Paylaş
Dört kişiler... Unvanları fiyakalı: Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Denetim Komisyonu Türkiye Raportörleri...
Görevleri, Türkiye'deki insan hakları ve düşünce özgürlüğü hakkında rapor hazırlamak.
Bu baylar, yani Andreas Barsony, Walter Schwimmer, Egbert Ansems, Horst Schade, Güneydoğu'da ve emniyet birimlerinde incelemelerde bulundular.
Bu çok önemli incelemelerini tamamlayıp malum bilgilerle donandıktan sonra Recep Tayyip Erdoğan'ı ziyaret ettiler.
Diyarbakır DGM tarafından 10 ay hapis cezasına çarptırılan Recep Tayyip Bey'i uzun uzun teselli ettiler.
Ona verilen hapis cezasını raporlarına ‘‘Düşünce suçuna örnek vaka’’ olarak alacaklarını açıkladılar.
Bununla da yetinmediler Recep Tayyip Bey'e, mahkûmiyetini Yargıtay'ın onaylaması durumunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurması için akıl verdiler.
Bu arada türbanlı öğrencilerle de görüştüler ve sorunlarını içeren raporu aldılar.
* * *
Bu bayların gerek davranışlarından, gerek ziyaret ettikleri kişilerin seçiminden ve gerekse basına yaptıkları açıklamalardan Türkiye hakkında hiçbir şey bilmedikleri anlaşılıyor.
Türkiye'ye her zamanki gibi peşin yargı ile geldikleri de...
Örneğin, acaba bu baylar Tayyip Bey'in ‘‘Demokrasi bizim için amaç değil araçtır’’ dediğini duydular mı?
Ya da ‘‘Demokrasi tramvayından gideceğimiz durağa geldimiz zaman ineriz’’ yollu sözlerini...
Mahkûmiyetine çok üzüldükleri bu zatın belediye olanaklarını sonuna kadar kendi yandaşlarının kullanımına açtığını incelediler mi?
Ya tarikatlarla ilişkilerini...
Oy toplamak için belediye kasasından para dağıttığını...
İstanbul'un tarihi mekânlarını Çelik Gülersoy'un elinden alıp binbir emekle yaratılan bu yerleri perişan hale getirdiğini, buralarda alkollü içecekleri yasakladığını biliyorlar mı?
Bu zatın sanatla uzaktan yakından bir ilgisi olmadığından, belediyeye ait kültür merkezlerinde sadece şerbet ikram edilmesine izin verdiğinden haberleri var mı?
* * *
Bu baylar acaba Recep Bey'in liderliğine oynadığı Fazilet Partisi'nin mantalitesini hiç merak ettiler mi?
Örneğin, bu partinin laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti'ni bir İslam cumhuriyetine dönüştürmeyi amaçladığını biliyorlar mı?
Bu partinin bazı belediye başkanlarının, içki servisi yapıyor diye lokantalara kalın perde astırdıklarını duydular mı?
Boğaz'daki gezinti teknelerini yine isteyene içki servisi yapıyor diye engellemeye çalıştıklarından haberleri oldu mu?
Sorunlarını dinledikleri o türbanlı genç kızların birer militan olduğunu ve Fazilet Partisi'nin emriyle üniversitelerde siyasi eylem yaptıklarını onlara anlatan oldu mu?
Aynı militan öğrencilerin tıp fakültelerinde günah diye erkek çocuk hastalara ellerini bile sürmediklerini bu bayların akılları alır mı?
Fazilet Partisi'nin, çağdaş eğitimin gereği olan 8 yıllık zorunlu eğitime karşı çıktığından ve iktidara gelince bunu kaldıracağından haberleri var mı?
Ya da bu partinin tüm eğitim sistemini dini esasa taşımak istediğini, iktidara gelince bu uygulamayı başlatacağını biliyorlar mı?
Türkiye için rapor hazırlamaya gelen bu baylar, pek azını anlatmaya çalıştığımız bu gerçekleri araştırma zahmetine girdiler mi?
Bu baylara son olarak iki soru daha sormak istiyoruz:
Kendi ülkelerinde, silahlı ordular kurup dağlara çıkan ve 15 yılda 30 bin kişiyi öldüren bölücü kanlı bir terör örgütü var mı?
Kendi ülkelerinde, toplumu ortaçağın karanlık yıllarına sürüklemek için demokrasinin altını oymaya çabalayan bir parti var mı?
Paylaş