Paylaş
Mesela, “Varoluşumuzun ontolojik zeminini oluşturan doğanın ve çevrenin korunması...”
Yine mesela, beyannamede, sosyolog Max Weber’in açıkça belli olan izleri:
“Çağdaş bürokrasinin rasyonel ve profesyonel kuralları...”
Weber, ortaçağda hükümdarın hizmetkârı sayılan ve kurallarla değil, buyruklarla çalışan eski ‘kalemiye sınıfı’ yerine, modernleşme sürecinde hukuki kurallarla çalışan, rasyonel ve profesyonel bir bürokrasi oluştuğunu anlatmıştı. Yani modern devlet yapısı...
Bu aynı zamanda partizanlıktan uzak, tarafsız bürokrasi demektir.
Elbette böyle kavramsal yaklaşımları görmek sevindiricidir.
MERKEZ BANKASI
Beyannamenin Merkez Bankası’yla ilgili bölümü son derece önemli. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aksine, tamamen Ali Babacan’ın tezlerini yansıtıyor. Şöyle:
“Enflasyon hedeflemesi, temel para politikası rejimi olmaya devam edecektir... Merkez Bankası’nın fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikası araçlarını doğrudan kendisinin belirlemesi, esas olmaya devam edecektir.”
Demek ki, makro ekonomik hedefler hükümet tarafından belirlenmekle beraber “para politikası araçlarını”, mesela faizi “doğrudan doğruya Merkez Bankası’nın kendisinin belirlemesi esas olmaya devam edecektir.”
Burada enflasyonu düşürmek esas, faizi düşürmek veya yükseltmek ise araçsaldır. Doğrusu da budur. Fakat beyannamede böyle yazsa da uygulamanın nasıl olacağı, seçimlerden sonra ekonominin dümenine kimin getirileceğine bağlıdır.
SİSTEM SORUNU
Başbakan Davutoğlu’nun başkanlık sistemini savunurken “kuvvetler ayrılığı, denetim, yargı bağımsızlığı” gibi anayasal kavramları kullanması önemlidir. Zira Cumhurbaşkanı başkanlık sistemini savunurken “elbise dar geliyor, hızlanmak” gibi kavramlar kullanıyor, son derece önemli olan anayasal kavramları vurgulamıyor.
Fakat beyannamedeki kavramlar çok geneldir. Ortaya nasıl bir başkanlık projesi çıkacağını bilmiyoruz. İktidar partisinin Meclis Uzlaşma Komisyonu’na sunduğu taslakta, başkana aşırı yetkiler verilmiş, denetim ve yargı ise hayli kısıtlanmıştı.
Başkanlık sisteminin önümüzdeki parlamentodan geçeceğini sanmıyorum.
Bence doğru olan parlamenter sistemi iyileştirmektir.
BİREYSEL BAŞVURU
Beyanname’de “bireysel başvuru hakkı”nın gözden geçirileceği belirtiliyor. Anayasa Mahkemesi’nin çığ gibi büyüyen başvurular altında kaldığı doğrudur. AİHM’nin kendisi de bir “filtre sistemi” uygulamaktadır. Bizim AYM’de de bu yönde çalışma var.
Doğru olan “filtre”yi AYM’nin kendisinin koymasıdır.
İktidarın özgürlükleri kısıtlayan bazı yasaları AYM’de iptal edildiği gibi, Twitter örneğinde görüldüğü üzere, yasakçı uygulamaları da bireysel başvuru yoluyla ortadan kaldırılmıştı. Bu durumda, iktidarın “bireysel başvuru” yolunu daraltmak istemesi kaygı yaratabilir.
Bu konuda iktidarın nasıl bir düzenleme düşündüğünü taslak ortaya çıkınca göreceğiz.
Davutoğlu, siyasette sanıldığından daha iddialı bir isimdir. Kaleme aldığı beyannamede yeni kavramlar, perspektifler getirmiştir.
Fakat Türkiye’de anayasanın kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı gibi evrensel hükümleri bile zorlanabilmektedir. Maalesef metinlerden ziyade kişiler, kadrolar daha önemli oluyor.
Dileyelim, liyakat esas olsun.
NOT: Dünkü yazımda ilk baskılarda sehven ‘İSO Başkanı’ yazılmıştır, doğrusu ‘İTO Başkanı’dır.
Paylaş