Paylaş
Türkiyede içki sektörünü öldüren, bu işten siyaseten sorumlu olan Kazım Yücelen!
İki hafta önce Türkiye'de içki sektörü ölüyor diye yazmıştım. Yazının başlığı, bir Ege deyişinden esinlenerek, şeddeli yalancı anlamında 'yalançı'ydı. Kastettiğim ise TEKEL'den sorumlu Devlet Bakanı Kazım Yücelen idi. Eğer o yazıyı okuyup üstüne alınmadı ise bu kez açık açık yazıyorum. Türkiye'deki içki sektörünü öldüren bu işten siyaseten sorumlu olan Kazım Yücelen. Onu bu işe teşvik edenler ise TEKEL yetkilileri. Çünkü kanun taslağını hazırlayan onlar. Bir de komisyonlarda bu kanun taslağına el kaldırıp oy veren MHP ve ANAP milletvekilleri var. DSP'li komisyon başkanının ise o sıralarda niye komisyonunun başında olmadığını çok merak ediyorum.
İşte şimdi herkesi adlı adınca yazdım. İçim ferahladı. Kendi hesabıma rahatladım. Ama bu, Türkiye'nin ferahlaması anlamına gelmiyor. Çünkü bu ülkedeki içki yapımı bu kanunla müthiş bir batağa sürüklenmekte. Gerekçelerini söylemiştim ama bir kere daha tekrarlayayım:
1 Bu yasa ile Türkiye'de butik içki üretiminin önüne sonsuza kadar bir duvar örülüyor. Hem de Çin Seddi gibi bir duvar. Yılda bir milyon litre üretilemeyen bütün içkiler TEKEL'in insaf ve merhametine terkedilmekte. Fiyatı onlar belirleyecek ve satış onlar üzerinden yapılacak!
2 Bitmedi. Eğer üretim yapılacaksa tesisler modern teknoloji ile kurulmalı deniyor. Şart mıdır? Asla değil! Üretim entegre olacak deniyor. Hammadesinden şişesine, etiketinden tıpasına kadar her şeyin küçük ve butik bir üretimde olması asla mümkün değil!
3 Şimdi soruyorum: Böyle bir sistem dünyanın neresinde var? Fransa'da, İngiltere'de, Almanya'da, İtalya'da, Amerika'da en güzel içkileri yapanlar hep küçük üreticiler değil mi? Türkiye'de kim bu şartlar arasında nadide, güzel, emek ve özen isteyen konyaklar, armanyaklar, grappalar, likörler yapabilir? Bu alana yatırım yapmak isteyenleri sersem ve kör mü sanırlar acaba?
4 İthal içkilerde de aynı kısıtlamalar sözkonusu. Yılda bir milyon litrenin altında ithal edilen içkiler -ki neredeyse tümü böyle- yine TEKEL'in insafına terkedilmiş durumda. Onların da fiyatlarını TEKEL belirleyecek ve satışını o yapacak. Üstelik Edirne'den Kars'a kadar bir bayi ağı kurmayanlar devre dışı bırakılıyor. Şırnak'ta bir viski veya grappa temsilcisi düşünebiliyor musunuz? Ayrıca bu gerekli mi?
5 Geldik en önemli noktaya... Bu kanun tasarısı yasalaştığında, bira ve şarap dahil, her türlü içkinin tanıtımı, promosyonu ve özel anlaşmalar ile satışı yasaklanıyor! Açıkcası, 'ölün de üstünüzü örtelim' diyorlar. Böyle bir ortamda yeni bir şarap, cazip bir bira, yeni ve ilginç bir likör niye ve nasıl üretilebilir diye sakın sormayın. Üretilemez! Üreten varsa ya aptal ya da parasının hesabını bilmeyen birisidir. Kimse parasını sokağa atmaz. Üreticinin eli kolu bu kadar bağlanırsa piyasaya yeni hiçbir şey çıkmaz.
