Paylaş
Dağlıca karakoluna üç gündür roketatar ve doçkalarla saldırılar yapan PKK’lılara karşı dün Başbakan Davutoğlu’nun talimatıyla F-16’lar PKK noktalarını bombaladı.
Burada “Başbakan’ın talimatı” siyasi irade demektir; “çözüm süreci” de yine siyasi iradeyle yürütülüyor.
DHA’ya göre, 7 Ekim’le 13 Ekim arasında PKK’nın bölgede yaptığı silahlı, bombalı eylemlerin sayısı 12’dir. Bu eylemler arasında Bingöl Emniyeti’nden Atıf Şahin ile Hüseyin Hatipoğlu’nun şehit edilmeleri de vardır, Kars’ta hidroelektrik santralının kumanda merkezinin yakılması da vardır.
Son yakıp yakmalar, vandallıklar hariç.
SEBEP KOBANİ Mİ?
Hükümet IŞİD’e karşı PYD’ye silah yardımı yapmadı, PKK da eylemleri tırmandırıyor denilebilir mi?
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık’ın değişik tarihlerdeki sözlerine bakın:
22 Ekim 2013: “Sürecin sonuna gelindi. Ya Kürt hareketiyle derin ve anlamlı müzakereleri kabul ederler ya da Türkiye’de içsavaş çıkar.”
10 Temmuz 2014: “Silah bırakılacağını sanan hayal görür.”
11 Ekim 2014: “Tezkerenin kabulüyle Türkiye barış sürecini sona erdirmiştir. Silahlı birliklerimizi Türkiye’ye geri gönderdik.”
KCK başı Kandil’de, kolları Türkiye’nin çeşitli şehir ve mahallelerinde bulunan bir örgüt olduğu için, Bayık’ın sözleri önemlidir. Vesileler, bahaneler değişiyor fakat çizgi aynı; silah!
ÖCALAN VE KANDİL
Çözüm sürecinin 21 Mart 2013’te Öcalan’ın Diyarbakır’da okunan mesajıyla başladığını varsayarsak, Kandil bütün aşamalarda mesafeli durdu. Mutabakatın aksine, silahlı unsurların sadece yüzde 20’sini çektiler mesela.
Öcalan, konumu bakımından “çözüm süreci”ni devam ettirerek siyasi bir netice ortaya çıkmasını istiyor. Silahlı takım ise, bunun aksine, şiddeti devamlı tehdit unsuru olarak kullanıyor.
Öcalan’ın Kürt hareketinde ‘kült’ haline gelmiş karizması elbette önemli. İspanya ve İngiltere gibi bir sonuca ulaşılmasında büyük rolü alabilir, olmalı da...
Fakat Kandil ve KCK şiddet peşinde.
DEMOKRASİ Mİ, SİLAH MI?
Onun için Kobani’nin adı yokken, daha işin başındayken, silah bırakmayacaklarını söylediler. Büyük terör eylemleri yapmadılar fakat yol kesme, şantiye basma, adam kaçırma, okul yakma eylemleriyle militanlarını sürekli çatışma halinde tuttular.
Eylemleri, Kobani vesilesiyle kitlevi vandalizm ve silahlı çatışma boyutuna tırmandırdılar.
Bu tablo karşısında, acaba çözüm süreci, silah bıraktırmadan PKK’nın siyasi mevzi kazanmasıyla mı sonuçlanacak? Yoksa, Kürt hareketinde demokratik usulleri benimseyenlerle terörü sürdürmek isteyenler arasında bir ayrışma mı olacak; IRA ve ETA tarihlerinde olduğu gibi?
Şimdiden bir şey denilemez. Hem yeterli bilgimiz yok hem sürprizlere çok açık bir süreçten geçiyoruz.
AKIL YOLUYLA
Onun için, güvenlik tedbirlerinin artırılması da, aynı zamanda sürecin devam ettirilmesi de doğrudur. Bu çok hassas ve aniden bozulabilecek süreçte, öfkeleri kabartacak, insanları sokağa iten veya sokağa çağıran söz ve davranışlardan herkes sakınmalıdır.
Cumhurbaşkanı, gerektiğinde Demirtaş’ı ve Başbakan’ı, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’yi çağırıp görüşerek tansiyonu düşürecek bir mesafede olmalıdır mesela.
Tony Blair anılarında, IRA ile çözüm sürecinin, en öfkeli anlarda bile kitleleri sakinleştiren sokukkanlı davranışlarla yürütülebildiğini anlatır.
Ya hep beraber akılla hareket ederek İngiltere ve İspanya gibi kansız bir sonuca ulaşacağız...
Veya anlatmaya gerek var mı?... Mesela Yugoslavya gibi!
Paylaş