Paylaş
Doğan Kitap’ın yayın direktörü sevgili Deniz Yüce Başarır’dan bir kitap yazma teklifi aldığımda işin bu kadar zor olacağını tahmin etmemiştim doğrusu.
Çerçeveyi oturtmak, elimdeki bilgileri nasıl bir bütün haline getireceğime karar vermek o kadar zamanımı aldı ki.
Üstüne üstlük Türkiye’nin ve bölgenin gündemi o kadar yoğundu ki... Yayıneviyle 2013 yazında konuştuk ilk.
Ve benim işi teslim etmem tam bir yıl sarktı. O yüzden Doğan Kitap’taki herkese gösterdikleri sabırdan dolayı teşekkür ediyorum.
*
PEKİ nedir kitabın içeriği?
Türk-Amerikan ilişkilerinin son beş yılını ele alıyorum. Daha doğrusu, Barack Obama’nın 2008’de başkan seçildikten sonra o dönem Başbakan olan Tayyip Erdoğan ile 16 Şubat 2009’da yaptığı ilk telefon konuşmasından Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra 12 Ağustos 2014’te gerçekleştirdikleri son telefon görüşmesine kadar geçen dönemi inceliyorum.
Tam 2002 gün tutuyor bu iki tarihin arası. Ve ben kitapta Başkan ve Başbakan’ın 2002 gün boyunca yaptıkları 3 ikili ziyaret, 5 zirve toplantısı ve 22 telefon konuşmasının, o sırada yaşanan önemli olaylar ve ilk defa yayınlanan belgeler ışığında perde arkası öykülerini aktarıyorum.
Türk-Amerikan ilişkilerini liderler üzerinden okuyorum. Ve anekdotlarla, belgelerle önemli olayları aydınlatmaya, aynı zamanda Türk-Amerikan ilişkilerini de teorik bir çerçeveye oturtma çabası içine giriyorum.
*
BİR bilanço gibi de düşünebilirsiniz. Ya da Obama-Erdoğan ilişkisinin taraflara ve bölgeye ne kattığına dair bir Z raporu. Çünkü kitapta işin sadece diplomatik ve siyasi boyutu yok.
Tamam, Gezi protestoları sırasında Washington’da yaşananları, Türkiye’de 17 Aralık rüşvet operasyonları başlamadan önce kentte kimlerin neler kovaladıklarını ilk defa POTUS ve Beyefendi’de okuyacaksınız. Ama bütün bunlar olurken, Obama döneminde Türkiye’nin Amerika’yla olan ticaretinde açığın Türkiye aleyhine iki kat arttığını biliyor muydunuz?
Türkiye’nin Amerika’ya olan ihracatının 2004-2008 dönemindeki toplam 23.3 milyar dolardan 2009-2014’te 22.8 milyar dolara gerilediğini ama Amerikalıların Obama’yla birlikte aynı dönem Türkiye’ye yaptıkları ihracatı 36.5 milyar dolardan 63.7 milyar dolara yükselttiklerini daha önce duymuş muydunuz?
Türkiye’de iktidarın “Büyüyoruz” diye ortalığı ayağa kaldırırken, Türkiye’nin Amerika’yla olan dış ticaret açığının Obama geldikten sonra 13.2 milyar dolardan 40.8 milyar dolara fırladığını size anlatan oldu mu?
*
KİTAPTA bir lunapark trenine benzetiyorum ben Türk-Amerikan ilişkilerini. İnişler-çıkışlarla dolu, ne olduğu tam anlaşılmayan “stratejik ortaklık” diye bir tanımın altına sığınmış bir eğri. Ki bu stratejik ortaklığın ne kadar muğlak bir kavram olduğunu da Türkiye’de son 10 yıldır görev yapmış Amerikan büyükelçileriyle gerçekleştirdiğim kitaptaki bir anketle kanıtlıyorum.
Göreceksiniz, bırakın içeriğini, Amerikan Dışişleri’nin en parlak diplomatları olarak gösterilen bu isimler, stratejik ortaklığın ne zaman başladığında bile anlaşamıyorlar.
Ama işin asıl çarpıcı yanı, Amerikalıların ilişkiye nasıl pragmatik bir pencereden yaklaştıklarını ve bunun Türkiye’nin geleceği için nasıl tehlikeli bir yaklaşım olduğunu göstermeye gayret ediyorum. Demokrasi, insan hakları, basın özgürlüğü.
Bu tür kavramların Amerikalıların atlamalı zıplamalı “stratejik” menfaatlerinin yanında nasıl tali kaldığını ve bunun da uzun vadede Türkiye’yi menfi yönde etkileyip sonunda Amerika’nın bölgedeki çıkarlarına da nasıl darbe vuracağını kanıtlamaya çalışıyorum.
*
TABİİ hepsinin yanında kitapta uzun süredir üzerinde çalıştığım birçok öyküyü de ilk kez belgeleriyle ortaya koyuyorum.
Türkiye’nin dış politikasına etki eden ticari ilişkilere değiniyorum. Bunların Suriye krizi sonucu ortaya çıkan IŞİD tehididinden sonra nasıl sonuçlar doğurduğunu inceliyorum.
Kitap cuma günü satışa çıktı. Üzerinde çok emek verdim. Umarım siz de beğenirsiniz.
Paylaş