Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Yeni zirvenin Kürt sorununa bakışı

ORTADOĞU ve Türkiye’de yaşananlar gösteriyor ki Kürt sorununda çok hareketli bir döneme giriliyor ve neler olacağını çoğumuz bilmiyoruz.

Ancak, ne yapacağını artık belirlemiş bir Tayyip Erdoğan görüntüsü oluşuyor.
Erdoğan’ın, PKK-BDP eylemleri üzerine kapalı kapılar ardında, “Devlet böyle yönetilemez, böyle gitmez”, “Gereken yapılacak” dediği bilinen bir gerçek. 
Bu sözlere bakıldığında, klasik ifade ile ‘şahin tavır’ tanımı yapılabilir.
İçişleri Bakanlığı’na atadığı İdris Naim Şahin de bugüne kadarki söylemlerinde, Kürt sorununa ‘şahin’ baktığı izlenimi verdi.
Peki, yeni Genelkurmay Başkanı ile Jandarma Genel Komutanı’nın tavrı ne?
Tamam, artık bu konuda da karar hükümetin, ancak uygulamadan sorumlu Necdet Özel ile Bekir Kalyoncu’nun bakışını önemsememek yanlış olur. 
Ayrıca hükümetin Org. Özel’in elini öyle güçsüz kılmadığını da gördük.
Bilgilerim bu iki komutana da ‘şahin’ sıfatı yüklemeye uygun.
YOK ETME DEĞİL EYLEMSİZ KILMA
Yazdıklarımdan hareketle hükümetin yeni politikasının ‘şahin’ olma olasılığını yüksek görebiliriz, ama Başbakan’ın sürprizi sevdiği de gerçek.
İç ve dış koşullar, terördeki artış ve BDP’nin son çıkışları Erdoğan’ı acil harekete zorlamış durumda, yeni komutanların karargâha uğramadan soluğu Başbakanlık’taki terör zirvesinde almaları da bunun en önemli göstergesi.
O toplantıda alınan kararlar var, belki kimileri “Bunlar zaten hep söylendi” diyecek, ama bekleyelim görelim, bu kararlar hayata nasıl geçirilecek.
Kararlar, ‘Terör örgütünü yok etme’ söylemi geride kaldığı izlenimi veriyor.
Artık, “Terör örgütünü eylemden caydıran”, “Hareketli güvenlik konsepti”, “Terör eylemine hızlı ve etkili karşılık”, “Yeni bir konuşlandırma”, “İdarenin aldığı kararı alanda, en doğru şekilde uygulama” gibi başlıklardan ve bunların güçlü altyapılarının oluşturulduğu inancından söz edebiliriz.
Hükümetle askerin büyük bir uyum içinde olacağını söylemeye ise gerek yok.
Yani, teröre, öyle bir karşılık verilecek ki örgüt eylem yapmayacak.
Bu yaklaşımı ‘çatışmacı anlayış’, ‘siyasi çözümde son’ diye görenler çıkabilir, ama iktidar hiç bu görüşte değil ve gerekçeleri de var.
YENİ ANAYASA VE ÖCALAN
Gerekçeleri yazmadan önce şu anlayışların artık kabul gördüğünü söylemeli: 
- PKK, özellikle gençler (kadın-erkek) arasında önemli bir destek bulmuş ve o gençler istendiği an dağa çıkmaya gönüllü. 
- Örgütün emrine açık geniş bir yerel yönetim ağı var. 
- BDP, seçmen tabanında (genişleyebilir) ciddi bir karşılık buluyor.
Sıraladığım maddeleri PKK’nın silah gücüne, korkuya bağlama anlayışının sona erdiğini söylemek ise henüz mümkün değil, ancak bölgede benim de gördüğüm, PKK’nın taban kazanmasında silah ve korkunun ötesine geçilmiş.
Siyasi mücadele ile taban genişletmenin mümkün olduğu görülmüş.
Şunu da ister kabul edelim, ister etmeyelim, PKK hizmet değil kimlik kazandırıyor ve bunu sadece etnisite anlamında okumayın, genç olma, kadın olma, dolayısıyla aşiret-aile baskısından uzaklaşma anlamında da okuyun.
Bu tespitler gösteriyor ki soruna sadece terör penceresinden bakmak yeterli olmuyor, hükümet de bunun bilincinde hareket etme amacında.
‘Yeni anayasa’ en büyük koz, bu konudaki aceleciliğin altında yatan da bu.
Ayrıca, BDP açık açık, “Muhatabınız Öcalan, PKK” dedi, hükümet de bu olanağı açtı, ancak Öcalan, “Kullanıldım, artık yokum” noktasına geldi.
Peki şimdi ne olacak, konuyu daha çok yazıp çizeceğimiz için devam ederiz.
Yazarın Tüm Yazıları