Bir Kuzey ya da Orta Avrupa şehrindeki köprülere benziyor tümü.
Boyanmış döküm parmaklıkları, dev gibi cıvatalarla tutturulmuş alttan kemerli taşıyıcı sistemleri ile güzel ama bana göre biraz süslü köprüler. Dışarıdan gelen seslere kulağımı tıkasam, gözlerimi de kıyı boyu uzanan tabelalardan uzaklaştırsam, Belçika’nın dantel kasabası Brugges’de hissedebilirim kendimi.
Ama Brugges’de değil Mittel Anatolia’nın bir şehrinde, Eskişehir’deyim. ’Brugges’e ne kadar benziyor’ diye kendi kendime konuşurken, Eskişehir’in sanki hep var olan Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen atılıp, "Orada kanallar daha kısa" diyor hemen.
Eskişehir, temizlenen Porsuk Çayı ve bu temiz suyun iki kıyısındaki yaşam alanları ile insanlarına keyif fırsatları sunuyor. Hollanda’daki kanal teknelerinden esinlenerek Eskişehir Büyükşehir Belediyesi atölyelerinde üretilen derli toplu fiber bot ağır ağır Porsuk’da ilerlerken, suyun bir şehire nasıl hayat kattığını bir kez daha görüyorum.
Pislikten bir bataklık iken, herkesin kaçtığı, uzak durduğu Porsuk artık, üniversitelerin ve herşeyi Lego parçaları ile oynayan bir çocuk heyecanı içinde yeniden tasarlayan Yılmaz Büyükerşen’in elinde, çok seçenekli ve heyecanlı bir şehire dönüşmüş.
Yeni yapılan Bilim, Kültür ve Sanat Parkı’nda aslına uygun ve bire bir ölçülerde yapılan ama ne yazık ki yüzemeyen Mayflower adlı tarihi İngiliz gemisinin içinde sahici bir korsan gibi poz veriyorum. Hürriyet Hakkımızdır Treni’nin 29. durağı olan Eskişehir, kişisel vizyonun kent yaşamını iyileştirmede ne kadar büyük rol oynadığını gösteriyor. Büyükerşen, Eskişehirliler’in Porsuk’da kullanmak üzere küçük tekneler almayı düşündüğünü de anlatıyor bana.
*
Isparta’da, ’komandonun düdüğünü duyunca denizi göreceksin’ noktasında, Eğirdir Gölü önümde uzanıyor. Uzaktan düdük sesleri fotoğraf çekerken biraz şiddetleniyor. Komando Eğitim Tugayı önündeyiz, anayol göle saplanıyor sanki ilerde.
Eğirdir Gölü denince benim aklıma, her nedense, gölet kıvamında bir su birikintisi gelirdi. Coğrafya bilgim aslında kötü değildir ama vatanın bu köşesini, demek ki Coğrafya Atlasları’nda atlamışım.
Batmaya yanaşan güneşin kızarttığı dağlar arasında bir derin mavilik. Söylendiğine göre mavinin 10 tonunu da bu gölde görmek mümkünmüş; söyleyenlerin yalancısıyım. Ben gayet güzel, tek bir mavi gördüm; o da içimi açtı.
Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Vecihi Kırdemir ve eşi Doçent Pakize Kırdemir ile birlikte, sarp bir yoldan, Eğirdir’e bakan en yüksek tepeye, Akpınar’a tırmanıyoruz.
Vecihi Hoca, "İyi yapmadık mı hocam" diye soruyor; çok iyi yaptık, olağanüstü bir yer burası. Aşağıda, Eğirdir Rivierası’nın ışıkları yanmaya başlıyor. Suyu keşfeden belediyeler kıyılardan başlayarak şehirleri için yeni kullanım zenginlikleri yaratıyorlar artık.
Ama göl bomboş. Harika bir rüzgar var ve göl boş. Göl sanki bakmak ve içmek için var sadece.
"Hocam" diyorum, "Üniversite’nin Spor Okulu’na bağlı bir yelkencilik bölümü açsanız?" Su Ürünleri Fakültesi varmış. Sanki aklı yatıyor ama anladığım kadarı ile bazı sorunlar var.
