SALI günü Atina Belediyesi’nin kabul salonunda mütevazı ama sıcacık ve anlamı çok büyük bir tören vardı.
Eski Başbakan Miçotakis’in kızı Atina Belediye Başkanı Dora Bakoyannis işadamı Şarık Tara’ya Atina kentinin madalyasını verdi.
Bu madalyanın veriliş gerekçesini Atina Belediye Başkanı Dora Bakoyannis şöyle açıkladı:
‘Şarık Tara yalnız Yunan halkına değil, bütün Balkan ülkelerinin insanlarına yakındır.Sayısız ödül ve fahri doktora unvanlarına sahiptir.Bütün gücüyle Türk-Yunan dostluğu için çalışmıştır.Yeni binyılın başladığı bu dönemde Türk ve Yunanlıların dost olması gerektiğine inanmaktadır.Bu madalyayı kendisine sunmaktan büyük onur duyuyorum.’
Duysallığın yoğun şekilde yaşandığı törende boynunda Atina kentinin madalyası ile kürsüye gelen Şarık Tara bu duygusallığı daha da artıran bir konuşma yaptı.
Hazırladığı konuşmayı bir kenara itti ve içinden geldiği gibi konuştu.
Bence böyle davranmakla mükemmel bir iş yaptı.
Çok heyecanlı olduğunu söyleyerek başladı söze:
‘Ben 20.asrın aşağı yukarı 70 senesini yaşadım.Birinci Dünya Savaşı dışındaki bütün savaşlara tanık oldum.Bu savaşlarda 160 milyon insan öldü.
Bütün yaşamımda bunun ne kadar anlamsız olduğunu gördüm ve bunu uzun uzun düşündüm.Onun için dostluğa sonuna kadar inandım...’
* * *
Şarık Tara sözlerini şöyle sürdürdü:
‘.... Ben Balkanlıyım (Üsküp doğumlu). Türkiye’ye 12 yaşında Bulgar pasaportuyla geldim.Hemen bütün Balkan ülkelerinde iş yaptım, bu işlerim devam ediyor.Güzel, vefalı dostluklar kurdum.Ama Türk-Yunan dostluğu benim için başka bir tutkudur.’
Sonra bir anısını anlattı:
‘Bir seminer için Atina’ya gelmiştim.Benden önce konuşanların hepsi Türkiye’yi çok eleştirdiler.Ben bu kadar eleştiriden sonra konuşmak istemedim.Ama çok ısrar ettiler.Kürsüye geldim ve ‘Sizlere dostlarım demeyeceğim’ dedim.
Salon bir anda sessizliğe büründü.Aradan üç beş saniye geçtikten sonra mikrofona yanaşıp ‘Sizlere sevgili kız kardeşlerim, sevgili erkek kardeşlerim demek istiyorum’ dedim.
Birden bir patlama oldu.Salonda bulunan 800 kişi ayağa fırlamış beni alkışlıyordu.Kendimi ünlü orkestra şefi Karayan gibi hissettim.’
* * *
Şarık Tara konuşmasını şu önemli mesajla tamamladı:
‘Eğer Balkanlar’da barış istiyorsak bunu ancak Türk-Yunan dostluğu ile gerçekleştirebiliz.
O nedenle bu madalyayı şerefle taşıyacağım.
Yunan madalyasını büyük kızıma, Japonların verdiği madalyayı da küçük kızıma bırakacağım.’
Kürsüden inen Şarık Tara dostu Miçotakis’in kızı Dora Bakoyannis’e sarılıp öptü.
Salonda bulunan Türk konuklar ile Yunanlılar da dostluk ve barış için birbirlerine sarıldılar.
Bu dostluk şöleni akşam Fazıl Say’ın verdiği konser ve daha sonra da sıcak konuşmaların yapıldığı yemekle sürdü.
Dostluk ve barış için kadehler ‘Yassu-Şerefe’ denilerek kaldırıldı.
Yaşamının büyük bölümünü Türk-Yunan dostluğuna adayan Şarık Tara’nın, iki ülkenin bügünkü sıcak noktaya gelmesinde büyük emeği ve alın teri var.