Vali Bey’in çağdışı pisuvar takıntısı

TRT kurulduktan sonra, bir türlü özerkliğini koruyamayan bu kuruma fena halde takmıştı.

İktidarın borazanı haline gelen TRT’yi sürekli eleştiriyordu.

O nedenle adı “Tırt Osman”a çıkmıştı.�

Ama o buna aldırmaz TRT’yi eleştirmeyi sürdürürdü.

Bir de “Asfalt Osman” vardı.

İzmir Belediye Başkanı Osman Kibar...

Matrak adamdı. Espri makinesiydi.

Altyapıyı tamamlamadan İzmir’in yollarını asfaltlamakla ünlüydü. Onun için halk ona “Asfalt Osman” adını takmıştı.

Şimdi de Ordu Valisi Ali Kaban çıktı ortaya.

O da Ordu’daki camilerin pisuvarlarını “hijyen ve dinen” uygun değil diye kırdırdı.

Bu yüzden yeni vali de “Pisuvar Ali” adını almayı hak etti.

* * *

Gazetelerden okuduğumuza göre, Vali Bey kendisine birdenbire gelen pisuvar düşmanlığı vahyini şöyle anlatıyor:

“Bazı arkadaşlarımız ‘Ayakta bevletmek (çiş yapmak) bizim itikadımızda doğru değildir’ dediler ben de ‘O zaman kaldırın. Yani senin itikadına ters bir şeyi kendi şeyine koyuyorsun, böyle saçmalık olmaz’ dedim ve kaldırdık. Bazıları dananın altında buzağı arıyor.”  �

Vali Bey’in bu emri hemen müftülüğe bildirilmiş.

Müftü Vekili de “Ayakta su dökmek hijyen açısından prostat kanseri gibi hastalıklara yol açıyor. Din açısından da mekruh sayılıyor” diye fetva vererek bütün pisuvarları kırdırmış.

Vali bey önceki gün bir cevher daha yumurtlamış. �

Önce iyi çalışmayan memurlar için şöyle diyor: �

“Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.”

Sonra da başka illere atanan vali yardımcılarına “çağdaş uygarlık gibi saçma sapan kavramlara” bağlı kalmamalarını öneriyor.

Pisuvar kırdıran, köteği savunan, çağdaşlığı saçma sapan kavram diye tanımlayan bir valinin zaten çağdaşlıkla uzaktan yakından bir ilgisi olamaz.

Ağlatan başbakan

BAŞBAKAN grupta konuşurken bazı AKP’liler gözyaşlarını tutamamışlar.

Ağlayanların başını da Bülent Arınç çekiyor.

Arınç Başbakan Yardımcısı olduktan sonra Başbakan’ın hemen her konuşmasında gözyaşı döküyor.

Başbakan’ın sözlerinden etkilenip ağlayan AKP’lilere bir gerçeği anımsatmak istiyorum.

Partileri iktidar olduğunda PKK terörü hemen hemen sıfırdı. Örgüt eylem yapamayacak haldeydi. Bu, iki-üç yıl da sürdü.

Başta Güneydoğu olmak üzere bütün Türkiye nefes almıştı.

Anaların gözyaşları dinmişti.  �

Sonra devr-i iktidarlarında terör yeniden hortladı.