APTALCA GEREKÇELER
Serdar Turgut hafta içinde çok güzel yazdı. TEKEL bütün bunları özelleştirme sırasında kıymetini arttırmak için yapıyormuş. Batsın bu zihniyet! Bu zihniyet batsın ki, Türk içki sektörü batmasın. Sözümonü TEKEL değerleniyormuş. Yalan! Külliyen yalan!
Yapılmak istenen sadece ve sadece Türk rakısını yabancı büyük tekellere pazarlamak. Zaten Pernod-Ricard başta olmak üzere talipli çok. Onların istediği ise Türk rakı pazarına hakim olmak.
Diyeceksiniz ki, Türkiye'nin yıllık rakı tüketimi 65 milyon litre civarında. Doğru. Bir başka biçimde söyleyecek olursak, rakıda yıllık bir milyon litrenin üzerinde üretim yapabilecek başka rakip firmalar da olabilir. Ama kazın ayağı hiç de öyle değil. Yabancı büyük içki devleri öyle ince işlerin peşinde koşmuyor. Onlar mutlaka tekel olacak. Bunu da 'Yeni Rakı' markasını satın alarak gerçekleştirecekler. Çünkü piyasanın en kötü rakısı olmasına rağmen, en çok satan o. Bu markayı satın alan içki tekeli köşeyi dönecek. Bu arada elli yıl öncesinin o güzelim nefis butik rakıları, Anadolu'nun dört bir yanında yapılmış nadide içkiler artık birer ham hayale dönüşecek. Yani özelleştirmeyle Türk rakısı diye önümüze gelecek olan asla matah bir şey değil.
Bütün bunları akşam rüyamda görüp sabah kalkınca yazmıyorum. Eğer TEKEL rakının dışında bir içkiyi gözetseydi, kendi ürettiği ve binlerce uzmanının, ustasının yıllar boyu akıttığı alın teriyle oluşturduğu şaraplarını, likörlerini böyle bir maceraya kurban eder miydi sanırsınız? Onlar da pekala biliyor ki, bu kanun tasarısı TBMM genel kurulundan geçtikten sonra bunların hepsi ortadan silinip gidecek. Türkiye sadece rakı içilen bir ülke haline gelecek!
UYUMAYIN EFENDİLER!
İşin bir de siyasi yanı var. Yobaz takımı bu kanunla mest olacak. Ağızlarına çalınan baldan şimdiden sarhoş olmuş durumdalar. Cumhuriyet'in bu ülkeye getirdiği şarap fabrikalarının köküne kibrit suyu dökülmesini Sivas yangınını izler gibi keyifle seyredecekler. Bu arada Türkiye'nin milyonlarca tonluk üzüm üretiminin şaraba dönüşemeyip beş paralık katma değer kazanamadan heba olması zaten onların umurunda bile değil.
Ama bu arada Türkiye çok şey kaybedecek. Bizim Ankara'ya yolladığımız milletvekillerinin hiç umurunda mı?
PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIM
Bu yazıyı her an Meclis genel kuruluna inebilecek ve bir gece apansızın Fazilet'li ve DYP'li milletvekillerinin de oylarıyla kabul edilebilecek bir kanun tasarısının önünü kesebilmek için yazdım. Daha doğrusu on beş gün önce yazdıklarımı tekrarlamak ihtiyacını duydum. Çünkü bu işi tezgahlayan korkaklar kaçak güreşiyor. Ağızlarını açıp tek kelime bile etmiyor, edemiyor.
Eğer böyle bir şey olursa bu yasa tasarısının hazırlanmasında büyük katkılarda bulunan (!) TEKEL yetkililerini asla affetmeyeceğim. Yasa tasarısını gündeme getiren Kazım Yücelen'in peşini, siyasi bir mevta oluncaya kadar bırakmayacağım. Bu yasa tasarısına oy veren hükümet ortağı partilerin milletvekillerinin de öyle!
Türkiye bu kadar başı boş bir ülke değil. Bir İran veya bir Suudi Arabistan ise hiç değil.
Bu Meclis, böyle bir kanun tasarısını reddederek bunu dosta düşmana karşı mutlaka göstermeli!
Paylaş