Paylaş
Nemin yıkmak için yola çıktığı duvar Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Medresesi’nin Yahya Kemal Müzesi’ne ait bölümü olunca büyük şairin hatırası da gamlanmış, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış.
Beyazıt’ta İstanbul Fetih Vakfı’na bağlı müzede Yahya Kemal Beyatlı’nın özel eşyasının bir kısmı ve bazı dokümanları sergileniyor. Pasaportları, kullandığı defterleri, notları, fotoğrafları, kıyafetleri, Park Otel’de uzun yıllar şiirlerini, yazılarını yazdığı masa ve sandalyesiyle hayatını sığdırdığı iki bavulu bunlardan bazıları.
Vitrinlerde sergilenen eşya ve belgeler korunsa da zeminden sızan nem ilk katın duvarlarına zarar vermiş.
Geçen hafta bir sosyal medya kullanıcısı Twitter hesabından müzeden fotoğraflar paylaştı. Sıvası dökülmüş duvarları, nemden etkilenmiş belgeleri gösteren fotoğraflar eşliğinde şunları yazdı: “Dün uzun bir aradan sonra Yahya Kemal Müzesi’ne gittim ve çok güzel hatırladığım müzenin haline inanamadım. Rutubet her yeri sarmış, içerisi küf kokuyor ve müellifin asla geri gelmeyecek hususi eşyaları toz, pislik, nem içinde kalmış. Ne diyeceğimi bilemedim.”
Yahya Kemal Beyatlı’nın doğumunun 140’ıncı yılının kutlandığı bir zamanda görüntüler üzüntü vericiydi.
Hem müzenin durumunu yerinde görmek hem de büyük ustanın huzurunda doğum gününü kutlamak için 2 Aralık’ta Beyazıt’ın yolunu tuttum.
Medrese’nin etkinlik yapılan kapalı bölümünde Yahya Kemal’in hayatının anlatıldığı belge ve görsellere yer verilen afişlerden oluşturulmuş serginin son hazırlıkları yapılıyordu. Daha önce Yunus Emre Enstitüsü tarafından da açılmış olan bu serginin orada sergilenmesi sürpriz oldu benim için. Bir diğer sürpriz ise Edebiyat Fakültesi’nden sınıf arkadaşım, Fetih Cemiyeti’nde görevli Aliye Aren’e rastlamam oldu. İlk ağızdan bilgileri aldım.
İstanbul Fetih Cemiyeti’nin bünyesinde 1961 yılında kurulan Yahya Kemal Müzesi, Türk İslam Eserleri Müzesi’ne bağlı çalışıyor. Müze yetkilileri rutin denetimlerini, nem vs. ölçümlerini zaten yapıyorlarmış. El yazısı eserlerin büyük bölümü de orijinal değil renkli fotokopilerden oluşuyor.
Duvarların nem almasının önüne bir türlü geçilememiş. Nemi önleyecek izolasyonun yapılabilmesi için kapsamlı bir restorasyona girilmesi gerekiyormuş ve bu restorasyonun izinleri Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden daha yeni alınmış.
Umarım en kısa zamanda restorasyona başlanır ve Yahya Kemal’in aziz hatırası zarar görmez.
Yahya Kemal Beyatlı
ÜSKÜP’TEN A. ÂGÂH
DOĞUMUNUN 140’ıncı yılında Yahya Kemal külliyatına yeni eserler kazandırmaya devam ediyor İstanbul Fetih Cemiyeti. Prof. Dr. Mehmet Samsakçı’nın hazırladığı ‘Son Keşifler’ şimdiye kadar hiçbir kitabında yer almayan manzum ve mensur eserlerinden oluşuyor.
Büyük şairin derlenmemiş şiir, makale, röportaj, mektup, hatıra ve rapor gibi metinlerini bir araya getiren kitap, henüz 17 yaşındayken Musavver Terakki mecmuasında yayımlanan ‘Hâtıra’ şiiriyle başlıyor. Şiirlerinde ilk zamanlar asıl adı olan Ahmed Âgâh’ın kısaltması olan A. Âgâh ve zamanla Âgâh Kemal’i kullanan Yahya Kemal bu şiirini Üsküp’ten A. Âgâh diye imzalamış.
2 Aralık 1884 yılında Üsküp’te doğan Yahya Kemal için geçen mayıs ayında Balkan Üniversitesi ve Yahya Kemal Beyatlı Enstitüsü ‘Bir Ses Yaratan Kudret’ adı altında bir sempozyum düzenlemişti. Doğum yeri Üsküp’te yapılan sempozyumda sunulan bildiriler de yakında kitap olarak çıkacak.
HEYBELİDA MARKARİS’İ NASIL YAZAR YAPTI
YUNAN polisiyesinin en önemli yazarlarından biri Heybeliada doğumlu Petros Markaris.
Ünlü sinema yönetmeni Theo Angelopuolos’un ‘Sonsuzluk ve Bir Gün’, ‘Büyük İskender’, ‘Leyleğin Geciken Adımı’ ve ‘Ulysses’in Bakışı’ gibi filmlerinin senaryolarını da yazan Markaris, başkahramanı, Atinalı huysuz komiser Kostas Haritos olan polisiye romanlarıyla büyük bir ün kazandı.
Kitapları Türkçeye de çevrilen usta yazar geçen yıl Türkiye’ye gelmiş ve Heybeliada’da doğup büyüdüğü eve düzenlenen bir törenle plaketi çakılmıştı. Petros Markaris geçen pazar yine Heybeliada’daydı. Evini ziyaret etti, ardından Halki Kültür’de Prof. Dr. Seval Şahin kendisiyle bir söyleşi gerçekleştirdi.
Petros Markaris
Evinin önünde yaptığı duygusal konuşmayı Heybeliada Kütüphane Derneği’nin Instagram hesabında dinledim.
İnsanın çocukluğunun yaratıcılığını nasıl etkilediğini gösteren bir konuşmaydı. Duygularını dile getiren Markaris şunları söyledi: “Yola bakıyorum, ilkokuldan eve nasıl döndüğümü hatırlıyorum. Denize bakıyorum, Avusturya Lisesi’nden adaya dönüşümü hatırlıyorum. Beni yazar yapan Heybeliada’dır. Ortaokulda başladığım Avusturya Lisesi’nde İstanbul’u tanıdım. O zaman Heybeliada’nın kış yalnızlığını hissetmeye başladım. Özellikle cumartesi pazar günleri benim için işkenceye dönüşmüştü. O işkenceden kurtuluşu edebiyatta buldum.”
“Benim tek vatanım var, o da İstanbul” diyen Petros Markaris’in 6 Aralık Cuma günü saat 15.00’da Minoa Pera’da, 7 Aralık Cumartesi günü 15.30’da da Robinson Crusoe’da söyleşi ve imza günü var, kaçırmayın.
Paylaş