlendiremediler. Fenerbahçe ilk yarıda bir boksör gibi köşeye sıkıştırdığı Gençlerbirliği’ni ikinci yarıda da pozisyonlar anlamında tabir yerindeyse “döve döve” skora ulaştı.

KAZANMA ARZUSU

HEM pozisyon zenginliği, hem de rakibe pozisyon dahi vermemeleri Fenerbahçe’de moral ve motivasyonun tekrar yükselmesi açısından önemli!..

Yazının Devamını Oku

Söylesem olmuyor sussam gönül razı değil!

1 Mart 2014
SAMET Aybaba maçtan önce, “Alan kapatıp hızlı hücumlarla etkili olmaya çalışacağız”’ dedi.

Bu da defansta kalabalık olmaları anlamına geliyordu. Gökhan Töre ve Fernandes’in yokluğu, Oğuzhan’ın kulübede olmasıyla, “Yetenekli oyunculardan yoksun Beşiktaş acaba kilidi açmakta zorlanacak mı?” diye düşündüm bu açıklamanın üstüne.
Maç başladığında gördük ki; Beşiktaş’ın eksikleri kadro şeklini mecburen mücadeleye dönüştürmüş! İlk yarı bitimiyle futbol anlamında keyifsiz ve tat vermeyen bir maç oldu. Samet Hoca’nın istediği taktikle kalabalık Antalyaspor ve karşısındaki Beşiktaş’ın yetenekli oyuncularının sahada olmaması futbol adına keyifsiz bir ilk yarı olmasına neden oldu doğal olarak.
Veli-Atiba-J.Jones üçlüsü bir arada olunca orta sahanın bir şey üretemediğini gördük. Kenarda Olcay, kalabalık defans arasında arkadan destek görmeyince etkisiz kaldı. İki kanat oyuncusu Necip ve Motta’ya baktığımızda; Necip gidemedi, bir tek Motta kaldı diğer kanatta. Ona da Samet Hoca iyi önlem almıştı. Tablo böyle olunca ilk yarıca Beşiktaş’ın bir şey üretememesi normaldi.

OLCAY DEĞİL HOLOSKO

Holosko defans arkasında boşluk bulduğunda etkili giden bir oyuncu ancak kapalı defansta etkisi tartışılır. İlk yarı bitiminde kulübeye bakınca, skora direk etki edebilecek Oğuzhan dışında bir de Ömer Şişmanoğlu vardı. Samet Hoca kapanan bir ekip anlayışı ile çıkmışken; Beşiktaş’ın Oğuzhan niteliğinde oyuncuya ihtiyacı vardı dün akşam. Bence Bilic dün akşam farklı bir sistemle başlayabilirdi maça. Holosko yerine çift forvet Ömer-Almeida ve arkalarında Olcay gibi...
Ömer Şişmanoğlu’nun ikinci yarıda oyuna girmesiyle Beşiktaş’ın kurduğu baskı gözle görülür şekilde hissedildi. Bana göre Ömer oyuna girerken Olcay yerine Holosko çıksaydı daha iyi olurdu.

ÇOK ÖNEMLİ KAYIP

Bir takımın eksik oyuncuları varken de, aynı sistemle oynamak konusunda ısrar etmesinin bir anlamı yok! Maçına göre sistemde değişiklik yapıp karşı takımın hocasına da sürpriz yapabilirsin!

Yazının Devamını Oku

Ben bir hayalperestim

26 Şubat 2014
DERBİLER futbolcular için bayram niteliğindedir.

Üzerinden yıllar geçse de ama asla unutulmazlar! Hem sende, hem maçı izleyen de izler bırakırlar. Örnek mi? Örnek çok...
“Sergen attı şampiyonluk geldi” derken büyük usta Ercan Taner o karenin içinde olmak; 3-4 biten Kadıköy derbisinde, Pancu’nun kaleye geçişinde sahadaki rol arkadaşlarından biri olmak; Ali Sami Yen’deki sulu derbide sahadaki havayı solumak... vs, vs, vs...
Derbiler önemli! Çocuklarımıza, torunlarımıza anlatacak hikayeler hep oralardan çıkıyor. Semih Kaya’nın belki derbide atılmış bir golü hatta belki çok tesir ettiği bir başrolü de yok. Ama Semih’in cumartesi günkü derbiyi tarihin tozlu sayfalarına “futbol vasatı” olarak geçmekten kurtardığı bir derbisi var artık!
Ne yaptı ki Semih Kaya? Belki sadece küçücük bir dürüstlük örneği... Hayat memat meselesi bile değil aslında! Ama ne yazık ki, güzel yurdumun futbol mecrasında önemli bir adım! Belki de geç kalınmış, çoktan koca bir alev topuna dönüşmüş olması gereken yangının ilk kıvılcımı...

ATTIĞI İMZA MUHTEŞEMDİ

BİR camia düşünün her anlamda akıl tutulması yaşanan... “Çamur at izi kalsın” diyen, menfaatlerinden başka hiçbir şey düşünmeyen demeç savaşlarının yaşandığı; sahada küfürün eksik olmadığı; edenin değil, gösterinin ya da konuşanın daha çok eleştiriye maruz kaldığı; “dans ediyor” diye üstü kapatılmaya çalışılan çirkin görüntülerin yaşandığı; oynadığını anlatmak yerine mazeret üreten, şanssızlıktan yakınan, bunu yaparken de üsluptan ve kendini ifade biçiminden uzak basın toplantılarının veya maç sonu beyanlarının düzenlendiği; 3 puandan başka her sonucun başarısız sayıldığı; fair-playden uzak; neye sebep olacağını bir an olsun düşünmeden gözlere lazer sokulduğu; sahada iki topun oynandığı ve bunun normal olup olmadığının tartışma konusu olabildiği; bir görme engellinin dahi görebileceği el pozisyonunun 12 göz tarafından görülmediği; yaşanan deneyimlerden hiçbir zaman ders çıkarılmayan; ekonomisi güçlü ama temelleri zayıf; bilgisi olsun olmasın herkesin fikri olduğu kocaman bir camia!
Bütün bunların yaşandığı bir ortamda, 22 yaşında pırlanta gibi bir çocuk önce ailesinden gördüğü terbiye, sonra altyapıda aldığı eğitimle tüm ülkenin gözü önünde muhteşem bir olaya imza attı.

