Paylaş
Öyleyse hukukun üstünlüğü açısından düşünelim: Savcı veya hâkim ya da adli kolluk sıfatıyla emniyet müdürü hakkında çeşitli mesleki şüpheler varsa bugünkü HSYK düzeninde nasıl bir işlem yapılır?
HSYK Genel Kurulu 22 üyelidir, bunların 16’sı yargı tarafından seçilmiştir. Üç daire halinde çalışırlar.
2010 referandumuyla getirilen ve yargı bağımsızlığı için bir güvence olan en önemli düzenleme budur. Yeni yasa teklifi ise yürütme erkini HSYK’da egemen hale getirmeyi amaçlıyor.
SORUŞTURMA YETKİSİ
Tamamı 50 madde olan teklifi burada özetlemek mümkün değil. Teknik ayrıntılara girmeye de gerek yok. Sadece hâkim ve savcılarla adli kolluk bağlamında emniyet müdürleri hakkında inceleme veya soruşturma yapılmasına bakalım.
Adli inceleme ve soruşturmaları yapan Teftiş Kurulu eskiden Adalet Bakanlığı’na bağlıydı. 2010 referandumuyla HSYK’ya devredildi. Bugün Teftiş Kurulu’nun başkanını ve yardımcısını bağımsız Genel Kurul atamaktadır. Yeni teklifte bu yetki Adalet Bakanı’na yani yürütme erkine veriliyor!
İnceleme ve soruşturmaları yapacak müfettişler de Genel Kurul tarafından atanmaktadır. Teklifte ise Bakan’ın, yani yürütme erkinin göstereceği iki adaydan birini Genel Kurul atayabilecektir!
2010’dan beri HSYK müfettişleri, HSYK bünyesindeki bağımsız Üçüncü Daire başkanının “gözetiminde” görev yapıyorlar... Teklif yasalaşırsa, müfettişler “HSYK Başkanı”na, yani Adalet Bakanı’na karşı “sorumlu” olarak çalışacaklardır!
YÜRÜTME EGEMENLİĞİ
Diğer birkaç ayrıntıya bakalım: HSYK’da “toplantı yeter sayısı” yükseltilerek gerektiğinde HSYK’nın toplanamaz hale gelmesi mümkün olacaktır... Genelge çıkarma yetkisi Genel Kurul’dan alınıp Bakan’a verilmektedir...
2010 referandumunun kuvvetler ayrılığı ruhuyla hazırlanmış bütün genelge ve yönetmelikler geçersiz olacaktır...
“Geçici Maddeler” ile, Adalet Akademisi adeta lağvediliyor; bugün 31 üyeli Adalet Akademisi Genel Kurulu’nun 8 üyesini Bakanlık atamaktadır, teklif yasalaşırsa Bakanlığın atayacağı üye sayısı 22’ye çıkacaktır!
HSYK Genel Kurulu’nun üye seçimi referandumla anayasal olarak belirlendiği için yasayla değiştirilemez. Fakat HYSK’nın bürokratik kadrosu bakanın atamasına verilmektedir...
Meclis’e sunulan teklif, HSYK’da ve Adalet Akademisi’nde yürütme erkini hâkim hale getirecek niteliktedir. Hatta illerdeki Adalet Komisyonları bile Bakanlığın atamasına tabi olacaktır.
Teklifin iyi tarafı yok mu? Mesela “bir kişinin bir adaya oy vermesi” iyi, görevler için yaş sınırının yükseltilmesi de iyi... Fakat bu iyiler devede kulak gibi kalıyor.
YARGI VE YÜRÜTME
Anayasanın 159. maddesi, evet, bu konuları yasayla düzenleme yetkisi veriyor. Fakat yetkinin anayasaya ve kuvvetler ayrılığı ilkesine uygun olarak kullanılması zorunludur.
Yargı yönetiminde yürütme erkini bu derecede etkili hale getirmek, sadece iktidarın 2010’daki söz ve taahhütlerine değil, daha önemlisi kuvvetler ayrılığı ilkesine de aykırıdır.
Efendim “paralel devlet, çete, cemaat, dış üçler, faiz lobisi” falan... Bu tür siyasi gerekçeler, yürütmeyi yargı üzerinde böylesine etkili hale getirmenin gerekçesi olamaz. Dün yargı üzerindeki “devlet vesayeti”ni savunanların da gerekçesi yine “dış güçler, irtica” falan değil miydi?!
Yargının bağımsız ve tarafsız olduğu konusunda daha fazla kuşku yaratmaktan yargı da yürütme de dikkatle sakınmalıdır. Unutmayalım, çağımızda hukuk, ekmektir!
Paylaş