Don Facundo Bacardi y Maso 1800'lerde Küba'da bu yabani, çoğu kez kötü damıtılmış, aşağı tabakaya ait ucuz ve kaba içkiyi daha ince bir damıtımdan geçirmiş.
Tıpkı kaliteli vodkalarda yapıldığı gibi, kömür filtrelerden süzmüş. Böylece ortaya zarif, yumuşak ve yuvarlak bir içki çıkmış. İçimi kolay bu rom, Don Facundo sayesinde sınıf atlamış.
Rom diye bir içkiyi tanıyanların sayısı Türkiye'de ne kadardır? Korsan filmi meraklıları ile içki uzmanlarını ve meraklılarını saymazsanız, herhalde pek azdır.
Son yıllarda gençlerin müşteri çoğunluğunu oluşturduğu ve eğlencede sınır tanımayanların müdavimi olduğu mekanlarda ise rom azımsanmayacak miktarlarda tüketiliyor. Ama yine de rom içenlerin rom içtiklerinin farkında olduğunu söyleyemeyeceğim. Bu konudaki bilgi ve bilinç bizde çok sınırlı. Belki içlerinde pek azı, romun şekerkamışı kökenli bir damıtık içki olduğunu söyleyebilir, o kadar.
Bu bilmezliğin başlıca nedeni, tüketilenin daha çok rom dünyasındaki adıyla ‘‘carta blanca’’ (okunuşu karta blanka) denen genç bir içki olması. Burada gençlikten kasıt, romun meşe fıçılarda birkaç yıldan az olmamak üzere eskitilmemesi. Bir de bu tür rom daha çok meyva suyu ile karıştırılarak içilmekte. Yani ortada gezinen bir tür alkollü meyva kokteyli. Hani kimi barmenin narlısını, kimisinin çileklisini yapıp meşhur ettiği son moda içkilerden biri.
ÖZGÜR KÜBA
Rom açısından dünyanın diğer yerlerinde de durum pek farklı sayılmaz. Mesela romun kullanıldığı en ünlü içki ‘‘Cuba libre’’ diye bir karışım. Biraz roma bolca Coca Cola ekleniyor ve ortaya 'Cuba libre', yani 'özgür Küba' çıkıyor. Nasıl bir özgürlük derseniz, Tarzan filmlerine atıf yapmadan geçemem. Tarzan, Jane'e saldıran maymunları kaçırarak genç kızı kurtarır. Ama filmin devamında bu kez Jane'i Tarzan'la kucak kucağa görürüz. Özgür Küba da işte öyle bir şey. Küba 1800'lü yıllarının başına kadar İspanyol sömürgesidir ve bu sırada Amerikalıların desteği ile özgür olur. Zaferi kutlamak isteyen Kübalılar, romlarının içine Coca Cola karıştırırlar. Hikayenin daha sonrası ise Tarzan filmleri gibidir!
Haksızlık etmeyeyim. Bir de ‘‘mojito’’ (İspanyolca'da mohito diye okunuyor) bir kokteyl var ki, gerçekten insanın içini ferahlatıyor. Mojito, bol miktarda taze nane, limon suyu, şeker şurubu ve rom ile hazırlanmakta. Yaz için mükemmel bir karışım. İşini bilen iyi bir barmene rastlayanlar ondan romlu birkaç başka ünlü kokteyl de isteyebilir. Mesela Mai Tai ve Daiquiri bunlardan benim favorilerim.
İşin esasına bakacak olunursa, ortaya çıkan gerçek romun özellikle bu ‘‘carta blanca’’ denilen türünün bir tür tuval gibi görülmesi. Yani üzerine yapılacak resim için nasıl temiz bir tuval gerekirse, kokteyller için de böyle temiz bir alkole ihtiyaç duyulur. Vodka bence bunu en iyi örneği. İçki edebiyatında cin de böyle bir role soyunmuş ama, ben onu böyle bir iş için aromatik bulanlardanım. Temiz alkollerde ise işin esası, alkolün damıtık olarak kalitesi. Menşe, yani alkolün şeker kamışından mı, yoksa arpadan mı geldiği doğrusu arka planda kalabiliyor.
DON FACUNDO'NUN KATKISI
Peki öyleyse rom son zamanlarda bizde niye bu kadar popülerleşmekte? Çünkü barmenlerin tercihi Bacardi markası. Bacardi'nin en önemli özelliği, farklı bir rom olması. Don Facundo Bacardi y Maso 1800'lerde Küba'da bu yabani, çoğu kez kötü damıtılmış, aşağı tabakaya ait ucuz ve kaba içkiyi daha ince bir damıtımdan geçirmiş. Tıpkı kaliteli vodkalarda yapıldığı gibi, kömür filtrelerden süzmüş. Böylece ortaya zarif, yumuşak ve yuvarlak bir içki çıkmış. İçimi kolay bu rom, Don Facundo sayesinde sınıf atlamış. Hele bir de içine kaliteli meyva suları eklenince Bacardi'nin zarif 'carta blanca'sı alkol açısından daha hafiflemiş. İçki -yani rom- baştaki o maço niteliğini de yitirmiş. Bence iyi de olmuş...
Her şeye rağmen içki meraklılarını bu romun tatmin edeceği şüpheli. Zaten içki meraklılarının kokteyl sevdikleri de bir başka şüpheli durum. Dünyanın her yerinde, bu sınıftakiler içkiyi daha çok 'sek' olarak içmekte. Rom meraklıları için de durum farklı olamaz. Onların -bu arada min gayri haddin bu satırların yazarının da- tercihine gelince, bu ancak bir 'anejo' rom olabilir. Tırnak içindeki kelimenin anlamı da yıllandırma, bir başka deyişle meşe fıçıdaki eskitme. İspanya'da Bacardi'nin dolum tesislerinde, Martini'nin de işbirliğiyle düzenlenen Uluslararası Barmenler Yarışması'nda önce 'mojito' içtim. 'Bacardi Limon'dan tattım. Ama unutamadığım, Bacardi'nin 5 yıllığı ve daha da iyisi Bacardi'nin 8 yıllığı oldu.
Yalnız bir uyarıda bulunayım: Anejo bir roma sakın kola mola karıştırmayın. Küba'nın durumu zaten karmaşık. Ama en azından böylesine güzel bir romu yapanlara saygısızlık etmeyelim...
Tekel'in anlaşılmaz bürokrasisi
Okurlar elbette romların Türkiye'de bulunup bulunmadığını merak ederler. Bacardi'nin 'Carta Blanca'si -yani beyaz etikteli olanı- piyasada mevcut. Dünyanın en çok satılan içkisine kapımızı açmışız. Anejo olanlar ise TEKEL'in ithalatı düzenleyen uzmanlarınca yasaklanmış bulunuyor. Bize bu içkiler fazla görülmüş. Meraklısı için tek yol, yurt dışından bir biçimde getirilenleri. Yasal yollardan biri, bunları gümrüksüz satış mağazalarından temin edip yolcu beraberinde getirmek. Bu vesileyle TEKEL'in bu anlaşılmaz tutumunu, bütün içki meraklıları adına, şiddetle protesto ettiğimi belirteyim. Elimden gelen de bundan ibaret. Yoksa vatandaşın yüce bürokrasimizin nezdinde bir değer ifade etmediğini elli yıllık ömrüm içinde çoktan anlamış bulunuyorum.