BUNDAN dört yıl önce Beşiktaş’ın Ümraniye’deki Nevzat Demir Tesisleri’nin açılışında halkın, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e yaptığı sevgi gösterileri beni çok etkilemişti.
Cumhurbaşkanı Sezer, tören alanına girer girmez halk büyük bir coşkuyla "Türkiye seninle gurur duyuyor" diye bağırmaya başlamıştı.
Cumhurbaşkanı Sezer’in yaptığı kısa konuşma, atılan slogan nedeniyle sık sık kesilmişti.
Oysa Cumhurbaşkanı, siyasetten gelen bir insan değildi. Arkasında siyasi bir partinin desteği de yoktu.
Gösterilen sevginin kaynağı, halkın yüreğindeki duyguları kapsıyordu.
Bu olayı, kimin cumhurbaşkanı olacağı konusundaki tartışmalar nedeniyle anımsadım.
Halkın sadece yüzde 25’ini temsil eden AKP’nin seçeceği cumhurbaşkanının Çankaya’ya çıkması durumunda neler yaşanacağını düşünüyorum.
Örneğin, Recep Tayyip Erdoğan seçilirse Çankaya’da nelerle karşılaşacak?
Halk Erdoğan’ı da Sezer gibi benimseyebilecek mi?
Sezer’e, "Türkiye seninle gurur duyuyor" diye bağıranlar, Erdoğan’a hangi sloganları atacak?
Erdoğan’ın canını sıkacak "Türkiye laiktir, laik kalacak" sloganlarını atanları susturmak mümkün olacak mı?
Tayyip Bey’in katıldığı törenlerde yaşanacak gerilimler, rejimi nasıl etkileyecek?
* * *
Bunun da ötesinde, bireysel ve kurumsal tepkiler nasıl bastırılacak?
Cumhurbaşkanlığı makamının uğrayacağı yıpranma ne olacak?
Erdoğan bıktırıcı tepkilere direnebilecek mi?
Buna sinirleri dayanabilecek mi?
Yüzde 25 destekle Çankaya’ya çıkanların incitici tepkilerle, hatta hakaretlerle karşı karşıya gelmeleri kaçınılmazdır.
Eğer bir cumhurbaşkanı, halkın yüzde 75’inin içine sindiremediği, o makama layık görmediği bir kişiyse orada oturması manevi bir işkenceye dönüşür.
Tayyip Bey seçim yaklaştıkça istediği kadar laiklikten yana olduğunu vurgulamaya dönük nutuklar atsın.
AKP’liler kendilerini kandırmasınlar, Tayyip Bey Çankaya’da daha kötü tepkilerle karşılaşabilir.
* * *
Laikliği katleden bir Milli Eğitim Şûrası toplayan ve kararlar aldıran hükümetin Başbakan’ının, Çankaya’ya çıktığında halktan saygı ve sevgi görmesi nasıl beklenebilir?
Türk eğitiminin sorunlarını sadece imam hatiplilerin devlete egemen olmasına indirgeyen bir dünya görüşünün temsilcisinin Çankaya’da halk tarafından benimseneceğini düşünmek aymazlık olur.
Bilgi çağına giren bir dünyada Hüseyin Çelik gibi bir Milli Eğitim Bakanı’nı bu göreve getirmek, Tayyip Bey için büyük bir hatadır.
Türkiye içinse büyük bir talihsizliktir.
AKP kadrosunun kafalarındaki laikliğin ne olduğunu bu şûra bir kez daha ortaya çıkardı.
Batılılar harıl harıl bilgi çağına uygun nesiller yetiştirmek için kafa yorarken, AKP çağdaş eğitimi din eğitimiyle kuşatmanın yollarını arıyor.
Türk seçmeni, AKP’nin gerçek niyetlerini ortaya çıkaran Milli Eğitim Şûrası’nı iyi değerlendirip sandığa gitmelidir.