Yeni Çar

PUTİN hakkında ‘Yeni Çar’ nitelemesi bana ait değil.

Haberin Devamı

Çarların ve Sovyet imparatorluğunun yolundan gittiği için kendisine böyle deniliyor.

 

Steven Lee Myers’in “Yeni Çar, Putin’in Yükselişi ve Saltanatı” adlı kitabı bu konuda önemli bir eserdir. (The New Tsar, The Rise and Reign of Vladimir Putin)

 

Ben New York Times’taki tanıtım yazısını okudum.

 

Putin’in Sovyet ve KGB kökeni biliniyor.

 

Kurduğu sistemin otoriter yapısı ve Sovyet imparatorluğu tutkusu da belli.

 

Kitapta Putin’in hastalık derecesindeki “güç gösterme” saplantısı çok iyi anlatılmış.

 

Haberin Devamı

Judo maçlarıyla şahsen çok güçlü olduğunu gösteriyor; Sovyet imparatorluğunu “Büyük Rusya” olarak ihya etmeye çalışmakla da ne büyük bir gücün başında bulunduğunun gösterisini yapıyor.

 

PUTİN’İN İKİ ŞİFRESİ

 

Putin hakkındaki bütün tahlillerde onun bilhassa iki konuşmasına dikkat çekiliyor.

 

Biri, “Sovyetler Birliği’nin çöküşü 20. yüzyılın en büyük trajedisidir” sözü...

 

Öbürü, kimselerin bilmediği bir gizli istihbaratçı iken birdenbire başbakan adayı olarak ortaya sürüldüğünde, Ağustos 1999’da Rus Meclisi’nde yaptığı şu konuşma:

 

“Rusya asırlar boyunca büyük güç oldu ve öyle kalacaktır. Rusya, gerek eski Sovyet topraklarında gerek başka topraklarda meşru çıkar alanlarına sahip oldu, halen de sahiptir. Bu bağlamda geri adım atmayacağız.”

 

Bu sözler Putin’i ve Putinizmi deşifre eden açıklamalardır.

 

Sovyet rejimi 1989’da çöktüğünde pek çok kimse yeni Rusya’nın büyük fakat “normal bir devlet” olacağı umuduna kapılmıştı. Putin bunu tersine çevirdi.

 

Haberin Devamı

İMPARATORLUK SİYASETİ

 

Ünlü Stratejist Zbigniew Brzezinski daha 1999 gibi Rusya’nın ağır krizler içinde debelendiği bir sırada, böyle bir umudun çok erken olduğunu anlatmıştı.

 

Çünkü Çarlığın mutlakiyetçi geleneğinden ve komünizmin örgütlü totalitarizminden gelen kadrolardan “normal devlet” beklemek fazla iyimserlikti.

 

Bu geleneğin ve yapının özelliği “otoriter, aşırı hiyerarşik” ve “yayılmacı” olmasıdır. Putin’in siyaseti de aynen böyle.

Obama’nın çok değil altı ay önceki şu sözleri, diplomatik bir polemikten ziyade, maddi olguları ve akademik araştırmalardaki gerçekleri yansıtıyor:

 

“Putin, Sovyet imparatorluğunun görkemini geri getirmeye çalışıyor ve bu uğurda Rusya ekonomisini kurban ediyor.” (8 Haziran 2015)

 

Haberin Devamı

Putinizm rejim olarak “pekiştirilmiş otoritarizm”dir, “genişleme” siyaseti de apaçık gözler önündedir: Gürcistan, Ukrayna ve Kırım savaşları...

 

Şimdilerde Suriye savaşı...

 

Ve “yeni soğuk harp” hedefi olarak Türkiye’yi seçmiş bulunması!

 

BATI’YA MEYDAN OKUYOR

 

Putin Rusya’sının gücü Batı’ya yetmedi.

 

Doğu Avrupa artık NATO ve AB içindedir.

 

Ukrayna ve Kırım sebebiyle Batı’nın ağır ekonomik ambargosuna maruz kaldı ve ciddi zarar gördü.

 

Obama’nın “Putin Rus ekonomisini kurban ediyor” demesi bundandır.

 

Rusya, askeri teknoloji dışında daha çok doğal kaynaklarıyla büyük bir ekonomidir.

 

Güç hastası Putin, bu durumda, gücünü göstereceği alan olarak IŞİD bahanesiyle Suriye’ye girdi, Suriye artık Putin’in Doğu Akdeniz’deki elidir.

 

Haberin Devamı

NATO ve AB’ye karşı da ”güç gösterisi”ni “kanat ülkesi Türkiye” üzerinden yapıyor.

 

Sovyetik propaganda usulleriyle de Türkiye’yi teröre destek veren ülke olarak suçlamaya çalışıyor.

 

Batı bu tabloyu çok iyi görmelidir.

 

Putinizmin imparatorluk ve güç saplantısı, Türkiye üzerinden aslında Batı’ya meydan okumadır.

 

Türkiye ile Batı, yani ABD, AB, NATO arasındaki ilişkiler güçlenmeli, Batı dünyası Putinizmin bu meydan okumasına karşı Türkiye’yi bütün gücüyle desteklemelidir.

 

Türkiye Batı dünyasının bir parçasıdır.

 

NOT: Bu akşam CNN Türk’te 21.00’de ‘Eğrisi Doğrusu’ programında bu konuyu ele alıyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları