Paylaş
TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in dediği gibi, kötü başladı kötü gidiyor.
Sadece salı günkü manzarayı özetleyerek de durumu ortaya koyabiliriz.
AKP, MHP ve BDP gruplarında yine, karşılıklı çok sert eleştiriler vardı. (Allah’tan CHP grubu kapalıydı; ama orada da Dersim iç savaşı yaşanıyordu.)
Her zaman dikkatlerin en fazla yoğunlaştığı Başbakan Erdoğan, yine herkesi topa tuttu, ama BDP’ye çektiği, “Meclis’te kalırsan ne yazar, çekilirsen ne yazar” restini günün en sert çıkışı olarak görmek gerekir.
GENEL KURUL ÇALIŞAMIYOR
Genel Kurul açıldığında CHP’nin ‘okullarda şiddet’ konusunda verdiği bir araştırma önergesi üzerine Grup Başkanvekili Muharrem İnce söz aldı.
Saatlerdir kulislerde, “Perşembe günü Kamer Genç’in kürsüden iteklenerek indirilmesine karşılık İnce bir şeyler yapacak” fısıltısı dolaşıp duruyordu.
İnce kürsüye geçtiğinde, bazı CHP milletvekilleri de öne çıkıp ayakta bekledi. Buradaki mesaj açık olsa da AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş defalarca, “Sayın Başkan ne oluyor, bu arkadaşlar niye ayakta” diye sorup durdu.
Kürsüdeki İnce söze başladı, barut gibiydi, ayaktaki arkadaşlarından da aldığı güçle, “Şimdi kalabalığız bir şey yapamazlar” havasını dillendirdi.
İnce, önerge üzerinde tek söz etmedi, ama ne Elitaş’ın Kamer Genç konuşurken 8 kez yaptığı ‘Başkan, konu üzerinde konuşsun’ itirazı geldi, ne ‘konuşmadan men’ cezası istendi, ne kürsüye yürüyen AKP’li oldu.
Bütün tahrikkâr sözlerine karşın, koca AKP grubundan 2 cılız laf atma dışında karşılık gelmeyince İnce, ‘gömülü savaş baltalarının yerini bildiklerini’ anımsatması ve ‘Haddinizi bildiririz’ haykırışıyla sözlerini tamamladı.
Muhalefet sözcüsü çıkıp bağırdı çağırdı, tehdit etti, AKP grubunu ne kadar tahrik etmeye çalışsa da başarılı olamadı, millet de gördü, notunu verdi.
CHP’nin bu eylemi medyada yankı bulmadı, beklediğim de buydu; oysa o sertlik gösterisi yerine milletvekillerinin, “Genel Kurul’a deniz fenerleri ile girerek Genç’e destek verelim” önerisi kabul bulsaydı sonuç aynı olmazdı.
BELEDİYE MECLİSİ BÖYLE DEĞİL
İnce’den sonra kürsüye gelen Elitaş da önerge üzerinde tek söz etmedi, 10 dakika Kamer Genç’i aşağıladı, onu destekliyor diye CHP’ye çok ağır yüklendi.
İnce’nin Atatürk’lü eleştirisini, “Bu halinizi görseydi hepinizi falakaya yatırırdı” diye karşılarken Atatürk’e iltifat mı etti, falakacı mı, dedi pek anlamadıysak da sataşması nedeniyle Genç’e yeniden konuşma şansı sağladı.
Genç, yine sert konuştu, ama söze, “Tam 7 kez seçildim geldim” diye başlayarak, her fırsatta “7 seçim kazandık” diyen AKP’lilere nazire yaptı, ‘Söz konusu halk iradesiyse tek başıma partiniz kadar başarılıyım’ mesajı verdi.
Sonuçta TBMM, tam 3 saat Kamer Genç’i tartıştı, herkes birbirini suçladı. Bundan Denizli Belediye Başkanlığı’nı bırakıp vekil olan Nihat Zeybekçi de payını aldı; (‘garibim’ diyeyim), “Nereye gelmişim” havasında kürsüye çıktı.
“Belediye meclisimizde buradaki 3 partimiz var; ama hiç bu tablo oluşmadı. Çünkü bilirdik ki Denizli halkı bizi izliyor. Üzüntüyle söylüyorum; bu tabloyu gösterdiğimiz milletin bizden beklediği birbirimize parmak sallamak değil, birlik, bütünlük, anlayış” diyerek çoğumuza tercüman oldu.
TBMM’de bu yapı sürdürülemez, çünkü devasa AKP grubu her zaman böyle sakin kalamaz, sinirleri gerilir ve yumuşama için ilk görev de yine AKP’nin.
KÜÇÜK EK: Aynı gün deprem tartışması da çok ilginç geçti, ama kendisini eleştirenlere güldüğünü söyleyen Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın, 2 kez, “Konteynırları gayet güzel dalga dalga Van’a taşıyoruz” derken, Vanlıları da “Dalga dalga her yoldan dışarı taşıyoruz” demesi dinleyenleri gülümsetti. Umarız, konteynırlar vardığında içine girecek Vanlı kalmış olur.
Paylaş