DİPLOMATLARIN yaşamları çok renklidir. Bulundukları görevlerde başlarından ilginç olaylar geçer.
Emekli Büyükelçi İldeniz Divanlıoğlu’nun anılarında da birçok ilginç olay var.
1960 ihtilalini yapan Milli Birlik Komitesi üyeleri arasında anlaşmazlık çıkar. Komitedeki 14 üye tasfiye edilerek yabancı ülkelerdeki büyükelçiliklerimize "müsteşar" olarak atanırlar.
Bunlardan ihtilalin güçlü albayı Alparslan Türkeş de Hindistan’a gönderilir.
O sırada Yeni Delhi’de Necdet Kent büyükelçi, Divanlıoğlu ise başkátip’tir.
"1962 yılında bir sabah odamda çalışırken Büyükelçi’nin ’İmdat yetişin’ diye canhıraş bağrışını duydum.Hemen koştum, odaya girince Türkeş’in Kent’in suratını duvara dayadığını, bir elini de havaya kaldırdığını gördüm.Yanılmıyorsam yumruk vurmaya hazırlanıyordu.
’Aman yapmayın’ diye bağırdım. Türkeş ellerini indirdi, çok hiddetliydi. Burnundan soluyarak odadan çıktı.
Necdet Bey’in beti benzi kül gibi olmuştu, zor nefes alıyordu."
* * *
Büyükelçi Necdet Kent’e su içirilir ve evine gönderilir.
Olay hakkında hem büyükelçi hem de Türkeş hiç konuşmaz.
Bir hafta sonra Divanlıoğlu, Türkeş’e "Necdet Bey’le sizi barıştırabilir miyim?" diye sorar.
Türkeş, "Sen boyundan büyük işlere karışma" der.
Divanlıoğlu olayın nedenini ancak yıllar sonra öğrenir.
Bir gazete, Türkeş’in ifadesine dayanarak İsmet Paşa’nın kendisine çok eziyet ettiğini, işkence yaptırdığını, tırnaklarını söktürdüğünü yazmış.
Dışişleri, Büyükelçi’den bunun Türkeş’e sorulmasını istemiş.
Ancak Türkeş bu konuda konuşmayacağını söylemiş. Dışişleri ise ısrar etmiş.
Büyükelçi, Türkeş’e tekrar sormuş, bu yüzden aralarında tartışma çıkmış ve olay kavgaya varacak kadar büyümüş.
* * *
Divanlıoğlu, New York’ta görevli. Yıl 1965...
Birleşmiş Milletler Protokol Şefi Sinan Korle, bir gün bağımsızlığını yeni kazanan Kara Afrika ülkelerinden birinin dışişleri bakanını karşılamak için Kennedy Havaalanı’na gider.
Bakanı arabasına alır. Bakan, Korle’ye hiç yabancı gelmez ama nereden tanıdığını çıkaramaz. Dayanamaz sorar.
Bakan, "Bay Korle, New York’ta sık sık kiraladığınız otomobilin şoförünü hatırlıyor musunuz?İşte ben o şoförüm.Ülkem bağımsızlığa kavuşunca dışişleri bakanlığı için birisini aradıklarını duydum. Hemen başvurdum ve bakan oldum.Bunda sizi otomobilimle götürüp getirirken bana Birleşmiş Milletler konuları ve dünya sorunlarıyla ilgili verdiğiniz bilgilerin çok yararı oldu" der.
* * *
1966 yılında Hasan Esat Işık, Dışişleri Bakanı olarak BM Genel Kurul toplantılarına katılmak için New York’a gelir. Orhan Eralp büyükelçidir.
Bakan, İldeniz Divanlıoğlu’nun odasına girer. Işık, Divanlıoğlu’nun üzerindeki çizgili beyaz ceketi görünce, "İldeniz Bey, herhalde buradan çıkıp golfe gideceksiniz.Ama bu kıyafetle misyona gelinir mi?Bir daha görmeyeyim" der. Arkasını döner ve karşısında duran büyükelçinin de benzer ceket giymiş olduğunu fark eder.
Bunun üzerine kafasını sallayarak, "Ha anladım!Demek ki bu ceket misyonumuzun üniformasıymış" der.