Paylaş
Paketin müellifi ve sahibi Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Başbakan’la görüşerek Meclis çalışmalarının uzatılmasını, 3. Paket’in de çıkarılmasını sağlayabilir mi? Meclis genelde haziran sonu ile temmuzun ilk birkaç haftasında tatile girer. Başbakan istese bile 110 maddelik bu tasarıyı geçirmek mümkün olur mu, emin değilim.
Tasarının bazı maddeleri hakkında muhalefet partilerinin çeşitli yönlerde değişiklik önergeleri vermesi de beklenmelidir üstelik.
Pakette neler var
Pakette yargıyı ve icra iflas işlemlerini hızlandıracak hükümler var. Basın hürriyetinde ve “propaganda” suçlarının cezalarında iyileşmeler öngörülüyor. Belki hepsinden önemlisi, mahkemeler gerektiğinde “tutukluluk” yerine sanık veya şüphelinin “adli kontrol”e bağlı olarak tahliye edilmesine karar verebilecekti.
Toplumdaki siyasi gerilimi aşağıya çekebilecek bir tasarıdır bu. AİHM kararlarının da gereğidir... Ben baştan beri destekliyorum.
Fakat AK Parti’de bazı milletvekilleri terörle mücadeleyi zaafa uğratmasından endişe ediyorlar. Muhalefetin de tatilden önce çıkaralım diye bir ısrarı yok.
Modern ceza felsefesi
Eski çağlarda suçlulara çok ağır, hatta bedeni cezalar verilirdi. Asırların tecrübeleriyle çağımızda geçerli felsefe, cezanın “ölçülü” olmasıdır, çok ağır olmayan suçlarda hükümlünün topluma kazanılmasıdır.
Adalet Bakanlığı’nın hazırladığı “Denetimli Serbestlik Kanunu” buna iyi bir örnektir. Nisan başında kabul edilen bu kanuna göre, cezasının büyük bölümünü çeken hükümlülerden iyi halleri görülenler “denetimli serbest” bırakılıyor: Belirli bir yerden ayrılmamak, kamunun gösterdiği ücretsiz ve eğitici bir işte çalışmak, psikolojik yardım almak gibi...
Kadın ve çocuk hükümlülere daha bir kolaylık sağlanıyor.
Bu kanunla, iki ayda 17 bin hükümlü cezaevlerinden çıktı. Hiçbiri bugüne kadar ciddi bir suç işlemedi.
Bugün cezaevlerinde 91 bini hükümlü, 35 bini tutuklu 126 bin kişi var! Islah olabileceği görülmüş olan 17 bin kişi hâlâ mı “içeride” olmalıydı?! Aşırı kalabalık koğuşların nelere yol açabileceğinin son örneğini Urfa’da gördük işte.
Yargı Paketi ve ceza siyaseti
Çağımızda “ceza siyaseti”nin temel amaçlarından biri “ıslah” olduğu gibi, kişilere ve kamu düzenine fiilen zarar vermeyen, nefret ve şiddet de içermeyen yazı, konuşma ve gösteri hareketleri de suç sayılmıyor.
Bu ilkelere uymayan aşırı ceza uygulamaları, modern toplumda “caydırıcı” olmuyor, aksine, zamanla kitlelerin sisteme yabancılaşması, öfkelerin kabarması gibi sonuçlar doğuruyor. “Ceza siyaseti”nin amacı, böyle sonuçlara yol açmak olamaz.
Ben Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in reform çabalarını çağımızın ceza felsefesine uygun buluyorum. “Denetimli Serbestlik” gibi 3. Yargı Paketi de böyledir.
Mart ayından beri terörün tırmanması milletvekillerinde anlaşılabilir bir çekingenlik yarattı. Normalleşmeyi terörün nasıl engellediğinin bir örneğidir bu. Yine de 3. Yargı Paketi’ni destekliyorum, çünkü toplumsal gerilimi bir ölçüde azaltacak olması teröre değil, hukuk devletine yarar sağlayacaktır.
Paylaş