Paylaş
Bu durumda muhafazakâr düşüncenin önünde çok ciddi problemler görünüyor:
Türkiye’de modernleşmenin kentleşme ve eğitim grafiği sürekli yükseleceğine göre, yarınki Türkiye’de muhafazakârlığın yeri ve hali ne olacak?
Şehir hayatı ve eğitim bugün AK Parti’de makbul sayılan itaatkâr ve kendini vakfetmiş insan tipinden farklı nesillere yol açıyor. Bireyleşen, kendi kanaatleriyle hareket eden nesiller geliyor.
İktidar yanlısı medyada bu iki tipi de görüyoruz. Benim değer verdiğim; partizanlıktan uzak, prensip sahibi, bağımsız muhafazakâr kalemlerdir.
EĞİTİM VE ŞEHİR
AK Parti iktidarı zamanında da gelişen şehirleşme ve eğitim bu parti için rahat bir gelecek yansıtmıyor.
İşte yeni bir ilçe olan Sultanbeyli’de lise ve yükseköğrenim mezunlarının oranı yüzde 19.8’dir ve Sultanbeyli yüzde 70.5 oranında evet dedi. İki partinin de seçmenleri liderlerinin kararına hemen tamamen uydular.
Köklü bir “kent” hayatına sahip Üsküdar’da ise lise ve yükseköğretim mezunlarının oranı yüzde 51.8’dir, Üsküdar’da hayır oranı yüzde 53’tür.
AK Parti ve MHP’ye oy vermiş 204 bin seçmenden 36 bini liderlerine itaat etmediler, kendi tercihleriyle “hayır” dediler.
İktidarın desteğiyle gelişen burjuvazi de önemli bir faktördür. Dilek Yalınkaya “Yeni İslami Burjuvazi” adlı akademik çalışmasında anlatır; bu kesim dindar olmakla birlikte iktisadi ve sosyal ilişkilerinde modern özellikler ağır basmaktadır. Dr. Yalınkaya “dinin ve modernliğin birbirine eklemlenmesinin yarattığı sorunsallar”dan bahsediyor ki bu fevkalade önemlidir. (İletişim Yay.)
ÇEVREDEN MERKEZE
Eğitim ve burjuvalaşma AK Parti iktidarının hızlandırdığı olumlu bir süreçtir, uzun vadede “çevre”yle “merkez”in kaynaşmasıdır. Fakat artık iktidar eğitimli ve kentli çevrelerle iletişimde zorlanıyor.
İktidarın başlangıçtaki “muhafazakâr demokrat” söylemi ve Avrupa standartları vurgusu bu iletişimi sağlıyordu. Fakat son yıllardaki hamasi ve çatışmacı üslup kutuplaşmayı sertleştirdi. Bu üslup toplumun belirli kesimlerinde sadakati güçlendirse de eğitimli kent hayatının gerektirdiği çoğulcu ve rasyonel dile olan ihtiyaç da artıyor.
“Burjuvazi” muhafazakâr da olsa liberal veya sosyal demokrat da olsa içeride huzura ve hukuk güvenliğine, dışarıda geniş bir diplomatik ve ticari ilişkilere, bunu sağlayacak olumlu ülke imajına önem verir.
İktidarın ilk dört yılındaki dili ve davranışı böyleydi. Anadolu’ya ve “periferi”ye götürdüğü altyapı “hizmetleri” de çok etkili oldu. Ama artık Marmaray İstanbul’dan evet çıkarmaya yetmiyor.
YENİ FAKTÖR
Son dört-beş yılda gelişen otoriter tavır ve çatışmacı dil muhafazakâr camiada da tartışmalara yol açıyor. “Fabrika ayarlarına dönmek, yeniden kapsayıcı olmak, değerlerimizi kaybetmemek” gibi kavramlarla ifade edilen arayışın altındaki sosyoloji budur: Artan eğitim ve şehirleşmenin gerektirdiği yapıcı dil, rasyonel davranış, müzakereci ve katılımcı demokrasi...
Bu arayış ve tartışmaları “fitne” diye bastırmak bir süre mümkün olur ama sosyolojik gerçek ortadan kalkmaz.
Eğitim ve şehirleşme siyasetimizde zamanla daha belirleyici olacak sosyolojik bir dinamiktir. MHP tabanının referandumda yüzde 70 civarında “hayır” diyerek liderine “itaat” etmemesi bu sosyolojinin bir yansımasıdır.
Bu dinamiğe dikkat: Artık daha demokrat, daha rasyonel, milliyi yerele hapsetmeden evrenselle buluşturan politikalar itibar görecek...
NOT: Bu akşam CNN Türk’te 19.30’da Eğrisi Doğrusu programında konuklarımla eğitim ve şehirleşmenin yol açtığı eğilimleri konuşacağız.
Paylaş