Paylaş
17 Arap ülkesi ve bir tek Harvard Üniversitesi...
Bu mukayeseyi The Economist’in 26 Şubat 2013 günlü sayısında okumuştum.
Geçen hafta Kayseri’de Melikşah Üniversitesi’nde verdiğim “açılış dersi”ne bu rakamlarla başladım. Şöyle dedim:
“Gençler, siyasetle ilgilenin, sosyalleşmede faydası olur. Fakat ben siyasi bir konu üzerinde konuşmayacağım. Bilim tarihi üzerine yaptığım okumalardan size notlar aktaracağım. Sizin için bilimsel merak, siyasetten önce gelmelidir.”
Bir öğrenci Türkiye’nin yerini sordu. Arap ülkelerinden iyidir fakat yetersizdir diye cevap verdim.
TARİHTEN NOTLAR
Genelde böyle davetlere gitmiyorum, zamanımı okuyup yazmaya ayırıyorum. Melikşah’a gitmemin bir sebebi “açılış dersi”nde bilim üzerine konuşacaktım. İkincisi, geçen ay polis, gizli örgüt basar gibi bu üniversiteye baskın yapmıştı, açılış dersine giderek üniversite ile dayanışmamı göstermek istedim.
İyi ki gitmişim. Tarihte bilimin yükselişini ve kararmasını izah eden örnekler anlattım.
10. yüzyılda Ebul Vefa’nın “Yöneticiler ve Kâtipler İçin Matematik Elkitabı”nı yazması... Demek ki toplumda ihtiyaç varmış.
Fakat sonra 17. yüzyılda medreseden matematik dersinin kaldırılması!
Buna mukabil 1475-1500 arasındaki 25 yıl içinde Avrupa’da matbaada matematik hakkında 214 elkitabının basılması; her defasında bin tane basılsa varın siz hesap edin!
Rönesans’ı doğuran ticari faaliyet patlaması, bilgiye ihtiyacı da patlatmıştı.
Gençlerde bilim tarihine merak uyandığını görmekten mutlu oldum.
ANADOLU’DA BİR ÜNİVERSİTE
Anadolu’nun ortasında böyle bir vakıf üniversitesini tanımaktan da mutlu oldum. Mütevelli Heyet Başkanı Memduh Boydak ve Rektör Prof. Mahmut Mat üniversite tesislerini gezdirdiler. Her tesisi Kayserili bir zengin bağışlamış. Piyasa ekonomisi ve gelişen burjuvazinin bilime ilgisi ve ihtiyacı...
Mühendislik Dekanı Prof. Halidun Keleştimur’un söyledikleri: “20’den fazla araştırma projesi yürütüyoruz... Türkiye’de ilk defa 180 metre uzunluğunda süper iletken ürettik... 40.000 saatlik hidrojen pili üzerinde çalışıyoruz...”
Tabii hemen hukuk fakültesini sordum. Dekan Prof. Murat Şen akademik kadroyu anlattı, derslerde adeta staj yapmak üzere üniversitede kurdukları “duruşma salonu”nu gezdik. Öğrenciler burada duruşma pratiği yapıyorlar. Böylesine bir üniversite yatırımına öncülük eden Hacı Boydak’ı ve akademik kadroyu kutluyorum.
“Anadolu kaplanları”nın yüksek eğitimli işgücüne, araştırma kurumlarına ihtiyacı var.
AŞIRILIKTAN SAKINMAK
Bu satırları yazarken Diyarbakır’dan yine bir acı haber geldi: IŞİD’ci barbarlar 2 polisimizi şehit etmişlerdi, 5 polisimiz yaralıydı.
IŞİD’ciler kullandıkları üç villayı cephanelik haline getirmişler, bahçeye bubi tuzakları kurmuşlar. Saatlerce polisle çatıştılar!
Bunlar nasıl Müslüman?! Hz. Ali’yi “kâfir” diyerek sabah namazı yolunda şehit eden barbarlar da böyle Müslümanlardı!
“İlim beldesinin kapısı” Hz. Ali de Müslüman’dı, örnek bir Müslüman.
Tarihte ve bugün, aşırı politizasyon ve çatışma ortamları böyle “tekfirci” azgınlıkları besliyor. Nerede çatışma var, orada hortluyor, çevreye bulaşıyorlar!
Onun için Cumhurbaşkanı’ndan liderlere bütün politikacılarımız gençleri aşırı politizasyona yöneltebilecek söylemlerden sakınmalıdır.
Bütün siyasi akımlarda militanlığın aşırısı şiddete, teröre meyleder.
Gençler politik çatışma değil, bilimin, sanatın, sporun yoğunlukla konuşulduğu bir atmosferi soluyarak yetişmeliler.
Paylaş