BİR GÜN, BİRİ ÇIKACAK

Yazının Devamını Oku

1 puan şarttı ama...

23 Şubat 2014
MAÇ öncesi Bilic’in Serdar yerine Necip tercihini görünce, ‘Devşirme oyuncu olması sıkıntı yaratır mı?’ diye düşünmeden edemedim.

Çünkü karşısında Telles gibi süratli bir oyuncu vardı. Benzer şekilde Mancini’nin de Veysel hamlesi ilginç geldi. Top Beşiktaş’tayken savunmayı beşleyip, kendilerinde iken de kanatlardan atak yapmayı düşünmüş demek ki...
Galatasaray maça aşina olduğumuz iç saha hızıyla başlayamadı. Beşiktaş ilk 15 dakika iyi bastı. Ve en büyük silahının örneğini 16. dakikada Motta ile yakaladığı kontra atakta gösterdi. Maça sakin, istekli ve tempolu başlayan Beşiktaş; genlerine uygun kontra atak silahıyla oynadı. Uygun fırsatlar da yakaladı. Tek aksayan taraf Telles-Necip eşleşmesinde Telles’in sürati ile daha etkili olmasıydı.

KONTROLSÜZ GÜÇ!

İLK 30 dakikada eşleşmeler göze çarptı: Veli-Melo (ki sarı kart tehlikesi altında bir ikiliydi), Atiba-Selçuk ve Pedro-Drogba (ki özellikle yan toplarda cüsse farkıyla Drogba avantajlıydı). 30. dakikadan sonra geri dönen Galatasaray; 38. dakikada Dany’nin ‘kontrolsüz güç güç değildir’ sözünü hatırlatan penaltı hareketi sonrası, Selçuk’un golüyle 1-0 öne geçti.
İkinci yarıda Beşiktaş bastırdı ama sonuca gidemedi. Özellikle Almeida’nın 46. dakikada kaçırdığı pozisyon Beşiktaşlılara ah çektirdi. O golü yapması lazımdı! Bilic’in yaptığı Olcay-Fernandes, Oğuzhan-Ömer Şişmanoğlu değişiklikleri doğruydu. Çift santrafora dönerek risk aldı. Ama kalan dakikalarda sonucu değiştiremedi.

BASİT HATA VE KAYIP

BEŞİKTAŞ sezon başından beri birçok travmatik şey yaşadı. Bütün yaşanan travmalara rağmen şampiyonluk yarışının içinde kalmayı başaran bir takım olarak, dün akşam en azından 1 puan almayı başarması gerekiyordu. Futbolcuların daha farklı bir motivasyonla çıkmaları ve çok basit bir hatadan gol yemeyerek bu kadar önemli bir virajdan en azından 1 puanla dönmeleri gerekirdi.

MAÇIN KAHRAMANI SEMİH

Yazının Devamını Oku

Ergen odası dağınıklığı

17 Şubat 2014

1-F.BAHÇE ilk yarı santraforsuz oynadı. Neden?
WEBO ve Sow’un sakatlığı, Emenike’nin hazır olmaması mecburen Kuyt tercihine itmiş Ersun Hoca’yı. Arkası Alper, Holmen ve Mehmet Topuz’la desteklenen dörtlü, Fenerbahçe’nin ideal dörtlüsünün verimliliğinden uzak ama maç başlamadan kadroyu gördüğümde Fenerbahçe, ‘ergen odası dağınıklığından’ bir çözüm üretebilir diye düşündüm. İleride baskı press ile kazanılacak toplarla (ki bu dörtlü bunun için ideal) rakip savunmayı düzensiz yakalayabileceği bir Fenerbahçe kadrosuydu! Holmen-Cristian, Mehmet Topuz-Emenike değişiklikleri Fenerbahçe’yi ideal düzenine yaklaştırırdı, ki Ersun Hoca ikinci yarıya Holmen-Cristian değişikliğiyle başladı.

KADIKÖY’DE OLMAZ!

2-KADLEC’in yerine Hasan Ali oynasa Fenerbahçe daha mı etkili olurdu?ERSUN Hoca geçen hafta olduğu gibi yine Kadlec’i tercih etmiş. Deplasman için bu seçimi anlarım ama bana göre içeride Caner’in yokluğunda, hücum yönünün daha iyi olduğunu düşünerek Hasan Ali’yi değerlendirebilirdi.

GERGİNLİĞİ GÖRDÜM

3-FENERBAHÇE üzerinde baskı var mıydı?
MAÇ zaten gergin başladı. Fenerbahçeli oyuncular gereksiz bir gerginlik içindeydiler. Gündüz Beşiktaş’ın kazanması, son haftalarda alınan mağlubiyetlerin tedirginliği ve eksik kadro ile oynamanın etkisi çok bariz hissedildi oyuncuların üzerlerinde.

ÇATALIN TOZUNU ALDI

Yazının Devamını Oku