Bu şehirler, yelkencilik ve yelken yarışçılığı ile öne çıkmak için büyük yatırım yapan şehirler, kasabalar. Bazıları Amerika Kupası’na, bazıları Volvo Okyanus Yarışı’na umut bağlamış. Bu yüzden de kendilerini dünyaya anlatıyorlar, anlatmayı tasarlıyorlar, buna hazırlanıyorlar.
Bir de İstanbul var. Yüzyılların deniz şehri; hatta yeni arkeolojik bulgulara bakılırsa, son 9 bin yılın deniz şehri... Boğaz’ı, Marmara’sı ve Karadeniz’i ile denizin kuşattığı bir şehir. İstanbul’un hiçbir noktasında denizden kaçmak, kurtulmak mümkün değil.
Her yıl birçok yelken etkinliği düzenlenmesine rağmen, ne şehir sakinleri, ne de yelkeni bir spor olarak dünyada izleyenler İstanbul’un farkında.
Üstelik son yılların önemli uluslararası yarışlarına rağmen...
Neden acaba?
*
Bugün İspanya’nın Akdeniz’deki Alicante Limanı’nda başlayacak olan Volvo Okyanus Yarışı bir yıl boyunca dünyanın dört köşesinde Okyanus kıyılarında yer alan bilinen - bilinmeyen 11 liman şehrini, dünyanın önemli gazetelerinin, dergilerinin kapaklarına taşıyacak. Bu şehirlerin yönetimleri, ülkelerin hükümetleri, önde gelen işadamları ülkelerden çok şehirlerin markalaştığı günümüz dünyasında sağladıkları destekle şehirlerini öne çıkartmaya çalışıyor.
Ya İstanbul ve Türkiye ne yapıyor; bir de ona bakalım...
Akdeniz’in en önemli yelken yarışlarından biri 3 yıldır İstanbul’da bitiyor. Fransa’da bir limandan başlayan, bu yılki adıyla Avrupa Kültür Başkenti Cap İstanbul yarışı, İtalya ve Yunanistan üzerinden İstanbul’a doğru yol alan tek tip Figaro Beneteau tekneleri ile yapılıyor.
Bu yarışa Fransız yelkenciliğinin çok önemli isimleri katılıyor. Bunun ötesinde, Avrupa’da yelkenin en güçlü olduğu Fransa’da spor takviminin en önemli olaylarından biri. Ve Fransa’da, kabul etsek de etmesek de, Türkiye karşıtı bir hava var.
Şunu biliyoruz: Algılanan kültürel farklılıklardan doğabilecek kaygıları gidermenin yolu, resmi devlet propagandası değil, aslında algılanan farklılıkların abartıldığı kadar olmadığını ortaya koyacak etkinliklerdir. ’Sonuçta hepimiz insanız’ demek için benzer şeylerden hoşlandığımızı göstermek yeterli.
Yelken, dünyanın her yerinde olduğu gibi Fransa’da da, fikir önderi olarak nitelenebilecek kişilerin izledigi bir spor etkinliği. Bu nedenle, Akdeniz’in bu en önemli açık deniz yarışı, Fransa’daki algılamaları olumsuzdan olumluya çevirme konusunda ciddi bir fırsat sunuyor Türkiye’ye; ama bu fırsatı değerlendiren pek yok.
*
Neler yapılabilirdi oysa...
Fransa’da sırf bu yarış etrafına kurgulanacak bir reklam kampanyası ile İstanbul ve Türkiye’nin, Akdeniz’in en önemli deniz merkezleri olduğu anlatılır, o anlamda, Türkiye ile Fransa arasında aslında pek fark olmadığı vurgulanırdı.
Yarışın deparına bakanlar katılır, Türkiye ile Fransa arasında kültürel ve sportif ilişkiler güçlendirilirdi.
Türkiye Yelken Federasyonu aktif olarak işin içine girer, Fransa ile Türkiye yelkenciliği arasında işbirliği arttırılırdı. Algılamalar zor değişir; bunu sağlamanın ilk adımı ise, her kültür ve spor etkinliğini bir büyük fırsat olarak görmektir.
Umarım önümüzdeki sene, tabii bu yarış yapılabilirse, bu fırsatı değerlendirebiliriz. Böyle fırsatlar değerlendirilmedikça, "Bizi tanımıyorlar, önyargılı davranıyorlar" diye sızlanmanın hiç alemi yok.
Volvo Okyanus Yarışı heyecanı bugün başlıyor
İspanya’nın Akdeniz’deki Alicante Limanı, bugün bir yelken şenliği yaşıyor. Alicante’den yola çıkacak Volvo Okyanus Yarışı filosu, 10 etaplı dünya turunu, St. Petersburg’da tamamlayacak. Bu yarışın en önemli yönleri, Rusya ve Çin adına teknelerin de yarışacak olmasının yanı sıra, yeni tekneler ve bugüne dek yelken ile anılmayan şehirlerin de yelkencilik ile yukselmeye çalışması.
Yarışa şirketler ve ülkeler adına 5 takım ve 7 tekne katılıyor. 37 bin deniz millik çetin rota için bugün yola çıkacak tekneler, hafta içinde, Alicante’de liman yarışları ile ısınma turları attı. Bu yarışlar, teknelerin son kez gözden geçirilmesini sağlamanın yanısıra, puan da kazandırıyor; yani nihai sonuca etki edebilir.
Bundan önceki yarışın ilk gecesinde çıkan büyük fırtına, teknelerin çoğunda büyük hasara yol açmış ve bunun sonucunda, yarış ciddi bir gerilim içinde sürmüştü. Bu kez, teknelerin benzer bir durumda kalmaması için, tasarımlar basitleştirildi. Hedef, karmaşık teknelerin yaşayacağı sorunları azaltmak ve maliyetlerini düşürmekti; ama kuşkusuz deniz bu, ne yapacaği yine de belli olmaz.
Bu yarışın, teknelerin basitleştirilmesinden sonraki en önemli diğer yönü, yelken ile anılmayan liman şehirlerine uğranacak olması. Bu durum, dünyada refahın nerelerde yoğunlaşmaya başladığını da gösteriyor kuşkusuz. Petrol zengini Rusya’nın efsane şehri St. Petersburg, yükselen Hindistan ve Çin’in Kochi ve Qingdao limanları... Bu yüzden, rota 6 bin deniz mili uzadı.
Çin ve Rusya adına teknelerin de katılacağı bu büyük dayanıklılık ve güç yarışında, tekneler, Alicante’den sonra Güney Afrika’nın Cape Town Limanı’nda soluklanacak. Oradan Hint Okyanusu’na açılacak ve Kochi, Singapur ve Qingdao üzerinden güneye inecek, Güney Amerika’nın ucunu Batı’dan Doğu’ya geçip Rio de Janeiro’da duracaklar. Yarışın en uzun ve en sert etabının Qingdao - Rio olması bekleniyor; çünkü yarışçıları Güney Okyanusu’nda ortalama hızı 35 deniz milinin altına düşmeyen rüzgar ve buz dağları bekliyor. Sonra Boston, Galway, Göteborg ve Stockholm üzerinden, yarışın biteceği St. Petersburg’a varılacak.
Bu 10 etaplık büyük yarış, haftalar boyu yaşanacak tehlikeler, gerginlikler ve olmasını istemesek de, muhtemel trajedilerle gündemde kalacak. Ve bittiğinde, dünya yeni yelken şehirleri kazanacak.
Büyük harcamalarla yapılabilen bu yarışın, dünyanın içinde bulunduğu ekonomik bunalım ortamında, bir daha yapılıp yapılmayacağı ise henüz belli değil.