Gece, küçük bir guletin pırıl pırıl ışıkları ile yolcularını gölde gezdirmesi keyif veriyor. Gulet, ağır ağır dolaşıyor kıyıyı.
*
Malûm Hürriyet Treni’nde Türkiye’de içinden ray geçen her yerden geçiyoruz, il merkezlerinde duruyoruz. Yolumuz bizi su kenarlarına da götürüyor. Önce Tatvan, sonra Samsun, Mersin ve şimdi de Isparta, Eğirdir. Buralarda yerel yöneticilerin kirlenen suyu önce temizleme, sonra da genel kullanıma açma çabaları etkileyici.
Suyu keşfe çıkmış bir halimiz var. Ve eminim, şimdilik büyük ölçüde keyifle dolaşılan kıyılar, her boyda teknenin denize itildiği spor alanları haline dönüşecektir birkaç yılda.
Keyifli ve güvenli yelken seyri için 4 ürün
Her yaz yepyeni ürünler çıkar piyasaya. Tekneler, güvenlik gereçleri, onarım malzemeleri... Bu yaz da farklı değil aslında... Bazen yeni bir şirket piyasaya dalıverir; hakkında biraz konuşturur. İşte bu yazın konuşulan 2 teknesi ve 2 güvenlik gereci...
Beneteau Oceanis 31
Beneteau yeni Oceanis serisi ile çok ciddi bir başarı çizgisi yakaladı. En son çıkan Oceanis 31 serinin en küçük modeli. Ağabeyleri gibi Groupe Finot tarafından tasarlanan teknenin baş kamarası alçak, 2 kişilik kıç kamarası ise yatay ve içinde rahatlıkla ayakta durulabiliyor. Ana kamara geniş, denizde rahat ve hızlı. Satış fiyatı 100 bin Euro civarında.
Alekstar 38 yepyeni ve heyecanlı
Kalashnikov piyade tüfeği, Zil otomobilleri ve Kirov tipi savaş gemileri ile tanınan Rusya sanayii, amatör denizciliğe de el attı. Yelkencilikteki en ileri teknolojileri barındıran Alekstar 38, 11. 67 metre boyunda bir yelkenli. Ama alışılmışın çok ötesinde. Salma ile birlikte 800 litre deniz suyu alan depolar denge unsuru olarak kullanılıyor. Uzun bir karbon direği var. Çift dümen palası ve salması kalkıyor. Salma hidrolik olarak 5 derece döndürülebiliyor; böylece rüzgarda azami performans sağlanıyor. Kabin görünümü kaliteli ama kullanılan bunca teknoloji biraraya geldiğinde işler mi, işlemez mi; orası belli değil. Satış fiyatı 176 bin Euro.
Okyanus’un ortasından küresel erişim ucuzluyor
Okyanus’un ortasından heryere internet erişiminin maliyetleri düşüyor. Her ne kadar evlerdeki geniş banttan çok zayıf olsa da, Inmarsat 4 uydusu üzerinden kurulan ilişki ile teknedeki bilgisayar internet, fotoğraf ve film gönderme, telefonla konuşma ve mesaj servisleri için yeterli. Cihazın satın alınması için 2 bin 226 sterlin ödemek gerekiyor. Daha sonra da hat parası. Ama uydu haberleşmesi ucuzladığı için gerektiğinde kullanılacak bir sistemin kurulması çok büyük işletme maliyetlerine yol açmayabilir.
Hem can yeleği hem yer belirleyici
Denizde en büyük felaket düşüp bulunamamaktır. İngiliz şirketi Sartech, can yeleği ile uyduya yer bildiren EPIRB cihazlarını birleştirip, yepyeni bir ürün olarak sunmuş. Can yeleğinin kemerine takılan cihaz denize düşenin yerini arama kurtarma ekiplerine anında bildiriyor. Can yeleği ise su ile temas ettiğinde hemen şiştiğinden, yelkenli teknelerin en büyük kábusu olan ’Denize Adam Düştü’ sorunu belli ölçülerde çözüme kavuşuyor. Bu can yeleğinin İngiltere satış fiyatı, GPS ve EPIRB ile birlikte 400 sterlin. Pahalı gelebilir ama unutmayın can kurtarıyor.