Abdi İpekçi’ye bir kez daha kalbim kanadı

Abdi İpekçi’ye bir kez daha kalbim kanadı ÖNCEKİ gün televizyonlardaki görüntüleri izlerken kalbimin kanadığını hissettim.

Çektiğim acı ve üzüntü inanın Abdi İpekçi’nin katledildiği geceden daha az değildi.

Haberin Devamı

 Sanki cezaevinden çıkan adam katil bir psikopat değil de ülkeyi kurtarmış, insanlığa büyük hizmetler yapmış bir kahramandı.

 Ertesi gün gazeteleri görünce aynı acı ve üzüntülerim katlanarak arttı. 

 Düşündüm ve çözemedim.

 Biz neden böyleyiz?

 Neden ortak bilinç ve akıldan bu kadar uzak bir toplum olduk?

 Biliyorum, bugünkü nesiller ülke sorunları karşısında büyük bir duyarsızlık içindeler.

 Çünkü öyle eğitildiler, toplumsal duyarsızlık onları bugünkü noktaya savurdu.

 Ne değerlerine, ne çıkarlarına sahip çıkabiliyorlar.

 Bir yararı olamayacağını bilmeme rağmen İpekçi olayını biraz anlatmak istiyorum.

* * *

 Abdi İpekçi 1979 yılında Mehmet Ali Ağca tarafından alçakça katledildi.

Haberin Devamı

 Katil ona otomobilinin içindeyken sağ ön camı kırıp 5 kurşun yağdırdı.

 Kurşunlardan biri kalbine rastladı ve aort damarını parçaladı.

 Abdi İpekçi orada can verdi.

 Çok önemli bir gazeteciydi. Türkiye’nin saygın gazetelerinden Milliyet’i yaratan ve yöneten adamdı.

 Sağduyunun sesiydi.

 Bu nedenle de ülkede dengeleri sağlayan aktörlerin başında geliyordu.

 Hem iktidar, hem muhalefet onun görüş ve önerilerine büyük önem verirdi.

 Kamuoyu onun yorumlarından ve yol göstericiliğinden çok etkilenirdi.

 Yurtdışında da etkiliydi. Uluslararası kuruluşlarda önemli görevleri vardı.

 Türkiye’nin fahri bir diplomatı gibiydi.

 Yabancı devlet adamları üzerinde yarattığı saygınlık nedeniyle bu görevini çok etkili bir şekilde yürütüyor, Türkiye’ye büyük yararlar sağlıyordu.

 Öldürüldüğünde ağırlığı ve saygınlığı hem içerde, hem de dışarda zirvedeydi.

* * *

 Abdi İpekçi’nin katledilği gece Milliyet’te büyük bir hüzün yaşanıyordu.

 Hepimiz ağlıyorduk. Ağlaya ağlaya yaptık gazeteyi.

 Bir arkadaş hiç unutmam şöyle demişti:

 “O hepimizin sigortasıydı. Şimdi bizi, mesleği kim savunacak?”

 Yıllar sonra genç yaşında yitirdiğimiz gazeteci arkadaşım Erhan Akyıldız’la onun yaşamını yazmaya karar verdik ve araştırmalara başladık.

 Araştırma ilerledikçe gördük ki Abdi İpekçi’nin yaşamı tam bir dram.

Haberin Devamı

 Babası varlıklı bir ailenin varlıklı olmayan çocuğu. Kardeşlerinin yanında çalışan orta halli bir aile reisi.

 Abdi çok geç gelen bir çocuk. Annesinin erken ölmesi ve iki kız kardeşinin vereme yakalanması onun yapayalnız büyümesine neden oluyor.

 Daha emeklemeye başladığı zaman bakacak kimsesi olmadığı için gündüzleri çocuk yuvasına veriliyor.

 Gazetecilik aşkı daha lisedeyken başlıyor, okulu bitirir bitirmez profesyonel gazeteciliğe başlıyor.

 1954’te Milliyet’in başına getiriliyor ve o döneme göre çok modern bir gazete yapıyor.

 Onun ilkeli yayıncılık anlayışıyla Milliyet kısa sürede saygın bir gazete oluyor.

 Abdi İpekçi adı da Milliyet’le birlikte büyüyor ve bir efsane haline geliyor.

Haberin Devamı

 Ve sonunda psikopat bir katilin tabancasından çıkan kurşunlarla bu değerli gazeteci yaşamını yitiriyor.

 Kahraman edasıyla ortalarda dolaşan, ekranlara ve sayfalara sığmayan katil psikopat, işte böyle bir adamı delik deşik etti.     

Yazarın Tüm Yazıları