Tekin Aral

Çökelek

21 Kasım 1998
Yıllanmış politikacısından devleti milleti söğüşleyenine, teröristinden mafyasına yıllardır tepemize çökelen bir alay ‘‘çökelek’’ yetmiyormuş gibi, şimdi başımıza durduk oturduk yerde bir de ‘‘Ham Çökelek’’ çıktı...Atilla Taş adlı bir genç şarkıcının söylediği bu Mersin türküsü yüzünden kavgalar çıktı... İş, şu yoğun dert trafiğimizde bile neredeyse memleket meselesi haline geldi...Atilla da uyanık oğlan... Baktı ki bu ülkede iki şakşak bir taktakla köşe dönülüyor, o da koltuğunun altında ‘‘Ham Çökelek’’ o kanal senin, bu kanal benim dolanıp durmaya, bazı programlarda da salya sümük ağlayarak işin gereğini yerine getirip, ününe ün katmaya başladı...Şimdi bakalım hangi kanal önce davranacak, ‘‘Ham Çökelek’’in dizisini yapacak, ben onu merak ediyorum...Ve bu arada Başbakan Yılmaz'ın, mafya ve terörle mücadelesi yanı sıra, bu ‘‘Ham Çökelek’’ işine de el koymasını bekliyorum...Merkezi Antalya'da bulunan ‘‘E -Eyilik TV’’ yayımcılıkta henüz yeni olmasına karşın, müzik, söyleşi programları, filmleri ile kendi kulvarında iyi bir kanal olacağı işaretlerini veriyordu...Ama geçen gece ‘‘E TV’’de bir program izledim... Gözlerime inanamadım, aklım havsalam durdu...Zaten ertesi gün gazeteye geldiğimde de masamda programa veryansın eden bir alay faks buldum...‘‘Negatif’’ adlı sözde söyleşi programını, Savaş Ay'ın programında söylediği derin ve de veciz sözlerle yaşamımıza bir yıldız gibi doğan Levent Oran adlı arkadaş yapıyor...Levent, kendince farklı düşünen, düşündüklerini de çekinmeden söylemekle övünen aslen tiyatro oyuncusu bir arkadaş...Dilibelası zaman zaman sokaklarda saldırılara uğruyor, arada hafif tertip sopa da yiyor ama, n'apalım o da onun kendi tercihi... Bu arada birinin söylediklerinden ötürü saldırılara uğraması da çok çirkin, onu da belirtelim...İşte bu Levent denilen arkadaş, Antalya E TV'de kendi kafasına göre sözümona dobra dobra bir program yapıyor ama aslında hayli ayıp şeyler yapıyor...Dobra olabilmek, sözünü sakınmadan söylemek belki bir meziyettir ama, dobra dobra olmakla terbiyesiz olmak arasında da fark vardır...Olayları ve gerçekleri tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermeyi kendince görev edinmiş bu Levent adlı arkadaş, o geceki programında bir yarım saat Tarık Akan'ın Emel Sayın, Filiz Akın ve Füsun Önal'la nasıl yattığını anlattı... Bir de olanı biteni yakından izleme hasleti olacak, Tarık Akan'ın uzvunun ölçülerini verdi... Bu sözünü ettiği kişiler sinemanın, müziğin ünlü, saygın kişileri...Bırakın terbiyesizlik boyutunu, işin bir de yasal boyutu var... Adamın canına okurlar valla...Aslında o ‘‘farklı’’ dünya görüşlü çocuk Levent'in bunda suçu yok... O almış eline mikrofonu Levent'liğini yapıyor...Ama aklı başında kişiler olarak bildiğim o kanalın yöneticileri, kanala çok zarar verecek böyle bir programa nasıl izin verirler ki?..Sakın yanlış anlaşılmasın... Farklılığın, yeniliğin, cesaretin hep yanındayım... Ama bu resmen terbiyesizlik...KATİL İŞ BAŞINDA...Televizyon katili Telekom, kurt dumanlı havayı sever örneği ülkenin karışık durumundan da yararlanıp katliamlarını sürdürüyor...Telekom son olarak da sessiz sedasız kablodaki CNBC'nin canına kıydı...Çeteler'den söz ettiğimiz şu günlerde işte size bir çete mensubu daha... Telekom!..
Yazının Devamını Oku

