HER alanda yapılan operasyonlara bakacak olursak, bu gidişle kamu en büyük yatırımı cezaevi inşasına ayıracak sözü şaka olmaktan çıkabilir.
Ankara atmosferinden uzakta geldiğimiz Çeşme’de, sürdürülebilir gıda güvenliği, sürdürülebilir çevre, sürdürülebilir rekabet gibi çok farklı konuları konuşurken ‘yıllarca sürdürülebilir’ yeni operasyonların haberini aldık. Konu sadece yoğunlaştığımız İzmir Belediyesi ve KCK operasyonları da değil, gençleri hedef alan ‘süresiz sürdürülebilir’ sayısız operasyon var. Bu görüntü ne kadar sürdürebilir bilinmez, ama ileri demokrasi söylemi üzerinde ciddi kuşku ve çelişki barındırıyor.
DERSİM VE EBUSUUD ÇELİŞKİSİ
Dersim tartışması da CHP’de aynı kuşku ve çelişkiyle karşılanıyor. Pazartesi günkü yazım üzerine, CHP’deki tartışmanın iki tarafından da telefonlar aldım, bir taraf ‘Tartışılmaz konular konuşulmaya başlandı’ anlayışında, diğeri ise ‘Bu konular böyle konuşulamaz, soykırımdan ise hiç söz edilemez, ne pahasına olursa olsun direniriz’ tavrını sürdürdü. (12 vekil içinden arayanların, ‘Girişimimizden Sayın Deniz Baykal’ın hiçbir şekilde bilgisi olmadı’ dediklerini de bu arada belirtmeliyim.) Bu iki tavır CHP’de ne kadar sürdürülebilir, partinin liderliği karar verecek. Pazartesi günü yazdığım gibi Kemal Kılıçdaroğlu, salı günü 12 milletvekilinin bildiri yayınlamasını eleştirme kararlılığını yeniden gösterdi. Kılıçdaroğlu, dengeli bir tutum alır, tartışmalar CHP’de ilkeleri olan grupların oluşumunu sağlarsa CHP, belki de umulmadık bir sağlıklı yapıya kavuşur. Sağ-sol gibi kanatların parti bütünlüğü içinde ilke bazlı tutumlar alması halinde Dersim gibi tartışmalar kişisel bakışların dışına çıkabilir. Görebildiğim kadarıyla, Dersim tartışması CHP’de daha büyük çalkantı yaratabilirdi, ama iktidar ve onu destekleyen medyanın CHP’ye abartılı yüklenişi, işi ‘CHP Alevileri savunamıyor’ noktasına çekmesi kabul görmedi. Çünkü, bugüne kadar Alevilere pek olumlu yaklaşmayan kalemlerin, dün Dersim katliamı nedeniyle Başbakan olarak özür dileyip çok olumlu bir tutum alan Erdoğan’ın, seçim öncesi gittiği Çorum’da, tarihte Alevilere karşın yapılan en büyük kıyımın ve ‘Alevi kadın ve kızlar size mubah’ fetvasını veren Ebusuud Efendi’yi yüceltmiş olması, sorunu sadece 1937 ile sınırlı tutması, yine dünkü konuşmasında kendisini mahkûm eden yargıçların mezhebini öne çıkarması CHP içinde, ‘Amaç başka’ sonucunu yarattı.
HAREKETLİ GÜNLER GÖRMEYE DEVAM
CHP’de oluşan, “Amaç mezhebi üzerinden Kılıçdaroğlu’nu vurmak” bakışı Kılıçdaroğlu’nun elini rahatlatsa da son 20 yılın mirasıyla CHP’de, tarafların demokratik hoşgörüyle tartışma yapamaması gerçeği ortada duruyor. Kılıçdaroğlu’nun, bütünlüğü sağlayacak kararlı yaklaşımlar sergilemesi, olası sorunları çözümde de milletvekilleri üzerinde moral etkisi yaratır. Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu’nun düzenlediği Gıda Kurultayı’na baktığımda da sanki siyasetteki tabloyu yeniden gördüm. Örneğin, şirketler ve uzmanlar, “50 yıl sonra nüfus 9 milyar olacak. Artış gıda üretiminin 1.5 katı, bu durum sürdürülebilir değil” deyip dururken, Tarım Bakanı Mehdi Eker, “Sorun nüfus artışı değil, bazılarının para kazanma hırsı ve gıdanın kişiye ulaştırılamaması” tezini savundu. Her seçimi kazanırım, diyebilen AKP de, ‘Bu Türkiye, bu TBMM, bu CHP, bu operasyonlar sürdürülebilir’ inancında göründüğüne göre hazır olalım, hareketli günler ve gergin tartışmalar pek bitecek gibi değil.