New York sokaklarından

Barack Obama başkan seçilmeden önce, New York Üniversitesi’nde ekonomik krizin tartışıldığı bir toplantı düzenlenmişti. Konuşmacı olarak da 4 ekonomistle bir tarihçi çağrılmıştı.

Haberin Devamı

O gün panelde önce ekonomistler konuştu ve durumun ne kadar kötü olduğunu anlattı. Dünyanın nasıl batmak üzere olduğunu, nasıl eşsiz bir kriz yaşandığını... Sonra sıra, masanın en ucunda oturan, duyurularda bile adı yazılmayan tarihçiye geldi.

Adam salona bakıp hafifçe gülümsedi ve tarihler vermeye başladı:

1869 Kara Cuma, 1907 Paniği, 1929 Büyük Buhran, 1937 Resesyonu, 1973 Petrol Krizi, 1980 Gümüş Perşembe, 1987 Kara Pazartesi, 1989 Onüçüncü Cuma, 1997 Asya Krizi, 1998 Rusya Krizi, 2000 İnternet Balonu... Sonra da yanında oturan ekonomistlere döndü: "2008 krizi artık tarih oldu arkadaşlar. Asıl şimdi ne tür dinamikler ortaya çıkacak, siz ona bakın."

Dolar hálá çıkıyorken ve siz az evvel kahvaltı sofrasında krizin daha ne kadar süreceğini tartışmışken bu belki zor olabilir. Ama olaylara biraz da bu tarihçinin gözüyle bakmak gerektiğini, o konuşmadan sonra daha çok düşünmeye başladım.

Haberin Devamı

Çünkü bu sistem, Hollanda’da 17. yüzyılda patlayan Lale Manyaklığı’ndan beri sürekli kriz yaşıyor ve her seferinde kendini yeniliyor. Tarihçinin bahsettiği yeni dinamikler de sadece ekonomiye değil her alana etki ediyor.

HSBC’DEN ALANYA İÇİN EMLAK DANIŞMANLIĞI

Mesela kapitalizm çöküyor mu denirken, İngiliz bankası HSBC, üstte Likya Kaya Mezarları’nın fotoğrafı, New York Times’ta yarım sayfa ilan yayınlıyor. Alanya’da piyasayı bilen adamları olduğunu, isteyenlere Türkiye’den emlak alımı için danışmanlık verebileceklerini bildiriyor.

Veya, manşette 700 milyar dolarlık ekonomik paket dururken, şehir haberlerinde İzmirli Mustafa Kip (39) ve Manhattanlı terzi arkadaşlarının kriz yüzünden işlerinin açıldığı, hepsinin gece gündüz sökük diktiği yazıyor.

Otomobil şirketlerine yardım edilsin mi edilmesin diye tartışılıyor; tabii bu çok önemli; ama ekonomik krizlerde insanların muhafazakarlaşması, etek boylarının uzaması da bir o kadar önemli değil mi?

Yani, tarihi yakalayacağım, devrime tanık olacağım diye koşturan insanlar, çoğu zaman sokağı kaçırıyorlar, gerçek değişimden uzaklaşıyorlar.

Bundan böyle her pazar, siz burada sokakta yaşanan dönüşümleri okuyacaksınız. Dünyanın başkenti dedikleri, şu aralar bir süreliğine süngüsü düşmüş gözüken New York ve onun 42. Caddesi’nden yenilik haberlerini. Birleşmiş Milletler binasından Times Meydanı’na kenti enlemesine kesen, şovların, medyanın, reklam panolarının merkezi olan sokağın son rötuşlarını.

Haberin Devamı

Sonra istiyorsanız parçaları birleştirebilirsiniz.

BULUŞ

Bayan Google ve Bayan Murdoch’un tükürük partisi

Linda Avey (kurucu ortak), Wendi Murdoch (medya devi Rupert Murdoch’un karısı, ortak), Diane von Fürstenberg (partinin yapıldığı IAC binasının sahibinin modacı karısı) ve Anne Wojcicki (Google’ın sahiplerinden Sergey Brin’in karısı, kurucu ortak)

Time Dergisi, 2006’da YouTube’a, 2007’de iPhone’a giden "Yılın Buluşu" ödülünü, bu sene bir genetik testine verdi.

399 dolar veriyorsunuz, 23andMe adlı şirketin gönderdiği tüpün içine tükürüp yolladığınızda size genetik haritanızı çıkarıyorlar.

Önceki iki buluş kadar hayatı etkileyecek mi bakacağız. Ben asıl, şirketin yürüttüğü halkla ilişkiler kampanyasını anlatacağım. Çünkü ürün tutmasa bile kampanya okullarda mutlaka ders olarak okutulmalı.

Haberin Devamı

23andMe’nin büyük ortağı Anne Wojcicki. 35 yaşında ünlü bir biyolog. Asıl önemlisi, Google’ın iki kurucusundan biri olan Sergey Brin’in karısı.

Şirket, önce Google’dan aldığı 4 milyon dolarlık fonun duyurusunu yaptı.

Ardından medya devi Rupert Murdoch’un Çinli karısı Wendy Murdoch ve sinema şirketi Miramax’ın kurucusu Harvey Weinstein’ı yatırıma ikna etti.

Bu sansasyonların ardından sıra lansmana geldi. Eylül başında, New York’un en güzel binalarından, Frank Gehry imzalı IAC binasında büyük bir davet verdiler. Daha doğrusu bir tükürük partisi...

Sergey Brin ve Rupert Murdoch’un da olduğu geceye bütün New York sosyetesini topladılar ve herkesten tükürük aldılar.

