Paylaş
Dünkü konuşmasında İngiltere gibi Türkiye’nin de referanduma gitmesi, kapıları açıp mültecileri Avrupa’ya göndermesi gibi seçeneklerden bahsetti.
Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu bunların normal eleştiriler olduğunu söyleyerek ortamı yumuşatmak istedi.
Ben bu üslup sorununu değil, AB konusunda lehte veya aleyhte aşırı genelleme yapmanın yanlışlığını yazmak istiyorum.
İngiltere’nin AB’den çıkmasını savunanlar İngiltere’nin her yıl AB’ye 10 milyar dolar ödediklerini, AB’den çıkınca bu parayla şu kadar hastane falan yapılacağını söylüyor. AB üyesi olmanın sağladığı yararların farkında değiller.
Türkiye’de de “Bizi otuz yıldır kapıda bekletiyorlar” söylemi haklı bir eleştiridir fakat bu otuz yılda AB sürecinde olmamız bize ekonomi, teknoloji, diplomasi, demokrasi ve hukuk alanlarında çok şey kazandırdı.
REFORM İÇİN AB
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek “ekonomik reform” hakkında konuşurken, reformun üç çıpasının yani üç ayağının olacağını söylemişti: Bir mali disiplin, iki AB sürecinin yeniden hızlandırılması, üç yapısal reformlar. (11 Aralık 2015)
Başbakan Davutoğlu da AB ile bir yılda yapılan üç zirveyi “AB sürecinin yeni bir ivme kazanması” olarak niteliyordu. (3 Mart 2016)
Demek ki Davutoğlu ve Şimşek ekonomik reform hazırlığı ile AB sürecinin “ivme kazanmasını” paralel götürmeyi düşünmüşlerdi.
Türkiye’nin ekonomide bir üst aşamaya geçmesi teknoloji kullanımını geliştirecek bir yapılanmaya bağlıdır. Bunu başarmanın üç şartından biri “AB sürecinin yeniden hızlandırılması”dır. Mehmet Şimşek gibi ekonomi bilgisi herkesçe kabul edilen olgun bir devlet adamı söylüyor bunu.
İşte, İhracatımızın yüzde 48’ini AB ülkelerine yapıyoruz. AB ile siyasi ve kurumsal ilişkilerimizin bunda payı büyüktür. Bu ilişkiler hasara uğrarsa zaten sıkıntıda olan ekonomimiz de ciddi zarar görür.
SERMAYE VE TEKNOLOJİ
En önemlisi, AB’nin Türkiye için sadece pazar değil, aynı zamanda yatırım ve hukuk kaynağı olmasıdır. Teknoloji, know-how, işletmecilik ve kurumsal standartlar gibi konularda AB’nin katkısı çok önemlidir. 2015 yılında Türkiye’ye 12.5 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye yatırımı geldi. Bunun yarısı Avrupa’dan, öteki yarısı bütün dünyadan...
Dahası, bu yabancı sermaye yatırımlarının 12 milyar doları sanayi alanındadır, bunun yüzde 62’si Avrupa’dan gelmiştir!
Know-how, işletmecilik, kurumsal standartlar falan dediğim bu alandır.
Arap sermayesi elbette önemli, elbette daha çok çekebilmeliyiz. Fakat Arap sermayesi esasen gayrimenkule gidiyor.
Türkiye’de mesela yüksek katma değerli tıbbi cihaz sanayisini geliştirmeye karar versek öncelikle nereye bakarız?...
EVRENSEL HUKUK
Türkiye’nin “Cumhuriyet tarihinde en çok yabancı yatırım çektiği dönem” evet AKP dönemidir. Ama AKP iktidarı “AB üyelik süreci”ni hızlandırarak, “müzakere süreci”ni başlatarak, “AB uyum yasaları”nı çıkararak sağladı bunu.
Saygın bir iktisatçı ve devlet adamı olan Ali Babacan’ın şu sözleri her şeyi anlatıyor:
“Tek çaremiz Avrupa Birliği hukukudur!” (14 Nisan 2014)
AB ile çıkarlarımız çatıştığında elbette kıran kırana müzakere ve mücadele... Fakat dünya âleme ilan ederek AB ile açık çatışmaya girmek AB’deki Türkiye karşıtlarının işine yarar, Türkiye’nin bölgesel cazibesini de zayıflatır.
Avrupa’da yükselen aşırı sağ karşısında Türkiye’nin evrensel hukuki değerleri benimseyerek milli çıkarlarını diplomatik bir dille savunması ise Türkiye’nin elini güçlendirir.
NOT: Bu akşam CNN Türk’te saat 21.00’de Eğrisi Doğrusu programında Sinan Ülgen ve Fehmi Koru ile bu konuları konuşacağız.
Paylaş