Bremen Mızıkacıları’nın birası

Mızıkacılarıyla tanıdığımız Alman şehri, Beck's biralarının merkezi. Adını Çek Cumhuriyeti'ndeki Pilsen'den alan Pilsener tipi bu bira, Almanya'nın en çok ihraç ettiği bira. 1873'te kurulan fabrika, yirmi küsur yıl sonra ihracata yönelmiş.

Sabırsız bira severler için müjde! Bu hafta nihayet Beck's bira fabrikasının kapısından içeri girmiş bulunuyoruz.

Fabrika, Kuzey Almanya'daki Bremen kentinde. Hani çocukken 'Bremen Mızıkacıları' diye okuduğumuz masalın geçtiği yerdeyiz. Hava, Türkiye'deki sıcağa karşın inadına serin. Yine de bir bardak serin birayı özlediğimizi fark ediyoruz.

Hamburg'tan Bremen'e giderken, Efes Pilsen'in niçin Beck's biralarını tercih ettiğini düşünüyorum. Beck's biralarının bizim aradığımız türde bir Pilsen tipi lager olması bana açıklayıcı geliyor ama cevabın tümünü de oluşturmuyor. Doğru yanıtı Bremen'deki yetkililer veriyor: Beck's Almanya'nın ihracattaki bir numaralı birası imiş. 1873'te Kaiser-Brauerei Beck & Co. adıyla kurulan fabrika aradan yirmi küsur yıl geçer geçmez ihracata yönelmiş. Dünyanın dört bir yanındaki Pilsener tipi Alman birası meraklılarına ürününü sunmuş. Bu konuda öyle uç bir noktaya varılmış ki, bugün Almanya'da Beck's içmek için gerçekten uluslararası mönü sunan seçkin bir mekana gitmek gerekiyor. Yoksa çok dar bir bölge için üretilen yerel bir iki çeşit dışında Beck's birasını bu ülkede bulmak zordan da öte, neredeyse imkansız. Buna karşılık dünyanın 120 ülkesinde (zaten ülke sayısı bütün dünyada 200'ü bulur mu, sanmam) Beck's birası satılmakta, bunlardan beşinde de lisanslı üretim yapılmakta. Türkiye de, kısa bir süreden beri, bu lisanslı üretici ülkelerden biri.

Tekrar dönüp dolaşıp biranın çeşitliliğine geleceğim. Ama böyle yapıyorum diye bana kızmayın. Eğer bu mesele gerçekten canınızı sıkıyorsa, yıllardır bira satıp da içtiğimizin ne olduğunu bize söylemeyenlere kızın. Kızgınlığınızı da bir bardak soğuk Pilsener tipi lagerle söndürün. Ve lûtfen yazıyı okumaya devam edin...

Lager biraları çoğu zaman birbirine çok benzer. Neye benzer derseniz, şimdiye kadar Türkiye'de içtiğimiz biraların yüzde 99'u lager tipi diyeyim, artık gerisini siz anlayın. Benzerliğe karşılık lager biralar arasında da elbette ince nüanslar bulunur. Bira meraklıları da seçimlerini bunlara bakarak yapar. Farklı karakter özelliğine sahip alt türlere bir örnek vermek gerekirse, ağır sayılacak bir Alman yemeği yeme fırsatı elime geçerse, bunu bilinen bir lager'den çok, yine elbette mümkünse, koyu renkli, maltsı karakteri vurgulu ve sert sayılabilecek bir 'Bock' (okunuşunu yazmayacağım T.Ş.) birası ile süslemeyi tercih ederim. Geçen yıl yazdığım Oktoberfest yazısında söylemiş miydim bilmiyorum, ama Münih'teki festival sırasında içtiğim bira da Bock birasını andıran, ama bu kez daha hafif bir başka lager idi.

Pilsener'ler, yani Pilsen tipi biralar, lager tipleri içinde böyle bir alt sınıfı oluşturuyor. Kökenleri Çek. Pilsen de zaten Çek Cumhuriyeti'nde bir kent. Bu tip biralar burada 'Plzensk' (Vallahi bu kez okunuşunu gerçekten kestiremediğim için yazamıyorum T.Ş.) diye anılmaktalar. Bunlara bazen kısaca 'Pils' de denilmekte. Adı her ne olursa olsun, bu Çek kökenli bira tipi berrak, aroma açısından zengin, hafif maltsı bir karakteri hemen anlaşılan, şerbetçiotunun acılığı mutlaka hissedilen, taze ve ferahlık veren bir karakterde. Böyle olunca da, bizim gibi, birayı düşük alkollü bir serinletici olarak algılayan kitlelere adeta bir ilaç gibi gelmekte. Beck's işte bu alt türün iyi örneklerinden biri.