Haberin Devamı

Çağırdıkları gazetecilere de gece boyunca tükürenlerin fotoğraflarını çektirdiler.

Gazeteler, dergiler bir hafta tükürük partisini anlattı.

Duruldu derken, 4 hafta sonra bu sefer aldıkları tükürüklerin sonuçlarını açıklamaya başladılar. Sergey Brin çıktı, "Tükürdüm ve Parkinson riski taşıdığımı öğrendim" dedi. Bir hafta da bu durumun Google hisselerini nasıl etkileyeceği tartışıldı mı!

İşte tam bu sırada, devreye Time’ın jürisi girdi ve elektrikli otomobillerin, Speedo mayoların, güneş panellerinin arasından genetik testini yılın buluşu seçti.

Dediğim gibi, tutmasa bile öyküsü güzel...

HULU.COM

Time’ın yılın buluşları listesinde asıl yıldız, 4 numaradaki Hulu.com. NBC ve Murdoch ortaklığıyla bu yıl kurulan bir internet sitesi. Yüksek çözünürlükle TV yapımı, sinema filmi ve haber görüntüsü yayınlıyor. Henüz Türkiye’den siteye girilemiyor. Ama Amerika’da her gün yeni bir stüdyo ve TV kanalıyla telif anlaşması yapıyorlar. Takip ettiğiniz bir diziyi ya da bir haberi kaçırdıysanız bu sitede HD’ye yakın bir kalitede izliyorsunuz.

SANAT

Haberin Devamı

Sıra cool İstanbul’un cool sanatçılarında

Sotheby’s müzayedesine katılacak en genç sanatçı Burcu Perçin (üstte) ve Sotheby’s Başkan Yardımcısı Ali Can Ertuğ.

Son iki yıldır batı gazetelerinde art arda "cool İstanbul" haberleri okurken, şimdi sıra Nobelli kentin "cool" sanatçılarına geldi.

Önce zengin koleksiyonerlerin takip ettiği Art & Auction Dergisi’nde ekim başında "Pazara hoşgeldiniz" başlığıyla okudum. Yazı, New Yorkluların Türk sanatçı kovaladığını, Osman Hamdi’nin "İstanbul Hanımefendisi" tablosunun 6.7 milyon dolarla Andy Warhol’un Campbell çorba konservesi tasarımını yakaladığını anlatıyordu.

Ardından ünlü müzayede evi Sotheby’s, ekim ayı dergisinde Türk çağdaş sanatının yeni yıldız olduğunu yazdı.

Sonra İngiliz gazetesi Independent bir liste basıp geleceğin en önemli 20 sanatçısının ismini verdi, "Bir sonraki büyük olay Türk sanatı olabilir mi" dedi, listeye 37 yaşındaki Osman Bozkurt’un ismini koydu.

Hepsi üst üste gelince, ilk iki haberde görüş verenler arasında da ismi olunca, New York’ta Sotheby’s’in Ortadoğu’dan Sorumlu Başkan Yardımcısı Ali Can Ertuğ (35) ile buluştuk.

Ertuğ da İstanbul’un parlamasının kaçınılmaz olduğuna inanıyor. Etnik zenginlik ve göçün yarattığı kültürel çeşitlilik, ona göre büyük avantaj. Ayrıca söylediğine göre Sotheby’s bu çıkışı uzun süre önce keşfetmiş ve ağustos ayında Maslak’ta sessiz sedasız bir ofis kurmuş. Önümüzdeki mart Londra’da düzenleyecekleri Türk müzayedesi için de İstanbul ofisine harıl harıl iş toplatıyormuş.

İşin güzel yanı, İstanbul parlayacak derken, genç sanatçılara güveniyorlar. Bu yüzden düzenleyecekleri müzayedeye, Fahrünisa Zeyd, Sabri Berkel, Nejad Devrim, Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Erol Akyavaş dışında, çoğu 40 yaşın altında, sadece yaşayan Türklerin işlerini alıyorlar. En genç sanatçıları da 28 yaşındaki Burcu Perçin.

YENİ LAF

Jeoyeşilcilik

Dokuz yıl önce "Lexus ve Zeytin Ağacı" yayınladığında, bütün dünya globalleşmeyi öğrenmişti.

Üç yıl önce "Dünya Düzdür" çıktığında da bilgi devriminin sınırları nasıl yok ettiğini. Geçen ay New York Times’ın köşe yazarı Thomas Friedman yeni bir kitap daha çıkardı.

Bu seferkinin adı "Sıcak, Düz ve Kalabalık". Kitap, Amerikan Devleti’nin tek süpergüç kalması için neden çevreci politikalar üretmesi gerektiğini anlatıyor. Bu tezi de geo-greenism (jeoyeşilcilik) diye Friedman’ın bulduğu bir kavramla açıklıyor. Friedman’a göre ABD, petrole bağımlı olmaktan mutlaka kurtulmalı. Bunun için de yenilenebilir, çevre dostu enerji kaynakları bulmalı. Rüzgar, güneş artık ne olursa.

Sonra da bu teknolojiyi dünyaya ihraç etmeli. Hem sevilmek hem de para kazanmak için. Hem Çin’i alt etmek hem de bağnaz Kızıldeniz İslamı’na karşı Akdeniz İslamı’na destek olmak için.

Kitabın başında bir de Türkiye anekdotu var. Birkaç yıl önce İstinye’deki kaleye benzer ABD Başkonsolosluğu binasını görmüş Friedman. "Kuşların Uçmadığı Yer" diye bir makale yazmış o sırada. İşte jeoyeşilcilik sayesinde, Amerika artık kendini böyle kalelere hapsetmek zorunda kalmayacakmış.

 

Yazarın Tüm Yazıları