’Türkiye laiktir, laik kalacak’ maç sloganı değil

SİYASET, siyasetçilerin gözlerini kör edecek kadar büyülü bir dünyadır. Bu dünyanın en büyük iksiri de umuttur.

Bu dünyaya kapılanlar akıl almaz pembe umutlara kapılırlar.

Hiçbir zaman halkın öfkesini, tepkisini göremezler. Görseler bile görmek istemezler.

Onlar kapıldıkları pembe umutların etkisiyle bulutların üzerinde yaşarlar.

Her siyasetçi bu büyüden az veya çok etkilenir. Hiç etkilenmeyeni ise yoktur.

Bakın Tayyip Erdoğan, Bülent Ecevit’in cenaze törenindeki tepkilerden ders çıkaracağına, "Türkiye laiktir, laik kalacak" diye tutulan tempoları maç sloganı olarak yorumluyor.

Başbakan bağıranlara şu soruyu yöneltiyor:

"Bunu kime söylüyorsunuz, mücadele edenlere mi? Bunu söylemenin ne anlamı var? Bunun dışında bir şey yapan mı var da söylüyorsunuz?"

Allah için hiç yok!

Peki bakalım var mı, yok mu?

* * *

Çağdaş eğitimi, din eğitimiyle sulandıran benim. İmam hatipleri yaygınlaştırmak için her türlü yolu benim Milli Eğitim bakanım zorluyor.

Devletin en kritik yerlerine "molla" kafalıları da ben oturtuyorum.

Yeşil sermayeyi ihaleler dağıtarak ben kollayıp palazlandırıyorum.

Aylardır TRT’yi köy imamının yönetime veren de benim.

Cumhuriyetin bütün kurumlarıyla ben kavga ediyorum.

İçki satışlarını engellemek için her türlü engellemeyi ben yapıyorum. İçkili yerleri ben kapatıyorum.

Parka cami kondurmaya, kadınlar parkı yapmaya benim belediye başkanlarım kalkıyor.

Üniversitelere, kamusal alanlara türbanı sokmak için ben yanıp tutuşuyorum.

Saymaya devam edersek AKP hükümetinin laikliği ortadan kaldırmak için yaptıklarını değil bu köşeye, gazeteye sığdırmaya olanak yok.

Bunların hepsini Tayyip Bey ve partisi değil, ben yapıyorum. Tayyip Bey laikliği koruyup kolluyor!

Tanrı aşkına buna kim inanır?

* * *

Bir Meclis başkanının, bir başbakanın, bakanların bir politikacının cenazesinde yuhalanması ilk kez oluyor.

Dikkat edilirse bu tip protestolar bu iktidarın başına ilk kez de gelmiyor.

Her seferinde protesto sesleri daha da yükseliyor.

Başbakan ve arkadaşları kendilerini sarıp sarmalayan büyüden kurtulup, bulutların üzerinden aşağılara inip yere bassınlar ve halkın tepkisini ciddi şekilde değerlendirsinler.

Cumhurbaşkanı seçimine bu çerçevede kafa yorsunlar.

Kendilerinden öncekiler gibi sağın solun dolduruşuna kapılıp tarihi yanlışlar yapmasınlar.

Bu ülkeye hizmet etmek istiyorlarsa tüm toplumun üzerinde birleşeceği, içine sindirebileceği, laikliğe, cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkacak bir saygın kişiyi Çankaya’ya göndersinler.

Aksi takdirde cumhurbaşkanı seçecekleri kişi o koltukta rahat oturamaz.

Çünkü o koltuk Atatürk’ün, İnönü’nün koltuğudur.

AKP’liler bunu unutmasınlar.
Yazarın Tüm Yazıları