ÜRDÜN Kralı Abdullah'ın eşi Kraliçe Rania ile Emine Erdoğan'ın yan yana fotoğraflarını görünce içimi derin bir hüzün kapladı.
Fotoğrafa bakarken bir an kendi kendime, ‘‘Bu hanımefendilerden hangisi laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın eşi, hangisi bir Arap ülkesi olan Ürdün'ün kraliçesi’’ diye sormadan edemedim.
Kraliçe Rania, fotoğrafta tam Batılı bir kadın gibi çok şık ve modern giysiler içinde gülümsüyordu.
Emine Hanımefendi ise Arap geleneklerine uygun bir tesettür içindeydi. O da gülümsüyordu. (Nezaketsizlik yapmamak için kıyafetini değerlendirmiyorum.)
Sanırım bir yabancıya bu fotoğrafı gösterseniz ve ‘‘Kim kimdir?’’ diye sorsanız, doğru yanıtı mümkün değil veremez.
Bilmiyorum, bu fotoğraf karşısında AKP'liler ne düşünüyor?
Emine Hanım ile Kraliçe Rania'nın yan yana görüntülerinin ortaya koyduğu çelişkiyi nasıl değerlendiriyorlar?
Aslında çelişki o kadar çarpıcı ki, Mehmet Barlas bile bunu yadırgamış. Şöyle yazıyor:
‘‘Başbakanımızın eşi, sanki örtünmeyi giderek abartmış gibi bir görüntü veriyor.’’
Emine Hanım'ın tam Arap geleneklerine uygun tesettürü, meslektaşımızı bile rahatsız etmiş.
* * *
Erdoğanlar'dan açılmışken yine onlarla devam edelim.
Tayyip Bey, İstanbul Valiliği'ndeki hayırseverler tarafından yaptırılacak okulların protokol töreninde içimi daraltan şu konuşmayı yapıyor:
‘‘Atatürk'ün bize gösterdiği muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkabilecek bilgi ile mücehhez güçlü bir nesil yetiştirmemiz gerekiyor. Bu nesil içine kapalı bir nesil olamaz. Dünya ile rahatça anlaşabilecek, rahat entegre olabilecek, dünya ile yarışabilecek ve rekabet edebilecek bir nesil olmalı.’’
Bu sözlerde iç daraltacak ne var diyebilirsiniz.
Doğru, ama Başbakan'ın söyledikleriyle yaptıklarını yan yana koyarsanız içiniz daralmakla kalmaz, yüreğiniz patlar.
Çünkü Başbakanımız hem Atatürk'ün yolunda olduğunu söylüyor, hem de bu çağdaş kafalı nesilleri yetiştirmek için imam hatip liselerini canlandırmak istiyor.
Bununla da kalmıyor, imam hatip liselerinden yani dini eğitim veren liselerden mezun olanların bütün fakültelere girmesinin önünü açmak için çabalıyor.
* * *
Devam edelim.
Sanayi Bakanı Ali Coşkun'un sergilediği anlayış da ayrı bir içler acısı durum oluşturuyor.
Aynı kafa Atatürk Havalimanı'ndaki bikini reklamını da müstehcen bulup kaldırtmıştı.
Bu çelişkiler ve bu geriye yönelişler, tam üyelik görüşmeleri başlarsa Avrupa ile aramızda inanın çok büyük fırtınalar koparacak.
Kadını baştan aşağı örtmek, onu eve kapatmak anlayışının bütün dünyada yayınlanan bu tip reklamlara tahammül gösterememesini yadırgamamak gerekir.
Son olarak Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'in Gaziantep'te kendisini eleştiren yerel bir gazeteyi kürsüde yırtmasını kınamak istiyorum.