Sergen buraya yumruk havaya

7 Kasım 1998
Ekranlar, futbolla ilgili çirkinlikler adına bildiğiniz gibi hayli bereketli...Ama geçtiğimiz günler öyle bir olay geldi ki ekranlara, hepsinin üzerine tuz biber ekti...Sergen bilindiği gibi çok büyük bir futbol yeteneği... Yediği onca halta karşın, bulmacalardan bildiğimize göre isim anlamı ‘‘raf’’ demek olan Sergen'i bu yeteneğinden ötürü kaldırıp ‘‘rafa’’ da koyamıyorsun...Ama kendini yok etmeyi adeta ilke edinmiş Sergen, bu uğurda elinden geleni ardına koymuyor, giderek de işin iyice mokunu çıkarıyor...Spor yazarı Ali Sami Alkış, geçenlerde Sergen'le ilgili, ‘‘Aslında Sergen'i günde üç posta dövmek lazım’’ gibi bir laf etmiş...Benim anladığım da, bu sözü, ‘‘Böyle yetenekli birinin, bu tip davranışları dayaklıktır...’’ anlamında söylemiş...Ve ekranlarda Sergen'in cevabı:‘‘O Ali Sami denen adam kim?.. Ben böyle birini gazeteci diye tanımıyorum... Gelsin çıkalım kapının önüne, kim kimi dövüyor, görelim... Suç böylelerine yazı yazdıranda...’’ vs. ile karışık daha bir alay hakaret...Yahu Sergen, Ali Sami seni eleştiriyor ama, dikkat et, ‘‘Suç bunun gibilere futbol oynatanda...’’ diye bir söz kullanmıyor... Tersine sana futbol oynatılabilmesinden yana...Sen kimsin ki, senin iki göz odadan trilyonlara varan servet edinme nedenlerinden biri olan, zamanında seni el bebek göklere çıkaran bir spor yazarına karşı böyle sözler söyleyebiliyorsun?..Geçenlerde bir gazetedeki söyleşinde, senin futbolu bıraktıktan sonra spor yazarlığı yapmak istediğini okudum... Kendi gözüne bile kestirebildiğine göre, spor yazarlığından ne anladığın anlaşılıyor zaten...Bir üzücü yan da, seversiniz sevmezsiniz, fikirlerine katılır ya da katılmazsınız, spor gazetecilerinin Ali Sami'ye arka çıkmamalarıydı...Olayı bile ‘‘Azz sonra...’’larla verdiler...UFAK TEFEK BİR UYARIGüner Ümit'in ‘‘Turnike’’ programının soru ve cevaplarını kim hazırlıyor bilmiyorum ama, bu kişi ya da kişilerin bu konuda pek özenli olmadıkları kesin...Örneğin geçen gece yarışmacılara, soyadlarını hiç kullanmayan, yalnızca ön adlarıyla ünlü beş pop şarkıcımız soruldu...İçlerinde, bu konuda akla en son gelecek isimler vardı ama, ülkede yalnızca ön adıyla ün yapan ilk kişi olan Alpay yoktu... Üstelik Alpay şu ara epey güncel...Bir diğer müzik sorusunda ise, Safiye Ayla, Perihan Altındağ, Müzeyyan Senar ve Hamiyet Yüceses'lerin arasına beşinci kişi olarak Sevim Çağlayan konmuştu... Oysa aralarında jenerasyon ve tarz farkı vardı... Beşinci kişi Sabite Tur, Mualla Mukadder olabilirdi...Ha, şimdi bunlar ne kadar önemli?..Valla insanlara soru soruyorsan, çok önemli...Cevabın yanlışı olur ama, sorunun yanlışı olmaz...FUKARA MUHABBETİTelevizyonlarımızın yıldızları bildiğiniz gibi şarkıcı ve de özellikle türkücülerimiz...Onlarla, ‘‘Diziler farklı‘‘, ‘‘Talk şovlar farklı’’, ‘‘Felsefe farklı’’, ‘‘Kültür farklı’’ vs...Tamam da, buralara çaba sarfederek geldiklerine gerçekten inandığım bu sanatçı arkadaşlarımız arasında son zamanlarda bir moda oluştu...Her biri konuk oldukları şovlarda, birtakım programlarda, sürekli eskiden ne kadar fakir olduklarını anlatıyorlar...Bu da, ‘‘Şimdi zenginiz ama, valla bu işte bizim suçumuz yok... Sizden kopmadık... Bizi zorla zengin ettiler...’’ gibi saçma bir halk eyyamcılığı oluyor...Yahu kimsenin kimseye bir şey dediği yok... Herkesin namusuyla kazandığı da anasının ak sütü gibi helaldir... Neyse...Geçenlerde ‘‘Star’’daki programında Reyting Hamdi bu konuyu ekrana getirdi...Mahsun Kırmızıgül ve Müslüm Gürses benzetmelerinde çok başarılı, çok komikti...Ha, bu arada bir de şunu söyleyeyim...Mahsun Kırmızıgül, ‘‘Beyaz Show’’da televizyon eleştirmenleri için, ‘‘Televizyonu karılarına, kızlarına izlettirip eleştiri yazıyorlar’’ gibi üstün zeka örneği bir laf etmiş...Şahsen benim için, karımın, çevremin izledikleri televizyon programları konusundaki fikirleri çok önemli... Bazen dostlarıma bazı programları izlemelerini, bana düşündüklerini söylemelerini bile istiyorum...Ama Mahsun şarkısı adına yaşlı anasını klibinde oynatırken, arada bir karımızın kızımızın bizim adımıza televizyon seyretmesini de hoşgörsün...
Yazının Devamını Oku