AKP iktidarının önde gelen isimleri "Muasır medeniyetler seviyesine çıkmaktan" dem vururlar sık sık.
Bunun Atatürk’ün gösterdiği hedef olduğunu, Türkiye’yi bu hedefe götürmek için gece gündüz çalıştıklarını söylerler.
Ulusal ve dini bayramlarda ülkemizi bu hedeflere nasıl yaklaştırdıklarını ballandıra ballandıra anlatırlar.
İrtica konusunda (Başbakan ve arkadaşları irtica yerine aşırılık sözcüğünü kullanıyorlar) çok duyarlı olduklarını iddia ederler.
Örneğin cüppelilerle sarıklıların İslamiyet’e en büyük zararı verenler olduğunu vurgulayıp onları eleştirirler.
Ama irticaya karşı sessiz kalırlar, yasaları uygulamak için en ufak bir girişimde bulunmazlar.
Tarikatlarla içli dışlı olduklarını sır gibi saklarlar.
Kadınların, genç kızların örtünmesini teşvik ederler.
15 bine yakın cami yaptırma derneği ile Kuran kursu derneğinin çalışmasına seslerini çıkarmazlar.
Çağdaş eğitimi dini eğitimle dengelemek için her yolu denerler.
Ders kitaplarının hurafelerle doldurulmasına göz yumarlar.
İlk fırsatta türbanın üniversitelerde ve kamu kurumlarında serbest bırakılması gerçek hedefleridir.
* * *
Bir insanın eşinin başının açık veya kapalı olmasının kendilerini ilgilendirmediğini söylerler.
Ama devletin en kritik mevkilerine hep eşi türbanlıları getirirler.
Çağdaş devletten söz ederler ama devlet kadrolarını imamlarla doldururlar.
Örneğin halen TRT gibi bir kurumu aylardan beri vekaleten bir imama yönettirirler.
Haksız kadrolaşma uygulamalarına karşı açılan binlerce davaya aldırmazlar.
Avrupa’ya gittiklerinde ısrarlı sorularla karşılaşınca İslam’da çok kadınla evliliğe izin verildiğini ama artık Türkiye’de bunun uygulanmadığını söylerler.
Oysa AKP grubunda iki eşli, hatta üç eşli bakan ve milletvekillerinin olduğunu unuturlar.
Bu çağdışılığa karşı çıkmazlar ve gerçekleri saklarlar.
Kocaları tarafından dışlanan eşlere sahip çıkmazlar.
Bu dramın AKP içinde giderek arttığının üstünü örterler.
Türkiye’nin 77 bin camisine karşı sadece 67 bin okulu olması onları rahatsız etmez.
Fransa ve Almanya’daki toplam kilise sayısının Türkiye’deki cami sayısının üçte biri kadar olduğunu bilmezlikten gelirler.
* * *
Bu örnekleri gazete köşelerine sığmayacak kadar uzatmak olası. Ama buna gerek yok.
Bunları Türkiye’nin AKP iktidarı tarafından nereye doğru götürülmek istendiğini anlatmak için yazdım.
AKP iktidarının söylemleri ile uygulamalarının derin bir çelişki oluşturduğu yadsınamaz şekilde ortada.
Atatürk’ün koyduğu hedefler onların gerçek hedefleri değildir.
Ne yaparlarsa yapsınlar, söylemleri ne olursa olsun gerçek niyetlerini gizleyemezler.
Boşuna bu ülkenin insanlarını kandırmaya uğraşmasınlar. Bunu başaramazlar.
Tutucular çağdaş olamaz, ülkeyi "muasır medeniyetler" hedefine götüremezler.