Yürütmeyle uyumlu

HSYK seçimlerini Adalet Bakanlığı’nın listesi kazandı, yine de ilginç bazı mesajlar var seçim sonuçlarında.

Haberin Devamı

Adalet Bakanlığı bütün gücüyle seçimler için seferber olmuş ve yüksek bürokratlarını aday göstermişse de, evet “yürütmeyle uyumlu” liste kazandı, fakat açıkça Bakanlık şapkasını taşıyan adaylar seçilemedi.
Bakanlığın bürokratları seçimleri kaybettiler.
Hâkim ve savcı atamalarını yapan 1. Daire’nin başına getirileceği söylenen aday da seçilemedi.


‘BAĞIMSIZ’ HSYK

Yine de “lamı cimi yok”, sonuç iktidar için başarıdır. Emeklerinin sonucunu aldılar! Artık “Gayrimeşru saymak, feshetmek” yahut “referanduma gitmek” gibi külfetli usullere başvurmaya gerek kalmadı.
Yeni HYSK’nın nasıl çalışacağını, ağırlıklı bir YBP sözcüsünün bir buçuk ay evvelki sözlerinde bulmak mümkündür:
“HSYK gibi idari kurulların diğer kamu kurumları ile yasama ve yürütme kuvvetleriyle uyumlu çalışması esastır...” (1 Eylül 2014)
Halbuki Anayasa’nın 159. maddesine göre, HSYK “mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar”. HSYK’nın hukuki tabiatı bu olduğu halde “idari” yönünün öne çıkarılması ve siyasi organlar olan “yasama ve yürütmeyle uyum” vurgusunun yapılması boşuna değil tabii.


İKTİDAR GÖLGESİ

Bakanlığın nasıl seferber olduğu biliniyor zaten. TV’ler, değişik kesimlerden adayları bir araya getirip program yapmak istediğinde bazı YBP üyeleri “Müsteşar bu tür programları uygun bulmuyor, tek başına beni çağırırsanız gelirim” diye cevap verdiler ve programlar topluca değil, teker teker yapıldı.
Seçilemeyen herkesi “paralelci” diye damgalamak, Bakanlığın kamu gücünü kullanarak kendi listesini seçtirdiği gerçeğini ortadan kaldırmaz.
Yeni seçilen üyelerden elbette bağımsız ve tarafsız davrananlar olacaktır, fakat maalesef HSYK üzerindeki “yürütmeyle uyumlu” gölgesi kolay kolay kalkmayacaktır.
Yargıtay üyeliğinden gelen 27 Mayıs’ın Adalet Bakanı Âmil Artus’un Yargıtay’da yaptığı hâkim kıyımı hâlâ esefle hatırlanır; tutanakların yazdıklarını bugün utanmadan okumak mümkün değildir.
HSYK’nın yeni üyeleri, umarım böyle hatırlanmak, tarihe böyle geçmek istemezler.


MUHALEFETE ÇAĞRI

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın seçim usulünü eleştirmesini ve muhalefete çağrı yaparak, anayasa değişikliğiyle yeni bir sistem getirmeyi önermesini olumlu buluyorum. Muhalefet bu öneriye gecikmeden müspet cevap vermelidir.
Zaten Cemil Çiçek başkanlığındaki Uzlaşma Komisyonu’nda bu yönde bir eğilim oluşmuştu.
Nasıl bir HSYK mı? Dört yıl önce şöyle yazmıştım:
“En tehlikeli husus şudur: HSYK’nın 21 üyesinden toplam 10’unu Türkiye’deki adli ve idari bütün hâkim ve savcılar, yani toplam 14 bin ‘seçmen’ seçecek! Onun için ortaya sandık konulacak!
Bu tür seçimlerde mesleki liyakatten ziyade ‘başka faktörler’ devreye girer, yargı tahribata uğrar diye endişeliyim.
Bunun yerine kıdem, master, doktora, bilimsel hukuki yayın ve performans gibi kıstaslarla yapılacak bir sıralamaya göre üye belirlenmelidir.
Yargıtay’da bile ‘Daire Başkanı’ seçimlerinin ne sorunlar yarattığını bilmiyor muyuz?! Şimdi de adaletin tabanını mı hiziplere bölelim! Bunun vebali büyüktür.”
(Milliyet 9 Nisan 2010)
Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Bahçeli, Sayın Demirtaş... Madem ‘Adalet’ böyle bir taahhütte bulundu, Venedik Kriterleri’ne uygun yeni bir HSYK için lütfen harekete geçin.
Zaten büyük ölçüde güven kaybına uğramış bulunan adalet, şimdi de siyaset damgasıyla felç olursa, bunun altından kimse kalkamaz.

Yazarın Tüm Yazıları