ÖNCEKİ akşam Taksim Toplantısı’nda Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Demirel’i dinledik. Salonu dolduranlar tam 3.5 saat sandalyelerine çakılmış halde siyaset ustasının verdiği dersi soluk almadan izlediler.
Demirel önce dünyanın durumu hakkında genel bir değerlendirme yaptı. Sonra Türkiye ile ilgili görüşlerini açıkladı, yapılması gerekenleri ve önerilerini sıraladı.
Yıllardan beri gazeteci olarak izlediğim Demirel’i ilk kez bu kadar endişeli gördüm.
Siyaset bilgesi şu 4 konuda endişeliydi:
Avrupa Birliği ile ilişkiler, cumhurbaşkanlığı seçimi, siyasetteki bölünmüşlük, Türkiye’nin bilgi çağını kaçırma olasılığı...
Yerimiz el verdiği ölçüde bu konuları ele alalım.
* * *
Demirel anlatıyor:
"Türkiye her zaman Avrupa’nın içinde oldu.Osmanlı Avrupa’nın dışında kaldığı için dağıldı.Türkiye Avrupa Birliği’nden kesinlikle vazgeçmemelidir.
Avurpa Birliği ile ilişkiler 45 yıldan beri hiç bu kadar kötü duruma girmedi.Bu üzücüdür.Türk halkının AB’ye destek hiçbir dönemde yüzde 70’in altına düşmedi.Bu durum endişe vericidir."
Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili endişeleri ise şöyle:
"Halkın yüzde 26’sını temsil eden bir iktidar cumhurbaşkanı seçerse bu sürekli rahatsızlık yaratır. Atatürk ve İnönü tartışılmaz. Bayar’ınki de öyle. Gürsel ihtilalin cumhurbaşkanıydı. Sunay’ı biz seçtik.Şartlar öyle gerektiriyordu. Korutürk’ün seçimi dengeler nedeniyleydi.Yedinci cumhurbaşkanı kendi geldi oturdu. Özal’ın seçilmesi de rahatsızlık yarattı.Sonra ben geldim.Bana kimsenin itirazı olmadı. Ahmet Necdet Sezer’i Meclis seçti.Yapılacak seçimde temsil yeterli değil.Sadece AKP’nin seçmesi rahatsızlıklara yol açar."
Demirel’i belki de en fazla endişelendiren konu siyasetteki bölünmüşlük.
"Her taraf parçalandı" diyor ve ekliyor: "Ben vatandaşın ’Seçim bir çare olacak mı?’ endişesinden daima korkarım.Bu dönemde medyaya, sivil toplum örgütlerine ve üniversitelere büyük görevler düşüyor.Kurumlar arasındaki çatışmalar içte ve dışta ülkeye büyük zararlar verir.
Sakın kimse ’Canım bozulduğu kadar bozulsun, asker gelir düzeltir’ demesin.Sandığa gitsin, ülkeyi yönetecek ehil insanları göreve getirsin.Çare budur."
Dünyanın yaşadığı bilgi çağının önemine değinen Demirel’in değerlendirmeleri de şöyle:
"Türkiye 10 yıl içinde bu yeni çağın gereklerini yerine getiremezse treni kaçırır.Bu 10 yıl içinde Türkiye teknolojiyi üretmek zorundadır.Teknoloji ithal ederek bu çağı yakalayamazsınız."
İrtica konusuna da değinen Demirel, kimsenin irticadan korkmamasını özellikle vurguladı ama şu uyarıda bulundu:
"Korkmayın diyorum ama uyuyup da kalın demiyorum."
Siyaset bilgesinin son uyarısı "Türkiye, ekonomisini, politikasını ve yargı sistemini düzeltmek zorundadır" oldu ve konuşmasını şu kısa fıkrayla bitirdi:
"Amerikalılar Kruşçev’e ’Rusya’nın ekonomisi nasıl? Bize tek sözcükle anlatabilir misiniz?’ diye sormuşlar. ’İyi’ demiş.Amerikalılar şaşırmışlar çünkü Rus ekonomisinin çok kötü olduğunu biliyorlar.Yeniden sormuşlar ve iki sözcükle yanıtlamasını istemişler. Kruşçev şöyle yanıtlamış: