İliklerimize kadar öfke doluyuz... Niçin?

FENERBAHÇE-Galatasaray maçı yaklaştıkça inanın kalp çarpıntılarım hızlanıyor.

Ya taraftarlar arasında bir çatışma çıkarsa, ya polis düzeni koruyamazsa, ya hepimizin tüylerini diken diken eden sahneler tekrarlanırsa...

Ödüm kopuyor... Nasıl kopmasın?

Avrupa Birliği ile üyelik görüşmelerine başlayacak olan bir ülkenin insanları, birbirlerinin yaşamına kastedecek kadar öfke içindeler...

Diyarbakır’daki olayları televizyonda izledikçe duyduğum endişe ve korku, beni ciddi şekilde boğdu diyebilirim.

Ortada ne var?

Ne oluyor da gepgenç delikanlılar, koca koca taşları kendi insanlarının kafasına ölümüne bir hırsla fırlatabiliyorlar.

Bu ne ilkel öfkedir, bu ne ilkel kindir?

Diyarbakır’daki gazeteci arkadaşlarımla konuştum. Hepsi büyük bir üzüntü içindeydiler.

Onlar olayı yaşadıkları için televizyondaki ayrıntıları görememişler. Bu yüzden de daha soğukkanlı değerlendirme yapıyorlar.

Olayları yaratan küçük grubun saldırganlığını Diyarbakırlıların da şiddetle kınadığını söylüyorlar.

* * *

Eğitim, eğitim, yine eğitim...

Uygar, çağdaş, tahammüllü insanlar yetiştirmede büyük, çok büyük bir zaaf içindeyiz.

O taşları, o sandalyeleri atanlardan çok onları eğitemeyenler suçlu aslında.

Kurtuluş Savaşı’nın en zorlu günlerinde, binbir zorlukla toplanan 60 bin kişilik ordunun yarısı birkaç gün içinde silahlarıyla birlikte kaçınca Atatürk dışında herkes bunu vatan hainliği olarak yorumlamıştı.

Atatürk, ‘Bu insanları eğitmemişiz, onlara vatanı koruma bilinci vermemişiz, şimdi onları suçlayamayız’ demişti.

Bugün yaşadığımız, bana göre felaket noktasına gelen olaylar da eğitimsizliğin sonucu.

Siz, ‘hakem haksızlık yaptı’ diye dünyayı ayağa kaldırıp insanları sokaklara dökerseniz tribünlere nasıl hákim olabilirsiniz?

İstedikleri kadar haklı olsunlar, Trabzonspor yöneticilerinin tutumları yanlıştır.

Toplum olarak maç bittiği anda sonucunu olgunlukla kabullenmeyi öğrenemediğimiz sürece statlardaki anarşi sona ermez.

* * *

Spor yorumcusu arkadaşlarımızı da hatalı buluyorum. Konuşma üslupları tahrik edici.

Onları anlıyorum, hepsi daha çok izlenmek istiyorlar.

Ama olayların bugünkü noktaya gelmesinde onların da büyük rolü var.

Kulüp yöneticileri ve spor yorumcuları, maçlardan sonra daha sorumlu hareket ederlerse statlardaki tansiyonun düşmesini büyük ölçüde sağlayabilirler.

Oysa onlar öfkeli demeç ve yorumlarla ateşin üzerine benzin döküyorlar.

Beni endişelendiren sadece statlardaki anarşi de değil.

Toplumun hemen her kesiminde son bir yıldır görülen öfke ve isyan nöbetlerinin sıklaşması ve kontrol edilebilir durumdan çıkmaya başlaması...

Ve daha vahimi de hükümetin bu durumu algılayamaması.
Yazarın Tüm Yazıları