Paylaş
Ajans haberinde ayrıntı bulunmadığı için bildiğimiz bu kadar.
Şu bir gerçek ki, Pakistan-Afganistan coğrafyasında siyasi ve sosyolojik sebeplerden dini taassup yükselmekte, bu toplumsal barışı da ciddi olarak tehdit etmektedir.
Abdus Selam ve inanç
Abdus Selam’ın biyografilerinde onun “dindar bir Müslüman” (devout muslim) olduğu belirtilir, aynı zamanda bir vatanseverdir. 10 Aralık 1979’da kendisine Nobel fizik ödülü verilirken düzenlenen törende yaptığı İngilizce konuşmada Urduca “Pakistan size müteşekkirdir” cümlesini kullandı.
Aynı tören konuşmasında “İslamın Kutsal Kitab’ında Allah diyor ki” diyerek Kuran’ın Mülk suresinin 3. ve 4. ayetlerinin Arapça orjinalini ve İngilizce mealini okudu:
“O, biri diğeriyle tam bir uyum içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman olan Allah’ın yaratmasında hiçbir çelişki ve uygunsuzluk göremezsin. İşte gözünü çevirip gezdir; herhangi bir çarpıklık görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip gezdir; o göz uyumsuzluk bulmaktan umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir.”
Abdus Selam 27 Kasım 1996’da Oxford’a vefat etti. Pakistan’ın Rabwah kentinde cenaze namazına 30 bin kişi katıldı. Ahmediye mezhebine ait mezarlığa defnedildi. Mezar taşının başında “Bismillahirrahmanirrahim” yazılıdır.
‘Bilginin İslamileştirilmesi’
Abdus Selam, solcu Başbakan Zülfikar Ali Butto zamanından başlayarak Pakistan’ın nükleer programında çalıştı, büyük katkıları oldu. İslamcı askeri diktatör Ziya ül Hak zamanında “bilginin İslamileştirilmesi”, yani “İslam fiziği, İslam kimyası...” oluşturulması çalışmalarına şiddetle itiraz etti:
“Bir Hindu bilimi, Yahudi bilimi, Konfüçyüs ya da Hıristiyan bilimi olmadığı gibi İslam bilimi diye de bir şey olmaz!”
Tıpkı Stalin’in kurmak istediği “proletarya bilimi” de olmadığı gibi.
Bilim evrenseldir, metotları bellidir: Deney, gözlem, matematik...
Bilim tarihinde Yunan bilimi, İslam bilimi, Batı bilimi dediğimizde, aynı evrensel bilimin çeşitli coğrafyalardaki serüvenini kastetmiş oluruz.
Abdus Selam, elbette “bilginin İslamileştirilmesi” denilen bu totaliter tutkuya karşı çıkacaktı. Hatırlayalım, klasik İslam literatüründe de “dini ilimler” ve “akli ilimler” ayrımı vardır. Çağımızda inancın ve bilimin alanları ve metotları nasıl farklıysa, o zaman da alanları ve metotları farklıydı.
Bilim adamına saygı
Abdus Selam düzeyinde bir bilginin mezhep konusunu çok önemsediğini sanmıyorum, ‘kendi toplumuna sadakat’ duygusuyla hareket ettiğini düşünüyorum.
Her ne olursa olsun Abdus Selam hem bilim adamı hem inanmış olmak konusunda saygın bir örnektir. Pakistanlı çocuklar için en iyi rol modelidir muhakkak. Bağnazlığın yükseldiği o coğrafyada Müslüman çocuklar artık Taliban faşistlerini mi rol modeli sayacaklar?!
Abdus Selam, CERN’deki Higgs Bozonu’nun bulunmasıyla sonuçlanan teorinin kurucularından biridir, mümin bir fizikçidir. Higgs Bozonu’na adını veren Peter Higgs ise ateisttir; neticede ikisi de saygın bilim adamlarıdır. Hilmi Ziya Ülken Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolü adlı eserinde, 9-12. yüzyıllarda materyalist bilginlerin bile halife saraylarında bilimlerinden dolayı nasıl saygı gördüğünü anlatır.
Bilim adamlarını dini ve felsefi tercihlerinden dolayı aşağılamak korkunç bir aptallık olur. Pakistanlı çocuklara Abdus Selam’ı unutturmaya kalkmak az aptallık mıdır?!
Paylaş