Paylaş
YARGITAY Başkanı Sayın Rüştü Cerit’in Star gazetesindeki sözlerini hayretle okudum.
Sayın Cerit’in sözleri şöyle:
“HSYK’nın halka hesap verebilecek bir sisteme geçmesi gerekir. Örneğin bazı ülkelerde Adalet Bakanı veya Cumhurbaşkanı HSYK üzerinde etkilidir. Avrupa’da bu böyle!”
Haberde bir gazetecilik sorunu olabilir. Çünkü Yargıtay Başkanı’nın bu sözleri, beyanat verdiği gazetenin birinci sayfasında yer alıyor; tırnak içinde, Başkan’ın kendi sözleri olarak... Fakat iç sayfalardaki haberde sadece “HSYK’nın halka hesap verebilecek bir sisteme geçmesi gerekir” cümlesi var. Sözlerinin devamını haberi özetlemek için gazete atmış olabilir. Yargıtay Başkanı meramını iyi anlatamamış da olabilir.
Her ne olursa olsun, yargı bağımsızlığı konusunda hassasiyet eksikliği açıktır. Dayandığı bilgiler de yanlıştır.
ESKİ VE YANLIŞ BİLGİ
Fransız Anayasası’nın 65. maddesine göre, HSYK’nın başkanı, evet cumhurbaşkanıdır, adalet bakanı da onun vekili olarak HSYK üyesidir... Sayın Cerit “Avrupa’da bu böyle” derken Fransa’yı kastediyorsa, eskimiş ve yanlış bir bilgidir bu. Çünkü 2008 yılında Fransızlar anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanını da adalet bakanını da HSYK’dan çıkardılar!
Görüyor musunuz, dünya nereye gidiyor, biz neyi özlüyoruz?!
Anglo Sakson sistemindeki kuzey ülkelerinde durum, Cerit’in söylediğine benzer gibi görünür fakat orada hâkim teminatı çok kuvvetlidir ve siyasi etkiyi engellemek için, HSYK türü kurullara atamalar “ömür boyu” yapılmaktadır...
Bizde olduğu gibi HSYK türü kurullara resmen partili üye atamak, kanun çıkarıp seçim sistemini değiştirmek, seçimleri siyasi organa düzenlettirmek, yargı kurullarına “otobüs dolusu üye atamak” oralarda hayal bile edilemez!
REFORM KRİTERLERİ?
Sayın Cerit’in, cemaati işaret ederek söylediği “İradesini ipotek ettiren kişiden hukukçu olmaz” sözü elbette çok doğru bir prensiptir. Fakat bunun alternatifi “cumhurbaşkanının veya adalet bakanının etkili olduğu bir HSYK” olamaz!
Türkiye’nin de üye olduğu Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin yargıya ilişkin prensip kararı şöyledir:
“Hâkimlerin seçimi ve kariyerleri hakkında karar verecek makam, idare ve hükümetten bağımsız olmalıdır. Bu makamın bağımsızlığını sağlamak amacıyla üyelerinin yargı tarafından seçilmesi ve çalışma usullerinin de bizzat söz konusu makam tarafından belirlenmesi gerekir.”
Fransızlar işte bu ilkeye göre 2008’de anayasayı değiştirip cumhurbaşkanını HSYK’dan çıkarmışlardı. Yaptıkları reformun kriteri buydu.
YARGI BAĞIMSIZLIĞI
Bizde 2010 referandumuna sunulan reformun da amacı buydu fakat hükümetin yön değiştirmesiyle “yapboz kanunları” çıkarıldı, “yürütmeyle uyumlu” bir yargı yönetimi oluşturuldu.
Böyle bir tabloda bütün hukukçulara, hele de yüksek yargı mensuplarına düşen görev, yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını inançla savunmaktır.
Yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını askeri darbe karşısında savunan yüksek yargıçlar merhum Recai Seçkin ve merhum Vedat Ardahan’ı rahmetle anıyorum. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda akademik eserler yazan eski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk’un kitaplarını bütün hukukçulara, özellikle genç hukukçulara önemle tavsiye ediyorum. Bir önceki Yargıtay Başkanı Ali Alkan’ın “yürütmeye bağlı bir yargının meşruiyet sorunu” çıkaracağını hatırlatan 2014 adli yıl açış konuşmasını da unutmamak gerekir.
Sayın Cerit’in sözlerini de sürçülisan sayıyorum.
Şunu da belirtmeliyim, “halka hesap vermek” siyasi bir kavramdır, yasama ve yürütmeyle ilgidir; adli bir kavram değildir!
Paylaş