TÜBA nereye?

TÜRKİYE Bilimler Akademisi, TÜBA, merhum Erdal İnönü’nün inisiyafiyle 1993 yılında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kuruldu. 2011 yılında yine KHK ile üye seçim sistemi değiştirildi.

Haberin Devamı

Konuyu Prof. Tosun Terzioğlu ile görüştüm. Terzioğlu dünyadaki bilimsel kuruluşları yakından bilen, TÜBİTAK başkanlığı yapmış ve halen TÜBA üyesi bir isim olarak en ehil isimlerden biridir.

‘Eski’ TÜBA’yı sordum, şunu söyledi:

“Evet, içe kapandık. TÜBA üyeliğine adayları sadece kendimizin göstermesi büyük eksiklikti. Üniversiteler ve bilim dernekleri de aday gösterebilmeli, çeşitlilik sağlanabilmeliydi...”

Peki, ‘yeni’ TÜBA için ne diyorsunuz?

TÜBA değişmeli, açılmalıydı ama böyle değil. Şimdi üyelerin üçte birini YÖK, üçte birini TÜBİTAK seçecek. Bu yanlıştır. Dünyanın her yerinde bilim akademileri, değişik kaynakların göstereceği adaylar arasından üyeleri kendileri seçerler.”

‘İçe kapanık’

Eski TÜBA’da sorun, üye seçiminde kendisinin aday gösterip kendisinin seçmesiydi. Evet objektif kıstaslar vardı; uluslararası çapta “yayın, ödül, madalya, kendi adıyla anılan keşif, icat, teori ve modellere sahip olmak”  gibi...

Haberin Devamı

Fakat TÜBA’yı kuran ‘Erdal İnönü çevresi’, aday gösterme tekelini bu şekilde elinde tutarak benim “oligarşik” dediğim, Prof. Terzioğlu’nun “içe kapanık” dediği yapıyı kurdu. TÜBA Şeref Üyesi değerli tarihçi Halil İnalcık da Şubat 2000’de TÜBA’da verdiği konferansta kibar bir dille bunu eleştirmiştir.

Amacım polemik olmadığından TÜBA’nın ‘ideolojik’ terimlerle yayınladığı bildirilerden bahsetmiyorum.

Sadece şunu belirteyim: Yasaya göre, Türkiye üniversitelerindeki profesörlerin yüzde 2’sine kadar TÜBA üye seçebilirdi. Profesör sayısı 15 bine gelmiştir, TÜBA’nın üye sayısı 83’te tutulmuştur! ‘Kapalı’ davranmanın “matematiksel kanıtı” dır bu.

TÜBA üyeliği verilmiş yabancı bilim adamı sayısı 2 taneciktir! Böyle ‘bilimde evrenselleşme’ olur mu?

Şunu kabul etmeliyiz, TÜBA’da önemli sorunlar vardı, yeni düzen gerekiyordu...

Taraf değiştirmek!

Endişe şudur: Şimdi de YÖK ve TÜBİTAK’ın seçeceği üyelerle TÜBA taraf mı değiştirecek?!

Bu soruya “Benim tarafım iyidir” gözlüğüyle bakmak yanlıştır. Dünkü TÜBA taraflıydı, yeni TÜBA ‘öbür tarafta’ olmamalı, üye kompozisyonu, kıstaslara uygun ve aynı zamanda ‘çeşitli’ olmalıdır. Kurulların tarafsızlığı üyelerin çeşitliliğine bağlıdır. Bu açıdan:

Haberin Devamı

- Hükümeti protesto etmek için bazı üyelerin istifası taktik hata olmuş, kendi sayılarını azaltmışlardır! İstifaların etkisi de olmamıştır. Bence geri dönmelidirler.

- TÜBİTAK ve YÖK de üye seçiminde elbette “yayın, ödül, madalya... kendi adıyla anılan keşif, icat, teori ve modellere sahip olmak” gibi kıstaslara bakacak, bunu belgelendirerek üye seçecek. Fakat ben bilhassa YÖK’ün TÜBA’ya üye seçmesini yanlış buluyorum, bu konuda Prof. Terzioğlu gibi düşünüyorum. “TÜBİTAK Bilim Kurulu” adı üstünde ‘bilim kurulu’dur birkaç farklı üye olsa da... Ama YÖK idari bir kuruldur. Siyasi etkilere açık olduğunun kanıtı 28 Şubat’ın YÖK’üyle bugünkü YÖK arasındaki tavır farkıdır.

Haberin Devamı

Başbakan’ın yetkisi

TÜBA başkanını eskiden de başbakan atıyordu, şimdi “gösterilen üç adaydan birini” atayacak. Prof. Terzioğlu “Ben bunu çok önemli görmüyorum, önemli olan üye seçimidir” dedi. Katılıyorum.

Türkiye’yi teknoloji üreten ülke haline getirmek amacıyla hareket eden Bakan Nihat Ergün’e önerim, YÖK’ün üye seçme yetkisinin kaldırılması, bu yetkinin aday gösterme yetkisine dönüştürülmesi ve “üniversitelerle bilim dernekleri”ne verilmesidir. İş işten geçmiş sayılmaz, KHK gibi hızlı bir yol vardır.

Herhalde herkes üye seçerken “bizden” birini değil, “evrensel liyakat”  ölçülerini dikkate almalıdır, ancak o zaman Türkiye temel bilimlerde arzuladığımız şekilde gelişebilir...

Yazarın Tüm Yazıları