Ondan sonra da ülkede havanın gerilmesinden yakınıyor.
"Piyasalar etkileniyor, toplum rahatsız oluyor.Ülke zarar görüyor" diyor.
Doğru...
Ama yaptığı konuşmadaki ses tonuyla, kullandığı üslupla bunu doruğa çıkaran da kendisi oluyor.
Kürsüden avazı çıktığı kadar bağırarak "Kimseye bir şey sormayız" diye yeri göğü inletiyor.
Ne gerek var bu kadar öfkelenmeye?
Çankaya ile Genelkurmay kendilerine Kıbrıs konusunda atılan adımla ilgili bilgi verilmediğini söylüyorlar.
Hepsi bu.
Buna bu kadar tepki vermenin ne gereği var?
Başbakan Çankaya ve Genelkurmay Başkanı’yla konuşur ve sorun büyümeden çözülebilirdi.
Ama nedense Erdoğan bu politikayı hiçbir zaman uygulayamıyor.
* * *
Gelelim Meclis Başkanı’na...
Arınç zaten bir álem. Her şeyi eğip büküp kendi mantığına göre değerlendiriyor.
Tutuyor, Genelkurmay Başkanı’nı ziyaretinden bir gün önce, bir TV kanalında Genelkurmay’ı rahatsız edecek sert açıklamalar yapıyor.
Ne gerek var? Niçin yapıyor bunu? Anlamak olanaksız.
Ama ertesi gün de kalkıyor, hiçbir şey olmamış gibi Genelkurmay Başkanı’nı ziyarete gidiyor.
Böyle bir ortamda Arınç’ın Genelkurmay’da sempatiyle karşılanması mümkün olabilir mi?
Aynı konuşmada Arınç Çankaya’ya da dokunduruyor. Sezer’in siyasete mutlaka girmesini öneriyor, "Siyaset yapmayan bence eksik kalır.Siyaset insanı eğitir, terbiye eder diyeceğim de yanlış anlaşılır."
İyi güzel de Arınç bu nasihatleri verirken siyaset yapan bir kişi olarak pek de doğru bir örnek olmuyor.
Şu iki olay da gösteriyor ki, ülkede son günlerdeki gereksiz yere yaratılan gerginlikte Erdoğan ile Arınç’ın rolü var.
* * *
Oysa bir ülkede gerginlik çıkmaması için en büyük çabayı ve özeni hükümetin göstermesi gerekir.
Ülkeyi iyi yönetme sorumluluğu hükümete aittir.
Ama bakıyorsunuz çıkan bütün gerginliklerde Erdoğan ile Arınç baş aktör.
Kıbrıs konusunda devletin hiçbir kurumuna danışmadan, bırakın danışmayı bilgi bile vermeden yaşamsal bir adım atılıyor.
Başbakan "Ben bu adımı atarım, kimseye de sormam" derken, Dışişleri Bakanlığı "Çankaya’ya ve Genelkurmay’a bilgi verildi" diye açıklama yapıyor.
Çankaya ve Genelkurmay ise bilgi verilmediğini söylüyor.
Bu çelişkinin yaşanmasının da sorumlusu hükümettir.
Kıbrıs konusunda kendi kafalarına göre attıkları adımın bir işe yaramayacağını bırakın konunun uzmanlarını, sade vatandaşlar bile gördü.
Nitekim hiçbir işe yaramadı. Avrupa Birliği yetersiz buldu.
Kıbrıs Rumları ile Yunanistan Türkiye’nin önerisini reddetti.
Ülkeler ortak akıl kullanılırsa iyi yönetilir.
"Ben yaptım oldu" anlayışı, özellikle de dış politikada çoğunlukla fiyaskolarla sonuçlanır.