Arda üzerine bazı düşünceler...

GALATASARAYLI genç Arda’yı her seyredişimde bir sakatlığa uğramaması için dua ediyordum.

Çünkü Arda Türk futbolunun yetiştirdiği ender yeteneklerden biri.

Hızlı, çabuk, kıvrak ve inanılmaz bir tekniğe sahip.

Attığı çalımlarla rakip takımın savunmasını darmadağın edebiliyor.

Bu niteliklere sahip futbolcular yalnız Türkiye’de değil dünyada da çok az yetişiyor.

Benim onu seyrederken duyduğum korku, bu genç futbolcunun, bu kadar yeteneğinin yükü altında kalabileceği endişesinden kaynaklanıyordu.

Bir de bizim toplum olarak insanları şımartma, şaşırtma becerimizden...

Arda’nın kendisini kaybedecek kadar bulutların üstünde uçmaya başlamasından endişe ediyordum.

Ne yazık ki korku ve endişelerimin gerçekleşmeye başladığını görüyorum.

Önceki gece Arda’nın oynadığı dramı yaşadık.

Genç futbolcu hızla tırmandığı basamakların en tepesinden kendini boşluğa bırakıverdi.

O efendi, mahcup çocuk birden kabadayı kesilip kendisine hiçbir şey yapmayan Fransız futbolcunun üzerine atladı ve göğsüne kafayı geçiriverdi.

İnanın o anda yüreğimde derin bir sızı duydum.

* * *

Eğer Arda, kısa zamanda kendine dönmezse çıktığı doruklardan aşağılara yuvarlanıverir.

Bir dünya yıldızı olacakken kaybolup gider.

Birileri acilen onunla ilgilenmeli, geldiği noktanın önemini, önünde daha çok yol olduğunu ona anlatmalı.

Bu Türk futbolu için de çok önemlidir.

Çünkü böyle bir futbol virtüözünü 20 yılda bir çıkarabiliyoruz.

Bunların uzun ömürlü olması için hepimize, ama daha çok Galatasaray yöneticilerine ve camiasına görevler düşüyor.

Biz toplum olarak Arda gibi birçok yeteneği önce göklere çıkardık, sonra da uçurumdan aşağı kendini atması için her türlü ortamı hazırladık.

Onlara yazık oldu. Hepsi kaybolup gitti.

Ama ne yapıp edip Arda’yı kurtarmalıyız.

* * *

Bizde şımarmak, şaşırmak ve tutarsızlıklara sürüklenmek toplumsal bir zaaftır.

Bu zaaf sadece şöhreti yakalayan insanları değil, günlük yaşamında küçük başarılar kazanan insanları bile kapsamaktadır.

Bu hastalık bizim genlerimize işlemiştir.

Bu konuda futbol kadar sanat, siyaset dünyası da üzücü örneklerle doludur.

Yüzlerce, binlerce insan bu illetten kendini kurtaramamıştır.

Batı’da insanlar daha iyi eğitim aldıkları için şöhretin yarattığı tuzaklardan kendilerini koruyacak donanıma sahiptirler.

Ama bizde tehlikelerden kendini koruma bilinci içinde olan ve bunu başaran insan sayısı çok azdır.

Arda olayı son yaşadığımız bir örnek.

Gözümüzün önünde dünya çapında bir yetenek kendisini aşağılara sürükleyen anafora kapılmış gidiyor.

Galatasaray Kulübü’nün bazı terapistleri zaman geçirmeden devreye sokmasında yarar var.

Bazı yöneticilerin Arda’ya ağabeylik yapmasında da...

Yoksa tuzaklarla dolu yeni dünyası Arda’yı yutup yok eder.
Yazarın Tüm Yazıları