Ben söyleyeceğimi söyledim. Artık içtiğiniz birayı beğenip beğenmemek de sizin sorununuz.

* * *

Doğan Hızlan, geçen hafta köşesinde nezaket gösterip benim kışkırtıcı yazılar yazdığımı söylemiş. Umarım bu keyfiyet diğer okurlarım için de doğrudur. Ancak bu yaz sıcağında bira için fazla kışkırtıcı olmaya gerek olmadığını sanıyorum. Sizlerin yazıyı okuduğunuzda ne yapacağınızı bilmemekle birlikte, ben son noktayı koyup düzelti için yazıyı tekrar okurken buz gibi bir birayla kendimi serinletmeye çalışmaktayım. Ne yaparsınız, bira yazısının keyfi ancak böyle çıkıyor!

BİRA SATIN ALMANIN İNCELİKLERİ

En iyi bira en taze olandır

Hangi birayı satın almalı? Bu soru uzun ve ayrıntılı bir cevabı gerektirir. Bizdeki biralara bakarak pratik bir cevap vermeye çalışayım.

1. Önce en iyi bira en taze olanıdır. Şişe veya kutuların üzerindeki tarihe bakın. Asla yanılmazsınız.

2. Işık biranın düşmanıdır. O nedenle kahverengi şişeler yeşil olanlara, yeşil olanlar ise şeffaf olanlara göre daha dayanıklıdır. Tarih konusunda bu hususu göz önüne alınız.

3. Kutu mu, yoksa şişe mi tercih edilmeli meselesi ise biraz karmaşık. Kişisel tercihim şişe, çünkü kutularda -her zaman değilse bile içi kaplanmamışsa- metalik bir tat oluşması mümkün. O tat da biraya geçebilir.

4. Nihayet sıcaklık da biranın bir başka düşmanı. O yüzden soğukta saklanmış biraları tercih etmek gerekir.

Pilsenli meyhaneciler kötü birayı lağıma döktü

Beck's birasından söz ederken Pilsen tipi biraların atasını anmak boynumun borcu sayılır. Bu biranın adı Pilsner Urquell. Yolu Çek Cumhuriyeti'ne, ya da bira çeşitlerinin bulunabildiği medeni yerlere düşenlere sözkonusu birayı mutlaka tatmalarını öneririm.

Hikayenin başlangıç tarihi olarak 1830'lar verilir. Pilsen kentinin sakinleri, kalitesini bir türlü beğenmedikleri biralarından şikayetçidir. Bir gün sabırlar taşar ve tatsız tuzsuz bir bira yığını topluca kanalizasyona dökülür! Meyhaneciler birleşip yeni bir imalathane kurarlar ve başına da Bavyera'dan Josef Grolle adında bir yapımcıyı getirirler. Grolle, o zamanlar yeni bir teknik olan soğuk fermantasyon ve lagerleme (yani depolama) konusunda tam bir uzmandır.

Grolle 1842 yılında ilk Pilsen birasını yapar. Ancak Bavyera'dakinden farklı bir yöntem uygular. O yıllarda kendi ülkesinde -yani Almanya'nın Bavyera yöresinde- biralar fazla kavrulmuş arpa maltından yapıldıkları için kahverengidir. Oysa yeni Pilsen birası solgun bir maltla yapıldığından açık renkli olur. Yine de fıçıda lagerleme yöntemi kullanılır ve biralar fıçıdan gelen tanenle kompleks bir yapı edinirler.

Biracılıktaki bu devrim kısa zamanda büyük yankı uyandırır. İleriki yıllarda ise fıçılar yerlerini paslanmaz çelik tanklara bırakır ve Pilsen birası daha sek ve şerbetçiotu karakteri daha vurgulu bir hale gelir.

Bugün bir Pilsner Urquell içildiğinde burunda son derece aromatik, yumuşak bir maltın iyice hissedildiği, bal ve vanilya kokulu; ağızda ise uzun ve kompleks bir yapıya sahip, uzun bir bitişi olan, malt ve şerbetçiotu müthiş dengeli bir birayla karşılaşılır.
Yazarın Tüm Yazıları