7 Mayıs günü, Türkiye Cumhuriyeti tarihine şöyle geçecektir:
"Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanlığına seçildi, Abdullah Gül de başbakan oldu."
* * *
Şimdi cumhurbaşkanı Erdoğan olan Türkiye’yi neler bekliyor onlara bakmakta yarar var.
Kesin olarak görünen şu ki bu durum vahim sonuçlar verecektir.
Öyle darbe marbe olacak değildir.
Ama laik demokratik cumhuriyet, toplumu ve kurumlarıyla Recep Tayyip Erdoğan’ın dünya görüşüne sahip bir cumhurbaşkanını taşıyamaz.
Doğacak siyasal kriz ülkenin gerilmesine neden olacak.
Cumhurbaşkanlığı seçiminden 4 ay sonra ise bu kez genel seçime gidilecek.
O seçimlerde alınacak sonuçlar büyük olasılıkla Erdoğan’ın Çankaya’da oturmasını daha da zorlaştıracak.
Yüzde 34 oyla iktidar olan AKP’nin halkın yüzde 65’ine rağmen seçtiği kişinin Çankaya’ya çıkarılması demokrasiyle nasıl bağdaşacak?
AKP oturup yakın tarihimizde yaşanan Turgut Özal olayını enine boyuna ele alıp düşünmeli.
Eğer dönemin başbakanı Demirel uzlaşma sağlanmadan sadece ANAP’lı milletvekillerinin oylarıyla seçilen cumhurbaşkanına dönük ülke çapındaki tepkileri frenlemeseydi Turgut Özal orada oturamazdı.
* * *
2007 yılında yaşayacağımız genel seçim de siyasal açıdan sıkıntılı olacak.
Türkiye AKP iktidarından kurtulmak için her geçen gün biraz daha bilenmektedir.
Türk halkının yüzde 65’i (Son kamuoyu araştırmalarına göre bu oranın daha da arttığı anlaşılıyor) "Bu hükümet Türkiye’ye layık değil" diye düşünüyor.
Büyük çoğunluk bu iktidarın, laik demokratik cumhuriyete zarar verdiğine, Cumhuriyet’in kazanımlarını ortadan kaldırmaya yönelik icraat içinde olduğuna inanıyor.
Bu iktidarın, Türkiye’nin üzerine İslami şal örtmek için uğraştığı görüşü halkın çok geniş kesimi tarafından paylaşılıyor.
2007 zor yıl olacak derken sadece yaşayacağımız iki seçimi düşünmek de yanlış olur.
Avrupa Birliği konusundaki olumsuzlukların, ekonomide artan kırılganlıkların da bu zorlukları katmerleştireceğine kuşku yok.
2007’yi Türk seçmeninin kullanacağı bilinçli oylarla kazasız belasız atlatabilirsek Türkiye düzlüğe çıkabilir.