O kafa

Tuğrul ŞAVKAY
Haberin Devamı

Deyim Rauf Tamer’e ait. Zaman zaman kızdığında karşısındakini 'o kafa' suçlamasıyla yerden yere vururdu. Galiba gerçekten bizde 'o kafa' diye utanılası bir şey var. Bahsettiğim kafa Sağlık Bakanı’nda cisimleşmiş halde. Ama farklı omuzlar üzerinde benzer kafa taşıyanlar, ne yazık ki, eksik değil.

***

Bir okuyucum aradı. Adı bende saklı. Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunu olduğunu söyledi. Daha sonra bir süre Antalya Tıp Fakültesi’nde asistanlık yapmış. Bu arada bir de pedagoji, yani çocuk terbiyesi, üzerine ek öğrenim görmüş. Ayrıca on beş yıldır lisanslı olarak dağcılık yaptığını söyledi. İyi derecede İngilizce biliyor. Şimdi bir ilaç firmasında farmalog -yani ilaçbilimci- ve yönetici olarak çalıştığını anlattı.

***

Depremin ertesinde, biraz da mesleki dürtüyle, İzmit İl Sağlık Müdürlüğü’nü aramış. 'Orada eczacıya, özellikle farmakoloğa ihtiyaç duyulacağı gün gibi aşikardı' dedi. O kafa, 'size ihtiyaç yok' diye kestirip atmış.

Okuyucum, 'yılmadım, aramayı ısrarla sürdürdüm' diye anlattı. 'Eczacı olarak değilse bile pedagog olarak da depremzede çocuklara yardım edebilirim' demiş. 'Ona da gerek yok' demiş o kafa. 'Öyleyse lisanslı dağcı olarak kurtarma ekiplerine katın beni' demiş. 'En azından İngilizce biliyorum. Bu işlere de yakınım. Bari tercümanlık yapayım' demiş. Hep aynı 'nato kafa, nato mermer'!

***

'Her defasında reddedilmek içimi burktu. Ben de ilaç yardımı için İstanbul’da kolları sıvadım. Ama gönlüm hep daha fazla, daha etkin, yerinde yardımdaydı' diye gözyaşlarını zor tutarak anlattı.

Kızdığım, adını bile anmaya değer bulmadığım Sağlık Bakanı değil; onun ve benzerlerinin omuzlarının üzerinde taşıdıkları o malum, o meş’um, o mermer kafa.

Şöhretin ödenmeyen bedeli

Bazı okuyucular ısrarla ünlülerin yardım konusunda ne yaptıklarını soruyorlar.

İsim vererek söyleyeyim. Birisi eski İstanbul büyükşehir belediye başkanı adayı Adnan Polat’ın ne yaptığını sordu. Bir başkası, Televolelerin değişmez adları İbrahim Tatlıses’in, Hülya Avşar’ın katkılarını sordu. 'Bu paraları bu memlekette kazandılar? Bu insanlara karşı hiç mi görevleri yok? Niye suskunlar?' diye sordular.

***

Doğrusu, aslında yardımın gizli olması gerektiğine inananlardanım.

Üstelik bir çok kişinin de bu görüşte olduğunu biliyorum.

Nitekim bu konuyu tartıştığımız bir yerde, güvendiğim birisi, Adnan Polat’ın ciddi yardımlarda bulunduğunu, ama bunu reklam konusu yapmadığını söyledi.

Açıkcası takdirle karşıladım.

Ama okuyucuların söylediklerinde de bir gerçek payı var. Ünlüler, burada ortaya çıkıp hem yardıma katıldığını göstermeli, hem de başkalarını buna teşvik etmeli. Hadi yadımı gizli yapmak istiyorsunuz, onu saygıyla karşılıyorum. Ama bari başkalarını teşvik de niye geri kalıyorsunuz?

Şöhret o kadar ucuz mu?

Din adamları nerede?

Deprem gündemine fazla getirilmeyen bir konu da din adamları ve Diyanet İşleri Başkanlığı.

Bu konuda inanılmaz bir aymazlık ve laubalilik hákim.

Eğer televizyon ve gazeteler özellikle saklamıyorsa, ben ortalıkta hiç din adamı görmüyorum. Daha doğusu gördüklerim tek tük. Hatta biri de Azerbaycanlı’ydı.

Peki, bizim Diyanet İşleri’nin maaşlı devlet memuru imamları bugünlerde bir fedakárlıkta bulunmak istemiyorlar mı? Yoksa onları engeleyen bir güç mü var?

***

Depremin Allah’ın bir cezası olarak başımıza geldiği bazı din adamlarımızca doğru kabul edilse bile, ölen ümmeti Muhammed’in bir cenaze namazına dahi hakkı yok mu?

Bırakın işin dini yanını bir yana, böyle zamanlarda gerçek bir din adamı, geride kalanlara teselli verici bir tür psikolog görevi yüklenir.

Ölülere saygıdan vaz geçtim, geride kalan acılı insanlara da mı hiç merhamet kalmadı?

***

İşin daha hazin yanı, ölülerimiz için İsrailli kurtarma ekibi ve askerler, bizim askerlerimizle birlikte dini bir tören yaptılar. Televizyonlar da bu töreni kısmen verdi.

Gazete ve televizyonların Atina muhabirleri, kaç kez Yunanistan’da halkın kendiliğinden kiliselere koşup bizim insanımız için dua ettiğini söyleyip duruyorlar.

Bugün Hollanda’da, bizdeki depremzedeler için, hükümetin ve basının önayak olduğu bir ayin yapılacak.

Artık ben daha ne yazayım!

Yazarın Tüm Yazıları