Burası Türkiye...

TÜRKİYE’de gazeteci olmak gerçekten büyük bir şans.


Konu ibadullah... Örneğin, erken seçim tartışması.

Erken seçim istemek neden Anayasa’ya ve demokratik parlamenter sisteme saygısızlık olsun?

Partisi için kazançlı olacaksa bir parti lideri de erken seçim ister.

Erdoğan inansa ki partisi daha büyük bir güçle iktidara gelecek, erken seçim diye tutturmaz mı?

"Koşullar erken seçim yapılmasını gerektiriyor" diyenlere neden kızıyor?

Sık sık kullandığı şu cümlelere ne gerek var:

"Aç tavuk kendini buğday ambarında sanırmış...", "Hayatında iki koyun gütmemiş olanlar..."

* * *

Memurlar ücretlerinin artırılması için direniş yapıyor.

Çünkü aldıkları paralarla geçinemiyorlar...

28 ülkede yapılan araştırmanın sonuçlarına bakarsanız, Türkiye’de yalnız memurlar değil tüm çalışanların yarıdan fazlası mutlu değil.

Mutluluk sıralamasında sondan üçüncüyüz.

Bizden sonra iki ülke var: Biri Rusya, öteki Macaristan.

* * *

Buna karşın yılbaşı rezervasyonlarında Boğaz’daki lüks otellerin özel dairelerinde kuyruk olduğunu yazıyor gazeteler.

Bu dairelerin geceliği 5 bin Euro’dan fazlaymış.

Batı medyasında çıkan haberlerde ise kişi başına 5 bin dolar milli gelire sahip Türkiye’de 2 milyon dolara daire satılması şaşkınlık yaratıyormuş.

* * *

Bir işadamı, karısına armağan olarak 700 bin YTL’ye Bentley marka otomobil, 24 bin YTL’ye Balenciaga çanta almış...

Bunun haber olmasına kızmış, "Ben almazsam kim alacak?" diye soruyor.

Doğru... Yasal yoldan kazanılan, vergisi ödenen paranın hesabını kimse soramaz.

Ama gelir dağılımı adaletsizliğinin derin olduğu, insanların işsizlikten kırıldığı ülkelerde bu haberler, kamuoyunun vicdanını rahatsız ediyor.

Bence işadamı bunu anlayışla karşılamalı.

* * *

TBMM’den bir ilginç haber...

Yolsuzluklara damardan gireceğini söyleyen AKP, iktidara gelince yolsuzluklara kalkan oldu.

Özellikle Almanya’daki insanların milyarlarca dolarını "Deve" eden YİMPAŞ ve benzeri yeşil sermaye şirketleri için CHP’nin verdiği araştırma önergesini AKP milletvekilleri damardan reddetti.

* * *

Çarşamba günü bir işim gereği Kadıköy tarafına geçtim. Dönüşüm akşam üstüne kaldı ve ben yollarda kábus yaşadım.

Erenköy’de yalvar yakar bir taksi buldum. Adam karşıya götürmek istemedi.

Büyük ricalarla razı ettim şoförü.

Birinci köprüye yöneldik. Kilit.

Oradan ikinci köprüye gittik. Orası da kilit.

Saat 18.00’de bindiğim taksiden 20.30’da indim.

Kaç para verdiğimi hiç sormayın.

Size iki tavsiyem var: Bir, İstanbul’da gideceğiniz yere saat 18.00’den önce varmaya bakın. İki, uzun mesafeye sakın taksiyle gitmeyin.
Yazarın Tüm Yazıları